Krizle eğitim

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Şevki Yılmaz çıkıp, milletvekillerine P....diye haykırmasaydı, bazı Refahlılar Atatürk'e küfür etmeselerdi, Ali Kalkancı genç kızları kandırmasaydı, dışa vuran görüntü eskisi gibi süt liman olsaydı, temennah ile kurulan Anayol hükümeti işbaşında kalsaydı bugün, kimse sekiz yılı tartışmayacaktı.

Herşey eskisi gibi akıp gidecekti. Kesinlikle kimsenin kılı kıpırdamayacaktı.

İmam Hatipler, RP'ye militan yetiştirmeye devam edecekti. Kur'an kursları rejim düşmanı gençlik üretecekti.

Bu, ne Swissotel'de oturup politika yapan ANAP yönetimini rahatsız edecekti ne de muhafazakarlık ve milliyetçilik düdüğü çalan Kolejli Tansu Çiller'i. Son günlerde, ‘Konuşursam gürültü kopar' tehditleri savuran demokrat Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de pek önemsemeyecekti bu gelişmeleri.

Eğer RP'liler açıkça rejim düşmanlığı yapmasalardı, seçim kampanyası sırasında ANAP ve DYP yöneticileri, İmam Hatipler'in gönlünü almak için paçaları sıvayacaklardı. Yeni okulların açılması için umut saçacaklardı.

İktidara oturan RP, ‘laiklik'e karşı savaş açmasaydı, Anadolu Liseleri öğretmensizlikten inim inim inlemeye devam edecekti. Kimse, ‘bu okullarda ne oluyor'u sorgulamayacaktı. Eğitim bakanları eylül ayında okullar açılırken klasik demeçlerini verecekler, ‘Atatürk ilkelerine bağlı, çağdaş uygarlığı yakalayan bir gençlik yetiştireceğiz'i bir kez daha tekrarlıyacaklardı.

Duvarlara, Atatürk'ün en kötü fotografları asılacak, o fotograflar da genellikle yamuk duracaktı. Derslerin boş geçmesine aldıran olmayacaktı.

Dürüst olalım biraz.

Kore gibi yeni kalkınan bir ülkede eğitim yılı ortalaması onbir yıla çıktı. Türkiye'de ise üç buçuk yıla çakıldı kaldı yıllardan beri.

Bizim ulaşmak ve rekabet etmek istediğimiz ülkeler, onbeş yıla doğru yol alıyorlar eğitim yılı ortalamasında.

En büyük vizyon sahibi başbakanımız Turgut Özal çıkıp Türkiye'yi Japonya falan yapmaktan söz ederdi bir zamanlar...Yani, eğitimsiz ve niteliksiz bir kuşakla Japonya yaratmaya çalışırdı. Bunun da adı vizyon olurdu.

Bugünün dünyasında ‘fark atmanın' yolu eğitimden geçiyor.

Düne kadar adını sadece IRA terörü nedeniyle duyduğumuz İrlanda gözle kaş arasında Avrupa Birliği'nin en hızlı büyüyen ülkesi oluverdi.

İrlanda, vizyon ticaretiyle değil eğitim seferberliğiyle ulaştı bu düzeye. Ve ‘Avrupa'nın en iyi eğitilmiş işgücüne sahibiz' ilanlarıyla çekti yabancı sermayeyi. Büyük hamle, İrlanda'nın yetiştirdiği nitelikli kuşak sayesinde gerçekleşti.

Yapılması gereken bu. Bugünün dünyasında kalkınmanın yönünü eğitim belirliyor.

Kalkınmada en belirgin değişken eğitim olmasına rağmen biz sekiz yıl krizi yaşıyoruz. Hiç tartışılmadan kabul edilmesi gereken bir konuda toplumu bölme başarısını gösteriyoruz. Bunalım üretiyoruz.

En büyük altyapı yatırımı insan sermayesine yapılandır.

Cumhuriyet'in ilk yılları dışında, Türkiye buna hiçbir zaman gerekli önemi vermedi.

Eğer Türkiye, eğitim sorununu kalkınma hamlesinin bir parçası olarak görseydi bugün kimse çocuğunu yolladığı okuldan dolayı sorgulanmaz ve suçlanmazdı.

Çocuklara da rejim düşmanı denmezdi.

Yazarın Tüm Yazıları