Kıvrıkoğlu'nun demeci

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Günün, dün akşamüstü yazı işlerine gelen ‘‘bomba’’ haberi, Sedat Ergin'in Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'ndan aldığı demeç idi.

Hem bugünkü Hürriyet'te okuyacağınızdan, hem de bu demecin uzun süre konuşulacağından eminiz.

Eminiz, çünkü bundan 16 sene kadar önce, o tarihteki Cumhurbaşkanı Sayın Kenan Evren'in, 6 Kasım 1983 seçiminden sadece iki gün önce televizyonda yaptığı konuşmanın hálá konuşulduğunu biliyoruz.

Anımsayacaksınız, Sayın Evren o konuşmasıyla kamuoyunu ANAP aleyhine yönlendirmeye kalktı diye, seçmen sessiz bir tepki göstererek bu partiye, bazılarına göre 4-5, bazılarına göre 6 puan kazandırmıştı.

Demek istediğimiz, bu tür demeçlerle ifade edilen görüşlerin yanlışlığı veya doğruluğu değildir.

Hemen belirtelim ki Sayın Kıvrıkoğlu'nun ifade ettikleri, genellikle bizim görüşlerimize uygundur.

Gerçekten biz de inanıyoruz ki, Türkiye seçim atmosferine bu kadar yoğun bir şekilde girdikten, sandık başına gitmeye de şunun surasında sadece bir ay kaldıktan sonra ‘‘seçimleri ertelemeye kalkmak’’ gereksizdir. Sadece gereksiz değil, ülke yararına da aykırıdır. Çünkü Türkiye'de istikrar beklentisi artık 18 Nisan seçimlerine endekslenmiş bulunmaktadır.

Bu gerçeği görmeyip ülkeyi yeni bir çalkantı ve yeni bir gerilim dönemine sokmanın anlamı yoktur.

Türk Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesi konusunda Sayın Kıvrıkoğlu'ndan farklı düşünüyoruz:

Gerçi Türkiye'de irtica tehlikesi bize göre de halen en öncelikli sorundur.

Ama 312'nci madde irtica ile mücadele aracı değildir. Bu madde, ‘‘Kanunun cürüm saydığı bir fiili açıkça öven veya iyi gördüğünü söyleyen veya halkı kanuna itaatsizliğe tahrik eden kimseleri 6 aydan 2 seneye kadar hapisle’’ cezalandırır.

Söz konusu maddenin değiştirilmesi değil, nasıl sırf Eşber Yağmurdereli'yi kurtarmak için değiştirilmek istenmesi yanlış idiyse, şimdi de Necmettin Erbakan'ın başına bir şey gelmesin (veya Recep Tayyip Erdoğan kurtarılsın) diye değiştirilmesi de yanlıştır.

Ama maddenin ıslah edilmesi ayrı bir ihtiyaçtır. Çünkü uygulamada, hukuka uygun olup olmadığı tartışılan mahkumiyetlere kapı açtığı bellidir.

Nitekim Basın Konseyi'nin sırf bu amaçla hazırladığı bir öneri siyasi partilere sunulmuş bulunmaktadır.

Tekrar edelim:

Bazen sözün sahibinin pozisyonu, sözün içeriğindeki doğruların görülmesini engelleyebilir.

O nedenle en uygunu, buna fırsat vermemektir.



Yazarın Tüm Yazıları