Korkma’da ikinci raunt

Güncelleme Tarihi:

Korkma’da ikinci raunt
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2007 00:00

Yaklaşık 20 yıldır müzik piyasasında olan Ogün Sanlısoy, ikinci kez yayınladığı "Korkma 07" albümüyle huzurlarınızda... Albümde Ogün hayranlarını, Hayko Cepkin düeti dahil üç yeni parça, sanatçının oğluyla çektirdiği sıra dışı fotoğraflar ve 9 yıl önce çekilen bir kısa film bekliyor.

İlk albümün yeni basımı ve dördüncü albümünüz hayırlı olsun mu desek?

Dördüncü albüm demeyelim, ilk albüme yeni şarkılar ekleyerek tekrar piyasaya sürüyoruz. Aynı albümü tekrar aynı şekilde basmak yerine, o dönemde yayınlanmış üç şarkıyı farklı bir şekilde yeniden kaydettik. Bir de en güzel sürpriz dokuz yıl önce stüdyo döneminde çektiğim kısa eğlenceli bir film var. Hem katılan müzisyenlerin esprili anları hem de performansları görüntülemiştim. Görüntülerin kurgusunu Gökçe Pehlivanoğlu yaptı. O dönem zaten böyle bir fikrim vardı. Enteresan anlar olduğu vakit kaydediyordum. Her albümün stüdyo aşamasının görüntüleri var.

Bu masraflı bir iş. Zarara girdiniz mi?

Yaptığım harcamalarla şimdiden zarardayız zaten. Ticari beklentiden ziyade, öncelikle bu işi yapmasaydım gözlerim arkada giderdim. Kapağıyla içeriğiyle istediğim gibi bir şey oldu. Bundan sonraki adımda dinlemek isteyen insanlar albümü alıp beğenirlerse sonraki albümleri çıkarmak için bir altyapımız olacak.

Hayko Cepkin’in sizden "Korkma şarkısını ben yapacağım" şeklinde bir talebi olmuş, bu doğru mu?

"Korkma" albümünü çıkarttıktan sonra sahnede çalmak için bir ekip kurmuştum ve bunların içerisinde klavyede Hayko Cepkin de vardı. "Korkma" parçasını çok sevdiğini söylüyordu, hep "Korkma’ya bir aranje düşünüyorum, çok farklı olacak" deyip duruyordu. Sonrasında Hayko da güzel şeyler yapmaya başladı. Karşılaştığımız bir gün "Korkma" için düşündüğü aranjeyi yapmasının zamanının geldiğini söyledim. O da şarkıyı yaparken bana fikir versin diye pilot vokal kayıtları da yapmış. Onu dinleyince hoşuma gitti ve düet yapalım dedim. Hayko o dönemi bilen biri olarak düetle de albüme katılınca güzel bir esprisi oldu işin.

Bu albümün yayınlanmasıyla paralel giden yepyeni bir albüm projesi var mı?

Bir akustik albüm projesi var kafamda. Pentagram’da söylediğim bir şarkı ve albümlerimden akustik olarak daha iyi durabilecek şarkılardan oluşacak, kolay dinlenilebilir bir albüm olacak.

Mehmet Turgut ile albüm için ve sonrasında fotoğraf çekimleriniz oldu. Sizin çıplak olduğunuzu konuştular ama sanırım çıplak değilsiniz...

Mehmet, yurtiçinde fazla tanınmayan ama yurtdışında çok iyi bilinen bir dijital fotoğraf sanatçısı. Beni onunla bir arkadaşım tanıştırdı. Ankara’ya konsere gittiğim bir gün sözleştik, sohbet edip, doğaçlama çalışarak hemen albüm kapağında kullanmaya karar verdiğim fotoğrafları çekti. Çıplak çekimler değil tabii ki. Mehmet orada bana "Çırılçıplak soyun abi" dese onu da yapabilirdim. Çünkü oradan çıkacak bir işin artistik boyutu olacağını biliyordum.

Oğlunuz Ozan ile birlikte iyi-kötüyü resmettiğiniz bir fotoğrafınız var. Eleştiri aldınız mı?

İyi ve kötüyü sembolize eden esprili bir fotoğraf çekimi istiyordum. Mehmet’e konuyu açtığımda o da çok heyecanlandı. Dolayısıyla o fotoğraf çok sanatsal oldu. Bazılarına fazla iddialı geldi ama ileride çok önemli bir fotoğraf olacak o... Yaklaşık 3.5 saat Yeşim arkadaşımız bana makyaj yaptı ve çok da iyi bir görüntüye sahip oldum. Ozan’ı zaptetmek ve olaya adapte etmek de zor oldu. Çok eğlendi boynuzlarımı tutmaya ve kırmaya çalıştı.

Sizi popçu addedenleri nasıl karşılıyorsunuz?

Yaklaşık 20 yıldır müzikle uğraşıyorum ve rock müzik alanında da epey bir yol katettiğime inanıyorum. Bunda da mütevazı olmaya çok gerek yok açıkçası. Müziğimin pop olmadığına eminim ama bazı pop dinleyicilerini rock’çı yaptığımı söyleyebilirim. Bu yorumları yapan insanlar ben bu mesleğe başladığımda yeni doğmuş bile olabilir, o yüzden çok kafama takmıyorum bu tarz eleştirileri. Böyle bir benzetmede bulunanlar müzikten çok da anlıyor olamazlar! Türkiye’nin en bilinen gruplarından bir tanesi Pentagram. 20 yıldır bu işi yapıyorlar. Ben de bir dönem o grubun solistliğini yaptım. Arkasından üç solo proje yaptım.

Rock müzik dinleyenler, dinlediklerinin popüler olmasını pek istemezler...

Ben rock’ın popüler olmasını yanlış bulmuyorum. Sadece kaliteli iş yapanların popüler olmasını umuyorum. Fena mı olur bir konsere 50 kişi gideceğine 5000 kişi gitse ve aynı ruhta şarkılar söylese? O seyirci ne kadar büyürse oradan çıkacak enerji ve keyif o kadar artıyor. Müziğin aşık olduğumu tarafı da bu; kitleleri çepeçevre sararak onları da etkilemesi.

Son dönemde gelen yabancı sanatçıları takip edemez olduk. Türk müzisyenleri ve grupları göz ardı etmeye mi başladık?

Bireysel olarak harcanan paralar dışında, gelen gruplar yüksek meblağlara geliyorlar. Sürekli biz veriyoruz. Biraz da kendi sanatçılarımıza değer verip, öldükten sonra heykellerini dikmek yerine yaşarken kıymet bilelim. Onları da yurtdışına çıkarmak için çaba sarf edelim. Türkiye fanusunu kırıp dünyaya bir şeyler sunmalıyız.

Söz öldükten sonra kıymet bilmekten açılmışken, insanların öldükten sonra albümlerinin satması size samimi geliyor mu?

Barış Akarsu örneğinden bahsediyorsun sanırım. O çocuk müzik yapmak için çok çırpındı. İyi bir şeyler de ortaya çıkardı ama kendini tanıtmak için başka işler yapmak zorunda kaldı. "Biraz düşünmeyen, ilgilenmeyen bir toplum mu olmaya başladık acaba?" diye düşünüyorum. Mühim olan sanat. Politikacılar gelip geçiyor, iki sene evvel olan politikacıların adını sayamazsın ama o zamanın sanatçılarını sayarsın. Kolay yetişmiyor sanatçılar. Nedense Türkiye’deki işlere bir burun kıvırma var. Ama göçüp gittikten sonra "Nasıl severdik onu, nasıl iyi çocuktu" deyiveriyorlar. Bu bana samimi gelmiyor açıkçası...

Birbirini pohpohlayan bir çevre mi var?

İşte ben bunu çözmüş değilim. Halk istiyor diyorlar, halk istiyorsa eğer bu halk neden şikayet ediyor ki? Çözemedim, çok da kurcalamak istemiyorum açıkçası. Bundan birkaç sene evvel dinleyicilere "Sevdiğiniz insanların albümlerini alın ki, onlar da müzik yapabilme gücünü kendilerinde bulabilsinler" diyordum. Onlar da "Albüm 10 lira biz mp3’ünü bedava indiriyoruz" diyorlardı. Ee niye Barış’ın tüm albümleri öldükten sonra satıldı? Şimdi ona bir faydası var mı, yok! Ölmemizi mi bekliyorsunuz! Niye yaşarken bu desteği vermiyorsunuz ki?

Bu yazın konser programında nereleri ziyaret edeceksiniz?

25 Temmuz akşamı Korkma’nın İstanbul Kemancı’da albüm tanıtımı var. Pentagram’ın 20. yıl konserlerinin bir kaçında gruba eşlik edeceğim. Ağustos ayında "Rock Opera" projesinde yer alacağım. Yine ağustos ayında güney sahillerini içeren bir turnemiz var. Arkasından da akustik albüm yapma niyetim var.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!