Kolonoskopi yaptırmayı ihmal etmeyin

Kalın bağırsak kanserleri sık görülen kanserlerin ilk sıralarında yer alıyor.

Bu önemli hastalıkta belirtiler kanserin çok ileri dönemlerinde fark edilebiliyor. Belirtiler ortaya çıktığında çoğu zaman iş işten geçmiş, kanser vücuda çoktan yayılmış oluyor. İşte bu nedenle kalın bağırsak kanserinde erken teşhis çok önemli. Bunun için de düzenli sağlık taramalarına, özellikle de kolonoskopik tetkiklere ihtiyaç var. Genetik mirasında kalın bağırsak kanseri olanların düzenli aralıklarla kontrollerden geçmeleri gerekiyor. Sağlıklı bireylerin de 50 yaştan sonra 35 yıl ara ile kolonoskopi yaptırmaları öneriliyor.

Bunun birinci sebebi kalın bağırsak ve makat kanserlerinin, akciğer kanserinden sonra ikinci sıklıkta görülen tümörler olması. İkinci nedeni ise kolon kanseri belirtilerinin çok geç dönemde farkına varılması. Bu tümörlerin neredeyse yüzde 90’ından fazlası bağırsaklarda yerleşen poliplerden gelişiyor. Bu poliplerin bir an önce belirlenmesi ve henüz kanserleşmeden polipektomi denilen yöntemle vücuttan uzaklaştırılmaları gelişebilecek bir kolon kanserini önleyebiliyor. Düzenli aralıklarla yapılan kolonoskopi size bu olanağı sağlıyor.

TEŞHİSTE ALTIN STANDART

Kalın bağırsak kanserlerinin erken tanısında kullanılan başka testler de var. Gaita da gizli kan taramaları bunlardan biri. Ama başka hiçbir laboratuvar incelemesi kolonoskopi kadar güvenli bulunmuyor. Diğer taraftan kolonoskopi kanserleşebilecek poliplerin temizlenmesine de olanak sağladığı için "altın standart" olarak kabul ediliyor.

Koleraktal kanserler çok geç belirti veren tümörler. Tuvalete çıkma alışkanlığında değişme (kabızlık-ishal), sık sık tuvalete çıkma isteği duyma ve buna rağmen tam boşalamama hissine kapılma, karın ağrısı, gaitanın eskiye oranla incelmesi, kansızlık, kilo kaybı gibi belirtiler ortaya çıktığında çoğu zaman iş işten geçmiş oluyor. Belirtilere pek güvenmemek, işi sağlama alıp, belirli aralıklarla kolonoskopik incelemelerden geçmek gerekiyor.

KİMLER KOLONOSKOPİ YAPTIRMALI

Özellikle 50 yaşını geçmişseniz, ailenizde kolon veya makat kanserleri ya da bağırsak polipleri olanlar varsa, genetik mirasınız meme, yumurtalık ve rahim kanseri yönünden zenginse, kişisel sağlık hikáyenizde ülseratif kolit veya Crohn gibi hastalıklar varsa kolonoskopi yaptırmayı lütfen ihmal etmeyin. Kolonoskopik incelemeniz normal bile çıksa yukarıdaki risk faktörlerinden hiçbirisi söz konusu da olmasa bu incelemeyi 3-5 yıl aralıklarla tekrarlamayı unutmayın.

Yüksek şeker böbreklerinizi bozabilir

Diyabet takip ve tedavisi sırasında oluşabilecek böbrek sorunlarına karşı önlem alınmazsa 7-10 yıl içinde diyaliz gereksinimi başlar. Şeker hastalarının yaklaşık üçte birinde böbrek yetmezliğinin belirtisi olarak mikroalbüminüri görülür. Bu sorunun erken dönemde tespiti tedavisini kolaylaştırır. Erken tanı için de belli aralıklarla bazı testlerin yapılması gerekir. Bu testler kanda üre ve kreatinin ve idrarda mikroalbümin ve kreatinin tayinidir.

Mikroalbüminüri nedir

Normal koşullarda, idrarla, dakikada 20 mikrogram albümin atılır. Bu rakamın üzerine çıkıldığında "Mikroalbüminüri"den söz edilir. Sonuç olarak, mikroalbüminüri, idrarda, çok küçük miktarda albümin olması demektir. Herhangi bir sıkıntı yaratmaz; ancak laboratuar taraması ile ortaya çıkarılabilir.

Mikroalbüminüri testi üç yöntemle yapılabilir:

1) Günün herhangi bir saatinde alınan idrarda albümin/kreatinin oranı hesaplanabilir.

2) 3-4 saatlik idrar biriktirilebilir veya sabah, geceden biriken idrarda bakılabilir.

3) 24 saatlik idrar biriktirilerek kreatinin ile birlikte değerlendirilebilir.

Tip II diyabetik hastalarda tanı ile birlikte tarama yapılıp her yıl yinelenmelidir. Tip I diyabetiklerde tanıdan itibaren yılda 3-4 kez yapılması önerilmektedir.

Kalp krizi ve kalp durması aynı şeyler mi

Her zaman aynı şeyler değildir. Kalp krizi kalp durmasına yol açabilir ama kalp durmasının kriz dışında nedenleri de olabiliyor. Kalp durması birden bire ve hiç beklenmeden ortaya çıkan acil bir durumdur. Çoğu zaman ritim bozuklukları nedeniyle gelişiyor. Kalpteki ritim bozuklukları kalp krizi olmadan da oluşabiliyor. Kalbin yeteri kadar kan pompalayamadığı bu ritim bozukluklarında kalp durmasıyla birlikte kan dolaşımı da kesiliyor, 5 saniye sonra kişi kendinden geçiyor.

Dolaşımın kesilmesinden saniyeler sonra beyinde oksijenin eksilmesi, kasların seğirmesine, gözlerin arkaya doğru kaymasına ve bilinç kaybına yol açıyor. Geçen her dakika hastanın aleyhine çalışıyor. İlk 2 dakika içinde yapılan müdahalelerde hayatta kalma şansı yüzde 80’lere kadar yükselirken, şok uygulamakta 7 dakikadan daha geç kalındığında bu şans yüzde 20-30’lara düşüyor.

Sahte doğum kasılmaları nasıl anlaşılır

Gebeliğin son 3 ayı içinde olan düzensiz rahim kasılmaları gerçek doğum eylemi öncesinde hazırlık niteliği taşır. Karında düzensiz sertleşmeler şeklinde görülen bu kasılmalar genellikle ağrısız olur ve araları sıklaşmaz, şiddetleri giderek artmaz ve yürüyüşle de şiddetlenmezler.

Gerçek doğum kasılmaları belde ve karnın alt kısımlarında künt bir ağrı gibi başlar, aynı zamanda basende de basınç hissi oluşabilir. Bu ağrılar giderek artar, araları sıklaşır ve düzenli hale gelirler. Bazı kadınlar kasılmaları adet ağrısı veya krampları olarak nitelendirir. Bu kasılmaların farkını bilerek gerçek doğum eylemini sahtesinden ayırt edebiliriz.

Sahte Eylem

Kasılma sıklığı:

Genellikle düzensiz ve sıklaşmaz

Hareketle değişiyor mu?:

Yürüyüş veya istirahatle, bazen de pozisyon değiştirmekle azalabilir.

Ne kadar şiddetli?:

Genellikle zayıf veya başlangıçta kuvvetli, sonra zayıflar.

Nerede hissedilir?:

Karnın ön bölgesi veya kasıklarda hissedilir

Gerçek Eylem

Kasılma sıklığı:

Düzenli aralıklı, 30-60 saniye sürer, zamanla sıklaşır.

Hareketle değişiyor mu?:

Hareket veya pozisyon değiştirmeye rağmen devam eder.

Ne kadar şiddetli?:

Kasılma şiddeti giderek artar.

Nerede hissedilir?:

Genellikle belin alt kısmında başlayıp karna doğru yayılır.

Daha sağlıklı bir beslenme

planı oluşturmak istiyorsanız

Bir porsiyonu bir avuç kadar hesaplayarak her gün 4-5 porsiyon sebze (salata, haşlama veya zeytinyağlı ya da sulu yemekler ekleyerek), 30 gr kadar kuruyemiş (2-3 ceviz, 4-5 fındık, 6-7 badem veya 1/4 fincan ayçiçeği ya da kabak çekirdeği içi) yiyin. Haftada 2-3 porsiyon (avuç içi büyüklüğünde) balık yemeye her gün 3 porsiyon meyve tüketmeye özen gösterin. İmkán ölçüsünde sıvı yağ olarak zeytinyağını tercih edin.

Zeytinyağını yalnız zeytinyağlı yemeklerde değil, salatalarda ve diğer yiyeceklerde de kullanmaya gayret edin. Domatesi, salçayı sofranızdan eksik etmeyin. Eti en yağsız kısımlarından olmak üzere beslenme planınıza mutlaka ekleyin. Kolesterol sorununuz varsa haftada iki gün, yoksa üç gün tam yağsız kırmızı et yiyin.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Okullar açıldığından beri kızım kilo almaya başladı. Eve geldiğinde çok acıkmış oluyor. Okul yemekhanesinde yemek yiyor. Sabah kahvaltısını geçiştiriyor. Kilo almasını nasıl önleyebilirim?

Beslenme hatalarını düzeltelim

Okul çağı çocuklarında son dönemde artan kilo probleminde düzensiz ve yetersiz beslenmenin rolü büyük. Bir de buna hareketsizlik de eklendiğinde çocuklarımızın kilo alması kaçınılmaz oluyor. Burada dikkat edilecek noktaları şöyle bir sıralayalım.

Mutlaka kahvaltı yaptırın: Çocuğunuzun artan kilosunda atlanan kahvaltı önemli bir suçlu. Birazcık daha uyku için kahvaltı öğünü geçiştirildiğinde saat 9.30-10.00 civarında düşen kan şekerini yükseltmek için kalori bombası çikolatalı bisküviler veya hazır meyve suları günün ilk ve kötü bir seçimi. Alışkanlık haline gelen bu seçimler öğle yemeği içeriğini de bozmaktadır. Hazırlanacak kahvaltının karbonhidrat ve protein içeriği dengeli, glisemik indeksi düşük olarak seçilmesi çocuğunuz sabah saatlerindeki derslerinin başarısını da artıracaktır. Üzerine krem peynir sürülmüş 1-2 dilim ekmek ile 1-2 adet ceviz veya 1 adet kaşarlı tost veya sade kahvaltılık gevrek ve süt ile hazırlanmış içine 5-6 adet fındık ilave edilmiş lezzetli bir kase. Yumurta tüketimini hafta içi sabahları reddediyor olabilir, yumurtayı eve geldiğinde omlet olarak da yedirebilirsiniz, ama mutlaka hafta sonu kahvaltılarında bulundurun. (Devam edecek...)

Polikistik Over Sendromu ve zayıflama

Polikistik Over Sendromu’nda (POS), kan şekerinin düzenlenmesinden sorumlu olan insülin hormonu salgısının bozulması kilo alma sorununa veya ileri yaşlarda şeker hastalığına yakalanma riskinde artışa neden olabilir. Bu ilaçlar işinizi zorlaştırabilir ama zayıflamaya engel değildir. Bu ilaç su metabolizmasını etkilediği için de idrar söktürücü alırsanız bunlar tartıya da yansıyabilir fakat geçici değişiklikler olduğu için diyetinize devam ederseniz zayıflayabilirsiniz. Bunun yanı sıra sadece diyet değil biraz da yürüyüş yapmaya çalışın. Çünkü kilo verilmesi tedaviye önemli katkılarda bulunur. Vücut ağırlığının yüzde 5 oranında azalması bile tedaviyi olumlu yönde etkiler.

PKOS olanların dikkat etmesi gerekenler;

Fiziksel aktiviteyi unutmayın.

Yüksek lifli beslenin.

2 saatte bir öğünlerinizi atlamadan tüketmelisiniz.

Daha çok düşük glisemik indeks (gı) içeren besinler tüketin. Kilo vermeseniz de diyetisyene gitmeye devam edin.

Kilo koruma kısmında da kontrolü elden bırakmayın.
Yazarın Tüm Yazıları