Kraliyet metresleri şimdi gelin oluyor

Charles ile Diana’nın evlendiği 1981 yılından sonra biz Türk kamuoyu olarak kraliyet düğünlerini pek takmamaya başladık, ancak son dönemlerde Avrupa bu tür düğünlerle çalkalanıyor. İşte bugün yine kraliyet düğünü var.

Geleceğin İspanya kralı Felipe de başgöz ediliyor. Düğünlerin ortak özelliği, damatların veliaht prens olması ve hepsinin de halktan kızlarla evlenmesi. Yani geleceğin Avrupalı kraliçeleri mavi kan taşımayacak. Üstelik biri boşanmış, biri evlilik dışı çocuk sahibi, biri ise Arjantinli cuntacı bakan kızı. 50 yıl önce olsa, prenslere eş değil, ancak metres olabilecek tipte gelinler. Kraliyet uzmanları, yeni milenyumda ortaya çıkan bu yeni akımı, monarşilerin demokrasiye uyum projesi olarak değerlendiriyor.

Mısır’ın eski kralı Faruk bir zamanlar şöyle demiş: Gelecekte sadece beş kral kalacak. Kupa, sinek, maça, karo kralı ve de İngiltere Kralı. Biz bu iskambil krallarına ‘papaz’ diyoruz ama, olsun, onlar aslen kral.

Kral Faruk’un yürüttüğü tahminin aksine bugün dünya üzerinde 26 monarşi var.

Özellikle Avrupa’daki monarşiler, demokrasiyle bir arada yaşayabilmek, 21’inci yüzyılda da varlıklarını sürdürebilmek için son 50 yıldır kabuk değişimi içindeler. Hanedanlar arası kız alıp vermeler bitiyor, katı kurallar yumuşuyor, halktan kızlar saraylara gelin gidiyor. Zaten Avrupalı kral ve kraliçeler, eskiden olduğu gibi tavşan misali üremedikleri için, prenses sıkıntısı da çekiliyor. Üstelik bu yeni gelinlerin bazıları öyle defolu oluyor ki, burjuva sınıfı bile tuhaf karşılıyor.

Aslında kralların halktan kızlarla evlenmesi yenilik değil. İngiltere Kralı Sekizinci Henry’nin altı karısından sadece biri prensesti. Rus Çarı Büyük Petro’nun 1711’de evlendiği Litvanyalı köylü kızı Marta Skawronska, kocası ölünce Birinci Katarina unvanıyla tahta çıkmıştı.

Ancak genelde krallar ve veliaht prensler asla ve asla aşk evlilikleri yapamazdı. Önemli olan soyu devam ettirmek ve diğer hanedanlarla siyasi bağları sağlam tutup monarşilerin geleceğini garanti altına almaktı. Aşk-meşk metreslerle yaşanabilirdi.

Pervasızca aşık olmak faciayla noktalanabilirdi. Mayerling’de olduğu gibi. Avusturya Veliaht Prensi Rudolf 1881 yılında görev icabı Belçikalı Prenses Stephanie ile evlenmiş, ancak 17’lik barones Mary Vetsera’ya gönlünü kaptırınca, evliliğine kanlı bir şekilde son vermişti. 31 Ocak 1889 günü Mayerling’de önce sevgilisini, sonra da kendisini vurarak aşkının peşinden gitmişti.

Tabii Mayerling faciasının, Fransa Başbakanı Georges Clemenceau’nun komplosu olduğu iddiası da var ama, o ayrı bir hikaye.

Ancak Birinci Dünya Savaşı sonrasında çok sayıda Avrupa hanedanı son bulunca geride kalan monarşilerin evlilik politikası da değişmeye başladı. İngiltere Veliaht Prensi George 1923 yılında, başka bir hanedandan prenses almak yerine İskoçyalı bir aristokratın kızıyla evlendi. Sonra İsveç Kralı Karl Gustav, 1974 yılında hostes Sylvia Sommerlath’la evlendi. Ülkenin ilk kez halktan bir kraliçesi oluyordu.

Hanedanlar arası evliliklere de aşk dokunuşu bulaşıyordu. Belçika Veliaht Prensi Leopold ile İsveç Prensesi Astrid’inki bir aşk evliliği olarak ilan edilmişti. Kraliçe Astrid 29 yaşında trafik kazasında ölünce, son nefesini verdiği yer, yeni evli çiftlerin ziyaret ettiği kutsal bir mekana dönüştü.

O dönemde aşkın prens ve prensesler arasında olması tercih ediliyordu. Sekizinci Edward, iki kere boşanmış Wallis Simpson ile evlenmeye kalkınca İngiltere tahtından oldu.

DEFOLU GELİNLER

Avrupa hanedanlarının düğün mevsimi geçen 24 Nisan’da Hollanda Prensi Johan Friso’nun, Mabel Wisse Smit ile evlenmesiyle açıldı. Mabel’in halktan bir kız olması saray politikasına uygundu ama 12 yıl önce ünlü bir gangsterle yaşadığı ilişki ortaya çıkınca, denklem bozuldu. Tahta çıkış sırasında ikinci durumda olan prens hükümet müdahalesiyle sırasını kaybetti.

Hollanda’nın Veliaht Prensi Willem Alexander da iki yıl önce, Arjantin’in kirli savaş döneminde bakanlık görevinde bulunan Jorge Zorreguieta’nın kızı Maxima ile evlendi. Yatırım bankacılığı yapan Maxima zeki ve çekiciydi ama babası defoluydu. Saray, dışişleri bakanını Arjantin’e göndererek, dünürden düğüne gelmemesini rica etti. Maxima da babasına karşı mesafe aldı ve sarayın mutlu prensesi oldu.

Geçen 14 Mayıs’ta da Danimarka Veliaht Prensi Frederik, Avustralyalı hukukçu Mary Donaldson ile evlendi. Avrupa’nın en eski hanedanı olarak geçmişi 899 yılına kadar uzanan Danimarka kraliyet ailesinin ufkunda ilk kez halktan bir kraliçe görünüyor şimdi. Ancak Mary, boşandığı takdirde çocuklarını alamayacak.

Charles ile Diana’nın evliliğinden bu yana en büyük kraliyet düğünü ise bugün. İspanya Veliaht Prensi Felipe, TV sunucusu Letizia Ortiz ile evleniyor. İspanyollara göre yüzyılın düğünü.

İspanya’nın gelecekteki kraliçesi Letizia Ortiz, boşanmış. Düşünün, 1981 yılına kadar boşanmanın yasak olduğu bir ülke İspanya. Baba televizyon tamircisi, anne hemşire, büyükbaba ise taksi şoförü. Letizia’nın en önemli avantajı İspanyol olması. Felipe’nin bir önceki sevgilisinin Norveçli bir iç çamaşırı modeli olduğu düşünülürse, iyi bir avantaj.

SOYLU-KENTSOYLU DENGESİ

Eskiden hanedanların çökmesi için halkın devrim yapması gerekiyordu, şimdi ise bir parlamento çoğunluğu yetiyor. Hanedanların devam edebilmesi için monarşi modellerinin kendisini sürekli geliştirmesi ve halkın beklentilerine uygun davranması gerekiyor.

Ancak halkın aristokrasiyle ilgili romantik ideallerinin de yıkılmaması gerekiyor. Örneğin Norveç Veliaht Prensi Haakon Magnus’un, evlilik dışı çocuk sahibi Mette-Marit ile evlenmesi biraz aşırı bulundu. Geleceğin kraliçesinin doğurduğu çocuğun babası uyuşturucu bağımlısıydı ve hapis yatmıştı.

Diana’nın başına gelenler de, Avrupalı kraliyet ailelerini uyandırdı. Prensesleri altın kafese kapatmanın pek de akıllıca bir iş olmadığı anlaşıldı. Bu nedenle kraliyet terbiyesiyle büyümüş Felipe ile Frederik’in eşlerini saraya kapatıp, içlerini sıkması beklenmiyor.

Yeni gelinlerin saraya kapatılacak cinsten olmadığı daha ilk günden belli. Letizia Ortiz, nişan töreninde prensi öyle bir paylamış ki, İspanyollar pek ayıplamış. Prens Felipe’nin lafını kesmesi üzerine ‘Bırak, sözümü bitireyim’ demiş.

Ve yeni gelinlerin hiçbiri bakire değil. Düşünün Lady Diana 19 yaşında Charles ile evlendiğinde, kızın amcası dünya basınının karşısına çıkıp yeğeninin bakire olduğunu açıklamıştı.

Kraliyet ailelerinin reytingi yüzde 70’lerde

Monarşilerin halk üzerindeki mali yükü hayli kabarık olmakla birlikte bugün Avrupa’daki krallıkların hiçbirinde kriz yok. Kraliyet ailelerinin halk arasındaki reytingleri genel olarak yüzde 70 civarında. Politikacılar gözden düşmemek için çırpınıp dururken, kraliyet aileleri siyaseten rahat bir hayat sürüp halkın sevgisini kazanıyorlar. Çünkü her kuşak, sarayda kendini özdeşleştirebileceği bir akranını bulunuyor. Örneğin şimdi İngiltere’de Prens William ile kardeşi Harry var. İnsanlar istikrar ve sürekliliği sevdiği için kraliyet mensupları politikacılara göre özdeşleşme için daha iyi birer örnek oluyor. Monarşilerin devam etmesinde medyanın rolünü de unutmamak gerek. Örneğin İngiltere’de monarşi feshedilse, herhalde medya büyük bir boşluğa düşerdi. Çünkü tiraj rakamları şu gerçeği gösteriyor: Saray skandalları ne kadar sansasyonel ve pespaye olursa, tabloid gazeteler o kadar çok satıyor.
Yazarın Tüm Yazıları