Kozmopolitizme övgü

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

İyi mi, şimdi başımıza bir de kozmopolitizm düşmanlığı çıktı !.. Irkçılığın ve evrensel uygarlık karşıtlığının utangaç kamuflajına tekabül eden ‘anti - kozmopolit’ söyleme artık en çok ‘sol’ yaftalılar sarılıyor.

Statüko zaptiyelerinden Maocu ‘karanlıkçılar’a kadar fikren hezimete uğramış bilimum ‘ilerici’ zevat sabah akşam kozmopolitizme küfür yağdırıyor.

Onlar, arkaik faşistlerin ve ilkel İslamcıların paslı silahını omuzluyor.

Tabiatları gereği, ‘sol’ ve ‘sağ’ mürteciler yine aynı cephede saflaşıyor.

* * *

‘EVREN’ anlamında ‘kosmos’ ve ‘yurttaş’ manasında ‘polites’ kelimelerini birleştiren ‘kozmopolit’ sözcüğü, adı üstünde, evrensel yurttaşı çağrıştırır.

Daha geniş bir kavram olarak ise, bu evrenselliği hal ve oluş uslubunda yakalamış; milletlerin, dinlerin ve dillerin farklı zenginliğini bünyesinde özümsemiş ve yereli genelle harmanlamış kişi, mekan ve kültürleri çağrıştırır.

Kozmopolitizm çoğul, çoğulcu ve hoşgörülüdür. Meraklıdır. Önyargısızdır.

Dolayısıyla, geniş ufukludur ve sığ sulara demir atmaz. Engine açılır.

Onun zihin sistemi zapt-u rapta alınamaz. Hayat tarzı prangaya vurulamaz.

Çünkü kozmopolitizm özgür düşüncedir ! Çünkü kozmopolitizm hür iradedir !

İşte bundan dolayıdır ki tüm totalitarizmler kozmopolitizmi düşman beller.

Evrensel yurttaşa, evrensel mekana ve evrensel kültüre savaş açar.

Tıpkı şimdi bizim ‘sol’ yaftalı mürtecilerin yaptığı gibi...

* * *

KOZMOPOLİTİZME karşı seferberliğin kökenleri ‘anti - semitizm’ denilen ırkçı Yahudi düşmanlığına uzanır. Dönüm noktasını da Yüzbaşı Dreyfus'un Musevi kimliğinden dolayı casuslukla suçlandığı 19. Yüzyıl sonu Fransa'sı oluşturur.

‘Action Française’ dergisi etrafındaki gerici klik hem masum Dreyfus'ü mahkum ettirtmiş, hem de ‘anti - kozmopolitizm’i ideolojiye dönüştürmüştür.

Bayrağı daha sonra Hitler, Franco ve Mussolini devralmıştır. Onların şiarı da ‘kahrolsun kozmopolitizm’ olmuştur. Diktatörler evrensele saldırmışlardır.

Bizde ise Führer perçemli Nihal Atsız bunun üzerine atlamış ve kırklı yıllar Türkiye'sinde, risaleleriyle ‘anti - kozmopolit’ kampanya başlatmıştır.

‘Varlık Vergisi’nin ve 6 - 7 Eylül'ün derin temelleri buraya dayanır.

Öte yandan Stalin de aynı yolu izlemiştir. Kızıl katil, Bolşevik liderler dahil, başta Yahudi kökenliler olmak üzere kendi dar dünyasını aşan evrensel açılımlı şahısları ‘kozmopolitizmle mücadele’ adı altında tasfiye etmiştir.

İlkel İslamcılarımızın ‘anti - kozmopolitizmi’ ise hem eski kuşak fasistlerimizden, hem de Ortadoğu gelişmelerinden esinlenmiştir.

Onlar da Musevi ve Mason ‘enternasyonalini’ hedef göstermişlerdir.

Her halükarda, kendilerini salt yerele hapseden ve yabancı olandan korkan tüm totalitarizmler kozmopolit evrenselliğe karşı kan ve nefret kusmuşlardır.

* * *

BUGÜN ‘sol’ yaftalılar da aynı şeyi yapıyorlar. Zira onlar evrensel olanın karşısında panikliyorlar. Açık yurttaş kimlikli bir Türkiye'den korkuyorlar.

Kablolu televizyonlar, hamburgerli lokantalar, markalı tişörtler önünde dehşete kapılıyorlar. Engin ufka bakan zıpkın bir gençliği hazmedemiyorlar.

Ve de üstelik anlayamıyorlar ki, Türkiye ne kadar çok kozmopolitleşirse dünyanın diğer yerlerine de kendi yerel zenginliğini o kadar çok taşıyacaktır.

Bizim insanımız evrenselleştiği ölçüde ötekilerine de kendi televizyonu seyrettirecek, kendi köftesini yedirtecek ve kendi markasını giydirtecektir.

Karşılıklı etkileşim ve iletişim sayesinde hayat daha kardeşçe akacaktır.

Kopart zincirlerini yeni Türkiye ve şimdi haykır:

Kozmopolitim, çünkü yerelde evrensel ve evrenselde yerel olan yurttaşım !

Yazarın Tüm Yazıları