Kofi Annan bu kez siyasilere değil işadamlarına seslenecek

BİRLEŞMİŞ Milletler (BM) eski Genel Sekreteri Kofi Annan bizim bu taraflarda bir dönem sürekli gazete sayfalarındaydı.

Kıbrıs sorununun çözümü için kendi adıyla anılan "Annan Planı"nı zamanında az yazıp çizmedik.

Ada’nın birleştirilmesini öneren plan 2004 yılı, nisan ayında hem KKTC’de, hem Rum tarafında halkoylamasına sunulmuştu.

Ne çıkmıştı halkoylamasından?

Türk tarafının yüzde 65’i planı kabul etmişti.

Güney Kıbrıslıların yüzde 76’sı "Annan Planı"na "hayır" demişti.

Sonuçta, Kofi Annan, Kıbrıs sorununu çözemeden BM Genel Sekreterliği’nden ayrıldı.

1997-2006 arası yaklaşık 10 yıl BM Genel Sekreterliği görevini sürdüren Annan’ın Kıbrıs değilse bile dünyanın başka yerlerinde barışa katkısı oldu.

Dolayısıyla 2001 yılında Nobel Barış Ödülü’nü de kazandı.

BM Genel Sekreterliği’nden ayrıldıktan sonra Annan boş durmuyor elbette.

Clinton gibi, eski Almanya Şansölyesi Schröder gibi konuşmalar yapıyor.

Deneyimlerini insanlarla paylaşıyor.

Kofi Annan’ın 13-14 Kasım tarihlerinde yolu İstanbul’a düşecek.

KalDer’in (Türkiye Kalite Derneği) 16. "Kalite Kongresi"nin açılış konuşmasını yapacak.

Annan’ın İstanbul’a gelmesinde BM Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş’in rolü büyük.

Zaten Derviş de kongrenin konuşmacılarından.

Ancak, KalDer Genel Sekreteri Hakan Kilitçioğlu’na göre, Annan’ın İstanbul’a gelmeye ikna olmasının en büyük nedeni "Kalite Kongresi"nin bu yılki teması:

"Küresel Rekabet ve Dünya Vatandaşlığı."


"Küresel Rekabet" meselesinin ne olduğunu az çok biliyoruz.

"Dünya Vatandaşlığı"nın neyi kapsadığına ilişkin sorum üzerine Hakan Kilitçioğlu’nun verdiği yanıt şöyle:

"Kişisel ya da kurumsal bazda, dünyanın nereye gittiğini gören, kendisini olup bitenden sorumlu hissedeni, bir şeylere katkıda bulunmayı isteyeni kapsıyor."

Tam bu noktada Kofi Annan’ın girişimiyle başlatılan "Küresel İlkeler Sözleşmesi"ni hatırlatmakta yarar var.

DÜNYA VATANDAŞLIĞININ KOŞULU

İnsan hakları, çalışma hakları, çevre, yolsuzlukla mücadele gibi 16 maddeyi içeren "Küresel İlkeler Girişimi" esasında "Dünya Vatandaşlığı"nın olmazsa olmaz koşulu.

Annan zaten İstanbul’da "Küresel İlkeler Sözleşmesi"ne imza atan Türk şirketlerinin CEO’larıyla da buluşacak.

Şöyle bir soru aklıma geliyor.

Annan’ın varlığı başka Türk şirketlerinin de sözleşmeye imza atmalarını sağlar mı?

Aklıma takılan başka bir soru da şöyle:

KalDer’in "Dünya Vatandaşlığı" gibi bir kavramı gündemimize taşıması çok güzel.

Ama Türkiye’de madalyonun öbür yüzü de var.

Yani "Dünya Vatandaşlığı"ndan çok uzak kesimler.

Örneğin kör bir "milliyetçilik dalgasının" pençesinde şiddete başvuran gençler.

"Dünya Vatandaşlığı" bir yana, kendinden farklı olanı "düşman" belleyen bir zihniyet.

Giderek ortamı zehirliyorlar.

"Düşüncede kalite" diyen KalDer’in buna bir panzehiri olabilir mi?

Küresel ısınma kalkınma hızını frenleyecek

KÜRESEL ısınmanın dünya ekonomisine çok pahalıya patlayacağını epeydir biliyorduk.

En sonra Morgan Stanley’in iki, üç gün önce yayınladığı raporunda bu konuda önemli bir uyarı var.

Morgan Stanley’e göre, "küresel ısınma"ya karşı kararlı önlemler alınmadığı takdirde dünya ekonomisinin büyüme hızı kesilecek, buna karşı enflasyon hızlanacak.

Morgan Stanley’in raporunda bizi ilgilendiren bölüm şu:

"Küresel ısınmadan ekonomik olarak en fazla etkilenecek ülkeler tarım, turizm gibi sektörlere ağırlık verenler olacak."

"Küresel Isınma"
meselesi Türkiye’nin üzerinde "Demokles’in Kılıcı" gibi.

Kuraklık kapımızda.

Belli ki ekonomimiz de bundan darbe alacak.

Önlem almayı düşünen var mı?
Yazarın Tüm Yazıları