Kolkola!

RAKİP güçlüydü, birbirlerini iyi tanıyorlardı ve çabuk oynuyorlardı. Üstelik, sahanın her bölgesini müthiş bir teknik beceri ile kullanıyorlardı.

Pozisyon sıkıntısı çekmiyorlardı. Hücumu hızlı başlatıyorlar ve her fırsatta kaleyi yokluyorlardı...
Beşiktaş, böyle bir rakiple boğuştu. Her şeye karşın Mustafa Denizli ezberindeki sistemi uygulamada kararlıydı. Bobo ile tek santrfor görüntüsü aldatmasın... Beşiktaş, Lyon’un özellikle ilk yarıdaki ürkütücü temposunu kırdığı her fırsatta, rakip kaleye çok adamla gitmeyi hesapladı.
Sağ kanattan Erhan’ı kaçırmayı denedi. Göbekten Ernst ve Fink ile şansını zorladı. Holosko’yu hücum yollarına gönderdi. Yusuf Şimşek’i rakip ceza alanı çevresinde koşturdu.
Beşiktaş’ı izlerken farklı bir özelliğin Beşiktaş’ı sıkı sıkıya sarmaladığını hissettim...
Yardımlaşma duygusu üst düzeydeydi!
Tüm futbolcular bu özelliÄŸin takım oyununa farklı bir renk ve güç getireceÄŸi inancını taşıyorlardı.Â
Oyunun ilk yarısında üç tehlikeli pozisyonda bu yardımlaşma ve kolkola mücadelenin net çizgilerini gördüm.
İlkinde Fink’in, biraz sonra Ernst’in ve bir başka pozisyonda Sivok’un kademe ve yardımlaşma duyguları mükemmeldi.
* * *
Beşiktaş, yeni sezona bir lider futbolcu ile girmek istiyor. Ve böyle bir yıldız için transfer için hevesini hep diri tutuyor.
Lyon maçında bu göreve Tello soyunmuştu. Tello Beşiktaş için gerekli bir isim, kabul ediyorum...  Ancak, Beşiktaş’ın aradığı lider tipindeki futbolcu değil.
Mustafa Denizli, beklediği yıldızda arayacağı özellikleri espri ile karışık net biçimde açıkladı.
10 numara deÄŸil, 10.5 numara istiyorum!
Yani, bir bakıma şavaşacak, oyunu yönlendirecek, Beşiktaş’a farklı bir kişilik getirecek yıldızı bekliyor Beşiktaş.
Dün gece Lyon maçında Beşiktaş’ın her bakımdan böyle bir futbolcunun eksikliğini, hatta ezikliğini taşıdığını hissettim.
* * *
Oyunun genelinde Beşiktaş’ın iyi bir hazırlık dönemi geçirdiğine yönelik sinyaller aldım.
Üstelik, yeni transferleri ile henüz bir uyum aşamasındaki Beşiktaş’ın bir hayli yol aldığını da rahatlıkla söyleyebilirim.
Özellikle oyunun ikinci yarısında gole yönelik çabaları, kazanma hırsı ve zaman zaman oyunu Lyon yarı alanına yıkarak skora ortak olma hırsı izleyenlere yeni sezon öncesi umut saçtı.Â
Yine de şikayetciyim... Beşiktaş’ın yediği gol için hiç bir mazerete sevimli bakamam.
Her bakımdan amatörce yenen bir goldü!
İzninizle bir de mesajım var...
Nobre ile Beşiktaş daha farklı!
Bunu da Nobre’nin oyuna girişinden sonra daha iyi anladım...
Yazarın Tüm Yazıları