Köpek oyuncakları

Güncelleme Tarihi:

Köpek oyuncakları
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 1999 00:00

Haberin Devamı

Köpeklerin ellerine geçirdikleri birçok şeyi ısırmaya ve çiğnemeye bayıldıkları bir gerçek. Ancak, zararlı şeyleri çiğnememeleri bir o kadar gerekli. Köpeklerin, diş çıkardıkları 3 ve 12'inci aylar arasında oyuncakların önemi artıyor. Son yıllarda köpek yavrularında ağız hijyeni konusunun çok üzerinde duruluyor. Veterinerler, köpekleri eğlendirdiği kadar damak gelişimine de yardımcı olan oyuncakların mutlaka alınmasını öneriyorlar. İpten veya plastikten yapılmış bir oyuncağı kemiren köpeklerde, diştaşı ve dişeti problemlerine daha az rastlanıyor.

İyi seçilmiş bir oyuncak, köpeği sadece meşgul etmez. Fiziken ve zeka yönünden egzersiz yapmasını sağlar. Sahibinin ya da aile üyelerinin bazılarının oyuna katılması köpeklerin sevdikleriyle ilişkilerini de geliştirir. Sahibinin uzağa attığı bir oyuncağı bulup onunla oynamak bir köpek için büyük mutluluktur.

KİŞİLİĞE GÖRE OYUNCAK

Köpeğinize oyuncak seçmek için onun kişiliğini tanımanız gerekli. Onlarca renk arasından hangi rengi daha çok seveceğini, çiğnemek için dişlerinin durumunu, nasıl bir oyuncaktan hoşlanacağını bilmeniz şart. Belirli türler için belirli oyuncaklar önerilse de, köpeğiniz türünün favori oyuncağını sevmeyebilir. Buna şaşırmayın. Her köpek farklıdır. Eve bir yavruyu yeni getirdiğinizde ona değişik türde oyuncaklar verin ve hangisini seçeceğini, oynama ve çiğneme alışkanlıklarını gözleyin.

Bazı oyuncaklar minik bir yavru için kafa karıştırıcı olabilir. Bu yüzden elinizdeki oyuncakları dönüşümlü olarak -her hafta bir ya da birkaç oyuncak- verin. Böylece köpeğiniz her hafta yeni oyuncaklar aldığını sanarak sevinir. Bir oyuncak için fazla vakit harcayacağı için elindeki oyuncakların tüm inceliklerini öğrenir.

Köpek ve insanlar arasındaki bağ çok güçlüdür. Oyuncaklar bu bağı güçlendirmeye yardımcı olur. Sevdiği oyuncağı sahibinin ayağına bırakan köpek onu oyuna davet etmekten başka bir şey yapmıyordur. Evde kimse yokken ise iyi seçilmiş oyuncaklar köpeklerin en iyi arkadaşıdır. Hiç şüphesiz köpeğiniz için doğru oyuncağı da onu en iyi tanıyan siz seçersiniz.

Yeni oyuncağını sevdirmenin yolları

Ne kadar onun özelliklerini düşünerek alırsanız alın, köpeğiniz yeni bir oyuncağa hemen ısınmayabilir. Elbette siz de paranızı sokağa atmak istemezsiniz. Köpeğinizi yeni oyuncağına yakınlaştırmak için birkaç ipucu verelim istedik:

Oyuncağı cildinize sürün. Kokunuzun bulaştığı oyuncak, onun için daha çekici hale gelecektir.

Yeni oyuncağı köpeğinizle birlikte oynayın. Oyuncağı alıp yere bırakmak yetmez. Sizin de oyunda yer almanız oyuncağı ilginç kılmak için belki de en önemli etken.

İçinde gizli bölmesi bulunan oyuncakların içine ufak bir mükafat koymak da köpeğinizin oyuncağa olan ilgisini artırır.

Oyuncak güvenliği

Eskiyen oyuncakları mutlaka atın. Bu oyuncakların parçalanma, köpeğinizin de parçaları yutma riski yüksektir.

Yutma riskini gözönünde tutup, küçük parçaları olan ya da çabuk kırılacak oyuncaklar almayın.

İleride ağzına almasını istemeyeceğiniz şeyleri andıran oyuncaklar almayın. Oyuncak paten ona çok hoş gelebilir. Ancak ileride yeni aldığınız patenlerinizi dişlemesini istemiyorsanız böyle bir oyuncak almayın.

Köpeğinizin oyuncaklarının sayısını bilmelisiniz. Ortadan kaybolan bir oyuncak varsa, oyuncağın parçalarını bulursanız, bu köpeğinizin oyuncağın geride kalan bölümünü yuttuğu anlamına gelebilir. Böyle bir durumda köpeğinizin sağlık durumunu iyi gözleyin.

Yutma riskini ortadan kaldırmak için köpeğinize kendi büyüklüğüne göre oyuncak alın. Çok küçük oyuncak akılcı bir seçim değildir.

Hayvan Hakları

Meclisten bir türlü çıkmayan Hayvan Hakları Yasası'nın taslağının hazırlanmasında büyük katkıları bulunan İstanbul Üniversitesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmet Sungurbey'in kaleme aldığı bin sayfalık kitabın her satırı hayvan sevgisi kokuyor. Türk ve dünya edebiyatında, çeşitli dinlerde hayvanların yerinden, katliamlara kadar geniş bir konu yelpazesi bulunan kitap, Prof. Dr. Sungurbey tarafından 'Bir insanlık kitabı' diye ifade ediliyor.

Mutlaka kolye takın

Bülent OVACIK

Kedinize ya da köpeğine bir kolye takmak fikri, ilk anda biraz uçuk gelebilir.

Gelmesin.

Düşünün bir kere. O kaybolmuş. Belki de evinizden birkaç sokak uzakta. Ve belki de çok iyi niyetli bir hayvansever tarafından bulunmuş.

Hiç düşündünüz mü?

Onu size nasıl ulaştıracaklar?

Artık her pet shopta kolaylıkla bulabileceğiniz, tasmasına iliştirilen hayvanın sahibine ait isim, adres ve telefon numarasının yazılabileceği bir kolye, böyle bir sorunun önüne yarı yolda dikilebilir.

Ailenin bir parçası haline gelen kedi ya da köpeğiniz, bir daha hiç dönmemek üzere evinden uzaklaşırken, o küçücük kolye sayesinde geri dönebilir. Yeter ki, kötü niyetli kişilerin kucağına düşmesin.

Avrupa ve Amerika'da, kaybolmaları engellemek için, köpeklerin ense derisinin altına bir çip yerleştiriliyor. Bu risksiz ve basit operasyondan önce, köpek ve sahibiyle ilgili tüm bilgiler bu çipe aktarılıyor.

Yaygın olarak kullanılan bu sistem sayesinde, kaybolan köpekler hakkındaki tüm bilgiler, ensesine tutulan elektronik bir cihazla okunabiliyor.

Gelişmiş ülkelerde uzun yıllardır kullanılan bu sisteme, ülkemizde maalesef henüz geçilmedi.

O yüzden, kedi ve köpeklerinize kolye takmak, kayboldukları zaman da, kolyeyi boyunlarından çıkarıp atacak kötü niyetli kişilerin eline düşmemesini temenni etmek bilinen en iyi yöntem.

Kedilerde 14 yaş ve sonrası

Yaşı 14'e gelen bir kedi, gençlik ve orta yaş dönemini çoktan gerilerde bırakmış, yaşlılığa ilk adımı atmıştır. Yaşlanan kediler, daha az hareket ederler. Oyunlar, ilgisini daha az çeker. Daha çok uyurlar. Gençlere göre daha çok üşüdükleri için, sıcak yerlerden daha çok hoşlanırlar. Bazılarının, tüylerinin renginde solmalar meydana gelir. Burunlarının etrafı grileşir.

Yemek konusunda giderek seçici olmaya, önceki yıllarda iştahla yedikleri pek çok mamaya burun kıvırmaya başlarlar. Şımartılmak hoşlarına gider. Kendilerini, ailenin parçası olarak hissettikleri için, yaptıkları kaprislerin olumlu karşılanmasını da sanki bir hakmış gibi görürler.

Bir yün yumağı gibi ortalıkta yuvarlandıkları bebeklik günlerinde, kucağınızda uykuya daldığı gençlik yıllarında, mırıltılarıyla size sevgisini sunduğu orta yaş döneminde kalbinizi çalan kedinizden, yaşlandığı zaman sevginizi esirgemeyin.

Mineral deposu

Kuşlar, yediklerini hazmedebilmek için, çok küçük çakıllara ihtiyaç duyarlar. Doğal ortamda yaşayan kuşlar, sindirim sorununu çözmek ve mineral ihtiyaçlarını karşılamak için, küçük çakıl parçalarını bulmakta zorluk çekmezler. Kafeslerde yaşayanların ise, sahiplerinin yardımına ihtiyaçları var. Mineral alamayan kuşlarda, hazımsızlık, ishal ve tembellik başgösterir. Witte Molen firması, ürettiği mineral bloklarla, kafes kuşlarının bu ihtiyacına cevap veriyor. Mineral bloklar, Kuzey Denizi'nden çıkartılan çakıl, midye ve istiridye kabukları, mercan parçaları, mürekkep balığı kemiği, mineral ve eser element katkılarıyla hazırlanıyor.

Witte Molen: 0282 261 38 50

Oyun

Evlerde, oyundan hoşlanmayan bir yaratığa rastlamamak pek olası değil. Kedi ve köpekler, en az çocuklarımız kadar oyuncudur. Bilerek veya bilmeyerek, oyunlarına katılıp, sonradan bizi rahatsız eden bir yığın alışkanlığa yol açabiliriz.

Genellikle, oyun oynayan köpeğe engel olmak için elimizi kullanır, elimizle onu durdurmaya çalışırız. Bu hareket, olayı bitirmez, genellikle tahrik eder. Bu davranış, onun anladığı anlamda 'Dur' demek değildir. Sanki, ön ayağınızla oyuna katıldığınızı, hatta oyunu şiddetlendirmek istediğinizi algılar. Daha da coşar. Tıpkı sizin gibi arka ayaklarının üzerinde dudur. Ön ayaklarıyla sizi oyunda tutar. İlerleyen safhalarda, ısırmayı da oyuna katar. Ancak yakını olan bir insanla oynuyorsa, ısırmalar çok kibarcadır. Bu yumuşak ilgi, gitgide dostluğu pekiştirir. Ama insanoğlu bu durumdan korkmaya başlar.

Ön ayaklarını dayayıp sizi ısırarak sürdürdüğü bu oyundan kurtulmak için işe, ellerinizi arkanıza saklayarak başlayın. Üzerinize sıçrayan köpeğe, arkanızı dönüp, ellerinizi önünüze saklayın. Bunu yaparken okkalı bir 'Hayır' patlatıp, sakinleşmesini bekleyin. Ayaklarını yere basıp da sakinleştiğinde, hemen dönüp yere çökün. Sevmeye başlayın. Onu yerden kaldırmadan, başından kuyruğuna kadar uzun uzun okşayıp, güzel sözlerle mükafatlandırın.

Daha önce de yazdığım gibi, kaçan köpeğin peşinden koşulursa, yine köpeğin başı çektiği oyuna katılmış olursunuz. Onun yerine ters yöne dönüp bağırarak koşun ki, sizin daha iyi bir av yakaladığınızı veya daha iyi bir oyun bulduğunuzu düşünüp, peşinizden koşsun. Yanınıza gelince, mutlaka ödüllendirin.

Evde, kumanda cihazını, terliği, ayakkabıyı alıp kaçan köpeğin durumu da aynıdır. Eğer koşup elinden almaya çalışırsanız, bu oyun olur ve hep yapar. Vazgeçirmek için, sık sık alıp kaçtığı nesneyi, siz herhangi bir zamanda alıp ağzına verin. Bunu, tiksininceye kadar yapın. Bir süre sonra yanına bile yaklaşmaz.

Cihan ÖZYAĞMUR Köpek Eğitmeni

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!