Kriz Efendi

Güncelleme Tarihi:

Kriz Efendi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2001 00:00

KARİKATÜRİST arkadaşlar eksik olmasınlar, ‘‘kriz’’in eşkálini belirlemişler habire çiziyorlar. Daha önce trafik canavarını belirledikleri gibi.İrikıyım, esmer, sert bakışlı bir erkek. Erkek olduğuna hiç şaşırmadım. Kadın kısmından ‘‘kriz’’ falan olmaz. Bizden olsa olsa ağaçkakan gibi bir şey olur. Adamkakan. Her birimiz bir erkeğin başına musallat olur, ömrümüzün sonuna kadar tak tak tak, tık tık tık kakar dururuz.Erkek olduğuna şaşırmadım, ama tipi hayal kırıklığına uğrattı. Ben ‘‘kriz’’i daha değişik biri olarak düşünüyordum. Kısa boylu, küçük adımlarla yürüyen, kabanlı, kasketli biri canlanıyordu gözümde. Değilmiş. Ama ben yine de aralarında bir akrabalık olduğunu düşünüyorum. Benimki ‘‘kriz’’in babası olabilir.Henüz karşılaşmadım ‘‘kriz’’le. Gerçi etraf eşkále uyan tiplerle dolu, bazılarından şüphelenmiyor da değilim ama bakıyorum hiçbirinin üzerinde ‘‘kriz’’ yazan tişört yok. Halbuki yine karikatürist arkadaşlardan öğrendiğimize göre Kriz Efendi'nin böyle bir tişörtü var.Adam Allah'tan teşhir ediyor kendini. Sinsi sinsi aramıza süzülebilirdi. Oysa göstere göstere geliyor. Daha ne yapsın? Görünce kaçacaksınız.Dediğim gibi ben daha görmedim. Zaten iş dünyasında geziyormuş daha çok. Her zaman hayıflandığım, ticaret kafamın olmaması hususu ilk defa işime yarıyor.Bunu az önce yüksek sesle ifade ettiğimde kardeşim, ‘‘Sevinecek bir şey yok, bu kolera salgını gibi bir şey, illaki hepimize bulaşacak’’ dedi.Yani benim Kriz Efendi'yle bizzat karşılaşmam gerekmiyormuş. Hatta bize de çoktan bulaşmış, zor geçiniyormuşuz, farkında değil miymişim.Farkındayım elbet.Hem de ileri görüşlüyüm. Gidişatımızdan, varacağımız noktayı anlamış, evin idaresini aylar öncesinden kendisine devretmiştim.Beni hain abla zannetmeyin. Benim değil de onun sağlığı bozulsun diye değil. Tecrübe kazansın diye. Bu zor dönemi başarıyla atlatırsa bir daha hayat onu alt edemez. Ki ben başaracağından eminim. Hatta öteye bile geçecektir.Misal, biz bu dönemde para bile biriktirebiliriz. Ay sonu geldiğinde hálá harcanmamış bir miktar paramız kalabilir. Kriz dönemleri için her eve kardeşim gibi biri lazım aslında. Uyguladığı yöntem de gayet basit. ‘‘İkinci bir emre kadar harcamalar durdurulmuştur!’’ Artık ikinci emir ne zaman gelir, Allah bilir.Yemeğe çıkmak yok.Sinemaya, tiyatroya, konsere gitmek yok.Alışveriş yok.Seyahat yok.Eve misafir davet etmek yok.Rejim yapmak var.Hal böyle olunca gül gibi geçiniliyor. Gülün ömrünün neden kısa olduğunu da böylece anlamış bulunuyoruz. Solmasın da ne yapsın?* * *Bu durum ortaya yeni bir Pakize çıkaracak. Mecburiyetten filozof olacağım.Gezeme, göreme, alıp okuyama...Sosyal hayat sıfır olunca ne yazacağım? Oturduğum koltuktan karşı duvara bakarak felsefe yapacağım haliyle. Ekonomik şartlardan filozof.İşte başladım bile:Zenginlik insanı fakirleştirir. Karnı tok, sırtı pek insan düşünce üretemez. Para ancak nefsimizi doyurmaya yarar. Yaratıcılığı, düşünceyi besleyense fukaralıktır. Önemli fikir adamları ve sanatçıların hemen hemen tamamı yoksulluk çekmiş insanlardır.Ya işte böyle.Yani şimdi bu kriz iyi mi oldu kötü mü? Ben bu yazıdan bir şey anlamadım. Bir neticeye bağlamam lazım ama bağlayamıyorum. Kararsızım zira. Filozof olmakla karnımı doyurmak arasında gidip geliyorum.Ancak bu mevzuyla ilgili nihai bir şey söylemek gerekirse, krizin çocukluğumuzdaki ‘‘öcü’’ denen şeyle eşanlamlı hale geldiğinden söz edebilirim. Bilmem siz de farkında mısınız?Hadi öcü gibi hepten uydurma demeyelim ama bize yansıtıldığı kadar büyük de değil gibime geliyor. Patronların işine geldi bu kriz. ‘‘Zam ne demek, işini kaybetmediğine şükret!’’ Sloganları bu.Bunu ifade ederken tabii ki kendi patronlarımı tenzih ediyorum.Netice olarak...Bilmiyorum, bu yazıdan zam istediğim belli oldu mu?MIŞ - MUŞEcevit, ‘‘Düzlüğe birkaç ay kaldı’’ demiş.O düzlük çöl olmasın da...RTÜK, Tarkan'ın öpüştüğü klibi yakın takibe almış.Dili kızın bademciğine değiyor mu ona bakacaklar. Değmiyorsa mesele yok.Ebru Gündeş, ‘‘Evleneceğim, iki de delikanlı oğlum olacak’’ demiş.İstiyorsanız sizin de falınıza baksın.Erkan Mumcu, ‘‘'Kalkınma köyden başlar' diyen, 21. yüzyılın başbakanı olamaz’’ demiş.E, değil zaten, biz onu 20. yüzyılın başlarından alıp getirdik.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!