’Kontrollü tarım’a ucuz Ziraat kredisi

ZİRAAT Bankası’nın tarım kredilerine bakan bölümünden yöneticiler, Alman alışveriş zinciri devi Metro Group’a bağlı Metro Group Buying (MGB) Turkey Genel Müdürü Zeki Anlağan’ı aradı: "Zeki Bey, ’kontrollü tarım’ projenizle ilgili sizinle görüşmek istiyoruz..."

Anlağan şaşırdı: "Allah Allah. Ziraat Bankası kendiliğinden böyle girişimlerde bulunur muydu?"

Anlağan, hiç zaman geçirmeden, Ziraat Bankası’nın tarım kredileri bölümünden iki yöneticiyle randevulaştı. İki yönetici, Anlağan’a ziyarete gitti: "Zeki Bey, Hürriyet Gazetesi’nde Vahap Munyar’ın köşesinde ’kontrollü tarım’ projenizi okuduk. Proje dikkatimizi çekti. Eğer siz anlaşmalı çiftçilerinize Metro adına garantör olursanız, projeyi kredilerimizle desteklemek isteriz."

Anlağan,
Ziraat Bankası’ndaki değişime şaşırmış, teklifin ayrıntılarını dinliyordu: "Normalde bu tür kredilerde faizimiz yüzde 20. Eğer dediğimiz gibi Metro anlaştığı çiftçilerin arkasında ’garantör’ olarak durursa, biz de faizi yüzde 8’e indirir, krediyi kullandırırız. Var mısınız?"

Öneri Anlağan’ın çok hoşuna gitti, duygulandı: "Anlaşılan çok doğru bir işe soyunmuşuz. Bildiğiniz gibi projenin daha çok başındayız. Mutlaka çiftçilerimizin kredi talepleri olacaktır. Biz önerinizi inceleyelim, sistemi nasıl kuracağımızı anlayalım, size dönelim."

Anlağan
’dan bu görüşmeyi duyunca, onun yaşadığı şaşkınlığı ben de yaşadım: "Normalde çiftçi Ziraat Bankası’nın kapısında kıvranır, hantal yapısı şubelere en küçük iş için girenleri bile çileden çıkarırdı. Ziraat Bankası’nın kredi vermek için size öneriyle gelmesi çok ilginç gerçekten..."

Şaşkınlığımı Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) bir toplantısında karşılaştığım Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar’la da paylaştım, güldü: "Arkadaşlar sizin yazınızla ve hazırladıkları öneriyle bana geldiler, anlattılar. Çok doğru bir proje olduğunu gördüm ve ’hemen devreye girin’ dedim."

Can Akın Çağlar
, Ziraat Bankası’nda bir anlayış değişikliği oturttuklarını ve buna dönük sloganlarını da aktardı: "Basılmadık bir karış toprak, girilmedik bir dükkan bırakmayacağız..."

"Kontrollü tarım" projesini hatırlayalım. MGB, Antalya’da Natura ve MSG Danışmanlık’la birlikte şimdilik 27 çiftçiyle 240 dönüm alanı kaplayan seralarda domates, biber, patlıcan ve kabak ürettiriyor. Çiftçilerle yapılan sözleşme uyarınca, her seraya bir barkod veriliyor. MGB, Natura ve MSG’nin koordine ettiği ziraat mühendisleri, çiftçilere reçete yazıyor, üretimin reçeteye göre yürümesini denetliyor. Söz konusu seralardan toplanan ürünler, her seranın ayrı barkoduyla Metro, Real gibi market zincirlerine yönlendiriliyor. Sistem, "Zirai ilaç kalıntısı riski taşımayan, sağlıklı meyva ve sebzeyi market tezgahına sunmayı" amaçlıyor.

Antalya’da gezdiğimiz seralardan birinin sahibi, dert yanıyor: "Bankalar asgari ücretliye kredi veriyor, düzenli bir gelirimiz olmadığı için bize kredi vermiyor. 200 milyar lira kredi alabilsem, seralarımı büyütür, daha fazla üretim yaparım."

MGB Turkey, "sağlıklı meyva-sebze" için çok doğru bir çizgide yürüyor...

Çiftçi, "işi büyütelim" diye kredi alabilecek formül arıyor...

Ziraat Bankası, "Ben hazırım, üstelik faizi yüzde 8’e indiririm" diyor...

Durmayın, "kontrollü tarım"ı büyütün, "sağlıklı meyva-sebze" yayılsın...

Kemal Derviş’ten kravat bekliyorum

GEÇENLERDE Standard Bank’ta (Londra) çalışan İlhan Nebioğlu ile karşılaştım. Nebioğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş’in çok yakın arkadaşı... Derviş, Devlet Bakanlığı döneminde de Londra’ya gittiğinde hep Nebioğlu karşıladı, valizini taşırken fotoğrafları bile gazetelerde yayınlandı.

Karşılaşmamızda söz yine Derviş’e, BM Genel Sekreterliği için adının geçtiğine geldi. Nebioğlu, tahminini aktardı: "Bence Kofi Annan’ın yerine Sevgili Derviş gelecek..."

Peki Derviş ne diyor? Nebioğlu, yanıtladı: "Her zamanki gibi, ’yok canım’ deyip geçiştiriyor."

Nebioğlu, ardından Derviş’le aralarındaki bir iddiayı anlattı: "UNDP Başkanlığı konusunda adı ortaya atıldığında, ben ’Kesin başkan olursun’ demiştim. O yine, ’yok canım’ yanıtı vermişti. Bunun üzerine bahse girdik. Ben ondan bir kravat kazandım. Ama hálá kravatımı almadı."

Derviş, belki de BM Genel Sekreteri olup, Nebioğlu’na "borcunu" toptan öder, ne dersiniz?..
Yazarın Tüm Yazıları