Koleji kazanınca çok şanslıyım demiştim

Merhaba Güzin abla, bir sene hazırlık okumuş lise 1 öğrencisiyim.

Lise hayatını biliyorsunuzdur. İnsanın en çok sevdiği, en muzip yılları olarak betimlenir. Ne yazık ki bu benim için geçerli olmadı.

Geçen sene gerçekten iyi eğitim veren yabancı bir koleji kazandığımda çok sevinmiştim. Kendimi şanslı sayıyordum. Okula ilk başladığım günlerde anladım ki yanılmışım.

Düşlediğimin tam tersi kişilerle karşı karşıyaydım. Herkes ‘En mükemmeli benim’ düşüncesiyle hava atıyor ortalıkta. Otoriteye karşı çıkanlar, sosyal açıdan daha zayıf olanları aşağılayanlar.

Hayatımın cehenneme döneceğini hissettim. Elbette onlarla arkadaş olamadım, daha doğrusu olmak istemedim. Yalnız kaldım, bir kenarda oturdum, hep izledim. Ancak, yine de şanslıydım. Hoşlanmadığım, benimle alay edeceklerini sandığım o gençler benimle konuşmaya çalıştılar fakat ben onları hep geri çevirdim, konuşamadım, sustum.

Bilirsiniz bu tür kişiler genelde insanın ruhuna, beynine değil dış görünüşüne önem verirler, halbuki ben fiziksel olarak çok kötüyüm. Onlar yanıma geldikçe, ulaşılmazı oynadım.

Bu yıl ise dönemin başında biraz açılmaya, hayatımda yeni bir sayfa açmaya karar verdim. Ama olmadı, onlar başka dünyada, ben başka dünyada. Elbette sigara, alkol bağımlılıklarını saymıyorum bile.

Bir de birine karşı özel duygular besliyorum. İlginçtir ki lise aşklarının saçma ve birkaç dakikalık heves olduğunu düşünürdüm. Fakat şimdi çok garip hissediyorum.

Mutluyum çünkü aşık oldum, mutsuzum çünkü onunla beraber olmam neredeyse imkansız, aramızda sosyal açıdan çok fark var. Ancak bir umut seziyorum, çünkü bana çok anlamlı, gülümseyerek bakıyor.

RUMUZ: M. K.

Sevgili oğlum, önce şu kendine güvensizliğinden söz edelim. Fiziksel olarak kötüyüm, diyorsun. Senin yaşında henüz fiziğin tam oturmamıştır bile.

Kendi kendine nasıl karar veriyorsun bu bir. İkincisi de, ruhsal açıdan, kafaca o kadar iyisin ki, kendi kendine haksızlık ediyor, bir anlamda o beğenmediğin gençlerle aynı düzeye geliyorsun. Eğer onlarla anlaşamıyorsan, yüzeysel bir arkadaşlık kurarsın.

Kafa yapın, eğitimin, yazından belli oluyor, yaşıtlarından çok olgunsun. Belki de bu yüzden senin arkadaşlığını arıyorlardır. Bence sen eğitimine bak, gelecek vadeden bir gençsin. Bu sana verilen fırsatı kaçırma.

Hoşlandığın kıza da önce arkadaşça yaklaş.

Gerisini zamana bırak.


Baldızıma aşık oldum


30 yaşında evli ve bir çocuk sahibi bir beyim. Çok mantıksız ama ben, baldızımı seviyorum.

Dört yıldır onunla çok samimiyiz, gizlice telefonda ya da karşılaştığımızda her konuda konuşuruz, bana her şeyini anlatır. Artık kafamdan hiç çıkmıyor. Ona söylediğimde, ‘Hasta mısın, sen ablamla evlisin’ diyor. Ama ben onsuz yapamıyorum. ‘Beni bir daha arama’ diye kızdı.

Ona ölmeyi düşündüğümü, yazdım. ‘Tamam konuşurum ama bir daha beni sevdiğini söyleme, duymak istemiyorum’ dedi. Ne yapacağımı bilemiyorum.

RUMUZ: ALMANYA’DAN BALDIZ

Yapabileceğin bir şey yok oğlum. Mantıklı olmak dışında. Gerçekten çok anlamsız ve yanlış bir sevda bu.

Belli ki onun sende gönlü yok. Olsa bile, dürüst bir insan ablasına ihanet eder mi?


‘Geri kafalı’ deyimine katıldınız


Geçtiğimiz günlerde ‘’Birbirimize aşığız ama ayrı dünyalardayız’’ başlıklı yazınızda, bir genç kızın ‘Ailelerimiz arasında dünya kadar mesafe var. Benim ailem gayet açık ve medeni iken onun ailesi aşırı dindar ve geri kafalı’ yazısına verdiğiniz cevapta, geri kafalı deyimine katılmanız bir okurunuz olarak beni üzdü.

Benim de ailem kırsal kesimden şehre taşınmış, beni çok güç şartlarda okutmaya çalışan insanlar. Ayrıca din açısından da inandıkları gibi yaşamaya, daha doğrusu dinin gereklerine icabet etmeye çalışıyorlar ki, bu geri kafalılık ise, size göre din nedir?

Lütfen benim gibi sizi sürekli takip eden okuyucularınızı bu konuda aydınlatın ve yanlış anlaşılmalara fırsat vermeyin.

RUMUZ: SABIR



Din nedir, diyorsunuz, benim için din, Yaratanımızın bize, gerçek anlamda İNSAN olabilmemiz için gösterdiği yol ve öğrettiği kurallardır. Bilmem, sözünü ettiğiniz yazının neresinde geri kafalı deyimine katılmışım? Göremedim, sanırım yazımı art niyetle okumuş, alınganlık yapmışsınız.

Ben kişiler ve aileler arasındaki uyumsuzluktan söz ettim. Kapalı ve tutucu aile içinde büyümüş ve bu görgü ve bu yaşam tarzını benimsemiş kişilerle, daha modern ve açık aile ortamında büyümüş insanların evliliği ya da beraberliği asla mutluluk getirmez. Kendisi istemediği halde, eşinin veya ailesinin zorlamasıyla kapanmak zorunda kalan genç kadınların mutsuzluklarını görüyorum.

Eğer kadın kendi kapanmak istiyorsa, elbette bu onun dileğidir, karışılamaz ama kendi istemiyor da zorla kapatılıyorsa, bu zorlamadır.
Yazarın Tüm Yazıları