Kriz tellallığı yapmak 4 milyon kişinin ekmeğiyle oynamaktır

Geçtiğimiz hafta önemli bir gazetemizin önemli bir ekonomi yazarı, küresel krizin Türkiye’ye yansımalarıyla ilgili tam sayfa bir değerlendirme yapmış.

Doğal olarak ekonomi servisinin müdürü de yazarın Türkiye’nin en büyük iki sektörü hakkında söylediklerini manşete taşımış. Manşet aynen şöyle; "Arabayı ikinci el, evi oturacaksanız alın." Daha sonra alt tarafta otomobille ilgili geniş bir kutu yapılmış ve oraya da "Elinizdeki nakdi arabaya yatırmayın" başlığı atılmış.

İnanılır gibi değil. Türkiye’nin en önemli gazetelerinden biri okuyucularına açık açık, "Otomobil almayın’ diye çağrı yapıyor. Aslına bakarsanız yazarın değerlendirmesi içindeki bazı saptamaları doğru. Yazının sonunda bu dönemde ihtiyacı olanın lükse kaçmadan, makul fiyatlı araçlardan satın alabileceğini söylüyor. Ama belli ki başlık sırf dikkat çeksin diye atılmış. Bugün tirajı 200-300 bin civarında olan bu gazeteyi, en az 700-800 bin kişi okuyor. Bu kişilerin atıyorum yüzde 1’inin bile otomobil almayı düşündüğünü varsaysak bu 7 bin kişi eder. Ya bu başlıklar yüzünden otomobil almaktan vazgeçerlerse sorumlusu kim olacak.

GAZETELERİN EN ÖNEMLİ GELİRİ

Hayır ekonomi müdürünün atladığı şey, bugün gazetelerin en önemli ilan geliri otomotiv sektöründen geliyor. Bu çığırtkanlık sonucu otomobil satışları düşerse, doğal olarak gazetenin gelirleri de önemli ölçüde düşecek ve bunun sonucunda işten çıkartmalar ve bir sürü sıkıntı başlayacak. Bu yüzden böyle kritik günlerde kriz tellallığı yapıp, ’Otomobil almayın’ şeklinde başlıklar atmak çok doğru değil. Biz ekonominin lokomotifi olan otomotiv sektörünün krizden en az yarayı alması için mücadele edip, bu doğrultuda yazılar yazmalıyız. Aksi takdirde, ne bizim ne de otomotiv sektöründe çalışan milyonlarca insanın bir işi olur.

Tabi bu günleri aşmak için otomotiv sektörünün de güç birliği yapması gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında otomotiv sektörünün 5 temsilcisinin yaptığı değerlendirmeye takıldım. Program sunucusunun krize ilişkin sorduğu sorulara bazıları ’Çok kötü olacak. Kriz bizi vuracak’ gibi değerlendirmeler yaparken diğerleri ise ’Morallerimizi yüksek tutup krizi fırsata çevirmeliyiz" yaklaşımını sergiliyordu. Şimdi öncelikli olarak sektör içindeki bu ayrımı bitirmek lazım. Evet ortada tarihi bir küresel kriz var ve bu kriz bizi de etkileyecek. Ama kriz tellallığı yapıp, insanların morallerini bozmak yerine, ’bu işten nasıl yara almadan kurtuluruz’un yollarını bulmamız lazım.

İÇ PAZARIMIZ İYİ OLMALI

Bildiğiniz gibi bugün kriz Avrupa’yı etkisi altına aldı. İspanya, İtalya, İngiltere gibi büyük Avrupa ülkelerinde satışlar yüzde 40’lara varan oranlarda düştü. Bu düşüşlere bağlı olarak bir çok uluslararası marka fabrikalarında üretimleri azalttı, işçi çıkartmalarına başladı. Bu ülkelerde satışlar düştüğü için Türkiye’nin otomotiv üretimi de bundan doğal olarak etkilenecek. Türkiye’de bazı üreticiler buna çözüm olarak yeni alternatif pazarlar bulsa da, dünyadaki talep düşüşünden etkilenmememiz mümkün değil. İşte bu noktada iç pazarımızın çok iyi olması gerekiyor. Çünkü kendi pazarımız güçlü olursa, ihracat düşse bile bunu amorti edebiliriz. Bu sayede fabrikalarda üretimler azalıp, işçi çıkartmalar yaşanmaz tam tersine yeni yatırımlar bile gelir. Ama hem iç pazar düşüp, hem de üretim ve ihracatın azalması durumunda, sektörü çok ama çok zor günler bekler.

Unutmayalım, bugün 25 milyar dolar ihracat gelirine, 1.5 milyon adetlik üretime koşan otomotiv sektöründen doğrudan ve dolaylı olarak 4 milyon kişi ekmek yiyor. Bizim yapacağımız kriz çığırtkanlığı bu kişileri ekmeğinden etmemiz, ekonominin çarklarını durdurmamız anlamına geliyor. Hepimize bugünlerde büyük işler düşüyor.

Yüce: İşadamları daha az gezsin işçi çıkartmasın

İçinde bulunduğumuz bu kritik günlere ilişkin, Skoda’nın Türkiye temsilcisi Yüce Auto’nun sahibi Orhan Yüce’nin yaptığı saptamalar oldukça dikkat çekici. Yaşıtları emekliliğin tadını çıkarmasına rağmen, 79 yaşındaki Orhan Yüce hala otomotiv sektörünün gelişimi için mücadele veriyor. 1985 yılında Otomotiv Distribütörleri Derneği’ni kurarak 5 yıl başkanlığını yapan, bugün ise derneğin Onursal Başkanı olan Yüce, yaşadığımız bu kritik günlere 2001 krizini örnek gösteriyor. Yüce, 2001 yılında yaşanan krizde çoğunluğu bankacı yaklaşık 60 bin kişinin işsiz kaldığını söyleyerek, "Bu insanların gözyaşlarını gördük, ne kadar zor bir şey olduğunu hep birlikte yaşadık. İnsanların ve çalışanların bir anda işsiz kalması bir ülke için en acı verici olaydır" yorumunu yapıyor.

TASARRUF YAPILMALI

Yüce’nin bunun önüne geçebilmek için çözümü ise şöyle: "Sanayicilerimizden, bizi yöneten insanlara kadar herkesin el birliği yapması, gereken kolaylıkların sağlanması gerekir. İşadamlarımız fedakarlık yapsınlar, tasarruf yapsınlar, gezileri azaltsınlar, hatta gereksiz lambaları kapatıp elektrikten bile tasarruf etsinler ama kimseyi işten çıkartmasınlar. İnsanlar zam değil iş istiyorlar. Bu dönemde ihracatımız, ithalatımız düşecek, sanayimiz yavaşlayacak, bu nedenle herkes omuz omuza vermelidir."

Otomotiv sektörünün bu krizden nasibini alacağını da söyleyen Yüce, "Çünkü yangın artık bize de sıçramıştır. Krizin etkileri 2009 yılında daha çok hissedilecektir. 2009 yılında yüzde 25’lik bir daralma bekliyorum. Çünkü otomotiv sektöründe kapasite rakamları çok büyüktür ve acımasız bir rekabet yaşanmaktadır. Gelecek sene bu rekabet daha da acımasızlaşacaktır. Hepimiz aynı gemideyiz, o yüzden el ele verip yüzdürmeye devam etmeliyiz" açıklamasını yapıyor.

HERKESİ OTO SAHİBİ YAPMAK İSTİYORUM

Temsilcisi olduğu Skoda’nın durumuyla ilgili ise Yüce şunları söyledi: "Skoda’yı 18 yıl önce Türkiye pazarına getirdim. Benim bütün arzum Türk halkını otomobil sahibi yapmaktı. Skoda’nın daha ekonomik fiyatlarda olması ve halka hitap etmesi bu markayı tercih etmemde etkin olmuştur. Bugün Skoda 2’inci el değeri yüksek bir araç. İnsanlar otomobillerini satarken, ödediği paraya yakın bir miktarda satmak isterler. Skoda’nın en büyük başarısı da bu. Çünkü bir markanın 2’nci el değerinin yükselmesi için 15-20 yıllık bir çalışma gerektirmektedir. Şimdi fuarda Türkiye tanıtımını yaptığımız Superb modeli 1936 yılında prestij aracı olarak üretilmişti. Yeni Superb otomotiv sektörüne birçok yenilik getirdi. Çift kademeli bagaj açma sistemi, çok geniş iç hacmi ile insanları rahat ettiren bir araç olarak dikkat çekiyor."
Yazarın Tüm Yazıları