‘Kıvılcım’lar hazır...

Adı Kıvılcım...
Sonra büyüyüp ateşi oluşturacaklar; Anadolu Ateşi’ni...
Önceki gün Bomonti’de, yıllardır Anadolu Ateşi’nin çalıştığı stüdyoda ‘Kıvılcım’ların çalışmasını izlemeye gittim.
Yaşları 4 ila 11 arasında değişen 80 çocuk...
“Nasıl seçtiniz?” diye sordum Mustafa’ya...
Yüzde 90’ı burslu...
Masrafları Anadolu Ateşi bütçesinden karşılanıyor.
Çocukları seçmek için beş-altı dans hocasını çeşitli ilçelere, İstanbul dışında şehirlere göndermiş Mustafa Erdoğan...
Oralarda çalışmalar yapmış hocalar.
Sonra içlerinden yetenekli olanlarını Anadolu Ateşi Kıvılvım’a davet etmişler.
80 pırıl pırıl çocuk...
Nasıl dans ediyorlar anlatamam...
Nasıl heyecanlılar, nasıl istekliler...
Gözleri ışık saçıyor her birinin...
Ve müthiş yetenekliler.
27 Ocak’ta ilk gösterileri var.
Haliç Kongre Merkezi’nde ilk kez seyirci karşısına çıkacaklar.
Mustafa Erdoğan bizzat ilgileniyor bu genç yeteneklerle...
Çok etkileneceğiniz bir gösteri hazırlamışlar.
Ben bir kısmını izledim.
Gözlerimle gördüm.
Bu ‘Kıvılcım’ları çok konuşacağız.
Dans ve gösteriyi nasıl bir araya getirdiklerine ve yeteneklerine çok şaşıracaksınız.
Ben Mustafa Erdoğan’a şimdiden bravo diyenlerden olayım.
27 Ocak’tan sonra nasıl olsa herkes diyecek.

Hande Ataizi’nin çıplak tablosu kimde?

Kenan Evren, 2002’de açtığı sergide Hande Ataizi’nin fotoğrafından yaptığı nü tabloyu da sergilemişti.
O zamanın parasıyla 10 milyar fiyat koymuştu tabloya Evren.
Bugünün parasıyla 10 bin lira...
O tablo satıldı mı?
Kim aldı?
Hangi koleksiyonerde duruyor?
Yoksa Kenan Evren, Hande Ataizi’ye mi hediye etti?
“Nereden çıktı şimdi bu tablo meselesi?” demeyin.
Kenan Evren’in yargı sürecini konuşurken birden aklıma geldi...

Dönüş yok!

Beşiktaş-Dolmabahçe arasındaki ağaçlıklı yol için bir ricada bulunmuştum trafik müdürlüğünden.
Bu yolun tam ortasına Maçka tarafından küçük bir yol iner.
Sola, Beşiktaş tarafına dönüş yasaktır, mecburen sağa, stada doğru gideceksin.
Ama kimse dinlemez oradaki ‘sola dönülmez’ işaretini.
Herkes sola döner ve trafiği iki yönlü tıkar.
“Burası için ya bir EDS kamerası koyun ya da kukalarla yolu ayırıp sola dönüşü engelleyin” demiştim.
Hıncal Uluç bana itiraz etmişti.
Kukalarla sola dönüş engellenirse, o yoldan inenlerin Beşiktaş tarafına gitmek için stadın etrafını dönmek zorunda kalacağını söylemişti.
Trafik müdürlüğü bana hak verdi.
Dolmabahçe yolunun bir kısmını kukalarla ayırdılar.
Artık oradan inen araçlar isteseler de sola dönemiyor.
Şimdi Hıncal Abi soracak;
“Beşiktaş tarafına dönmek için akşam trafiğinde stadın etrafını mı dolaşacağız?”
Yanıt veriyorum:
“Beşiktaş tarafına dönmek için, kestirme diye artık o yola hiç girmeyeceğiz Hıncal Abi...”

ZDF’ye anlat biz dinleriz

Nedir bizim bu yabancı kompleksimiz, nedir bu yabancı merakımız?
“Hayat Devam Ediyor”un oyuncusu Meltem Miroğlu, ZDF’ye konuşmuş...
Vay, vay, vay... Ne büyük olay!
Mahsun’un Türk medyasından köşe bucak kaçırdığı genç oyuncu, Alman televizyonlarına demeç veriyor.
Daha biz Türk medyasında ne sesini duyduk, ne suretini gördük Meltem Miroğlu’nun...
Mahsun Kırmızıgül özel olarak saklıyor, hiçbir yere çıkmasına izin vermiyor, hiç kimseyle konuşturmuyor.
Ama söz konusu ZDF olunca akan sular duruyor.
ZDF’ye bülbül kesiliyor Meltem Miroğlu.
“Genç yaşta evlendirilen kızların acılarını hissederek kamera karşısına geçiyorum” diyor.
Sonra da ZDF’ye yapılan bu ‘çok önemli açıklamalar’ Türk medyasına servis ediliyor.
Bunu da Alman medyasına gönderin, madem Türk medyasından bu kadar memnuniyetsizsiniz, hiç muhatap almayın...
İşinize geldiğinde ZDF...
İşinize geldiğinde Türk medyası...
Vallahi yapmayın, billahi yapmayın...
Bu kadar abartmayın, ne ZDF’yi ne kendinizi...
Alt tarafı dizi çekiyoruz, üst tarafı yazı yazıyoruz.
Nedir bu kendimize biçtiğimiz abartılı roller ya...