KKTC’de Annan Planı’na %63 destek

“KKTC’de yapılan bir araştırmaya göre Annan Planı’na destek verenlerin oranı yüzde 63 olarak belirlendi. Hayır oyu vereceklerin oranı ise %17,1 seviyesinde bulunuyor. Geri kalan kesim ise kararsız veya oy vermek istemeyenler.”Bu bilgiler bu haftaki NOKTA dergisinde yer alan  bir araştırmadan alındı. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise bu araşırmaya ilişkin yine aynı dergiden yer alan yorumlarında “Erkendir diyeceğim. Tabiatıyla Türkiye’den gelen değerlendirmeler ve basının taraflı tutumu halkımızı etkilemektedir. Buna rağmen ben, önümüzdeki kısa süre içinde halk nereye gittiğimizi daha iyi görecek ve sonu müphem yola girmeyecek. Yol kavşağında bu yolu seçecek diye düşünüyorum. Doğru yol da devletine sahip çıkma yoludur” diyor.Rum kesiminde ise AKEL partisi sürpriz bir açıklama yaptı ve bugüne kadarki tutumunun aksine “referandumun ertelenmemesi halinde” plana hayır diyeceklerini açıkladı. Buna karşılık KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat ise referandumun ertelenmesinin mümkün olmadığını ifade etti.Yukardaki gelişmeler Kıbrıs maratonunda son gelen açıklamalardı. Bunları yazmamızın nedeni aslında temelde durumun herhangi bir şekilde değişmediğini göstermek. Değil mi ki piyasalar referandum tartışmalarının başladığı ilk günden bu yana “Türk tarafı evet, Rum tarafı hayır diyecek” senaryosu üzerine oynuyor; işte bu son gelişmeler de mevzubahis beklentinin güçlenmesini sağlayacak gelişmeler.Ama piyasalarda son bir kaç gündür bir rahatsızlık hissedilmeye başlandı. Bunun bir çok alanda yansımasını görüyoruz. Dolar 1 milyon 320 binin altına inmediği gibi 1 milyon 340 bin seviyelerini zorlamaya başladı, faiz yüzde 22 seviyesinde takıldı; borsa ise 19 bin 500-19 bin 800 aralığında dans etmeye, bant seyrini sürdürmeye kararlı gibi görünüyor. Kimi uzmanlar dövizdeki hareketi Merkez Bankası’nın günlük alım tutarını 140 milyon dolara çıkarmasına bağlıyor. Ama eğer bu durum etkili olsaydı sadece dövizde bir hareket izlenirdi. Oysa tüm piyasalarda bir hareket var. Sonra Merkez Bankası tutarı artırdı diye bankalar döviz satmak zorunda değil ki. Demek ki piyasalar kurun seviyesini satış için uygun buluyor ve satış geliyor.Elbette kısa vadede faiz ve dövizdeki hareketin Deutsche Bank kaynaklı yüklü bir bono satışı ve karşılığında gelen döviz alımı ile ilgili olduğunu söylememiz lazım. Piyasa uzmanları bugünkü yükselişlerde bu hareketin etkili olduğunu belirtiyor ama bu durum temeldeki rahatsızlığı değiştiren bir olgu değil. Yani rahatsızlık olmasaydı Deusche Bank da bu satışı gerçekleştirmezdi. O halda nedir rahatsızlık?Burada çok bilinmeyenli bir denklem var.Sadece referandum tedirginliği bu kadar etkili olmaz.Yatırımcı için dikkatli olunması gereken bir dönem diye düşünüyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları