Kitaplar üzerine

SEVGİLİ okuyucularım, yeni yılın ilk gününde size kitaplarla ilgili bir yazı yazıyorum. Yeni yılda bol bol kitap okumanızı diliyorum... Çünkü Türkiye'de kitap okuma oranı ve boyutu giderek azalıyor. Kitap için çoğumuz ‘‘pahalı’’ diyoruz.

Belki doğru ama ucuz olan ne kaldı?

Pek çok kitap artık bin adet basılıyor. Bazıları 2 bin, bazıları ise büyük riske girerek 3 bin adet basılıyor. Basılan kitap bir yılda tükenmişse gerek yayınevi ve gerekse yazarı için ‘‘büyük başarı’’ oluyor! 65 milyonluk ülkede elde edilen şu ‘‘başarının’’ boyutunu varın siz düşünün!

Türkiye'de kitap zaten az okunan bir nesneydi. Krizle birlikte daha da kötüye gitti. Ama dikkat ediyorum, arabesk kasetler vesaireler şakır şakır satılıyor.

Bir şeye daha dikkat ediyorum. İnsanımızda okuma isteği sürüyor ama kitap alınmıyor. Bunu, bana Anadolu'nun dört bir yanından gelen mektuplardan biliyorum. Pek çok kişi ve kuruluş kitap istiyor. Ya mevcut, ya da okullarında, derneklerinde kuracakları kitaplıklar için.

Kitaplarını vermek isteyenler de var. Ancak kitap isteyenle kitap vermek isteyeni buluşturacak, böyle duyuruları yayınlayıp birbirinden karşılıklı haberdar edecek gazete ve dergiler yok. Gazetelerde hiç değilse haftada bir çıkacak böyle köşeler açılamaz mı? Kitap isteyen kuruluşlarla kitap bağışlamak isteyenleri bir araya getirecek duyurular yapılamaz mı?

Elbette yapılır da, mankenlerden ve cıvık magazinden sonra yer kalırsa!

***

Şimdi elimde çok güzel kitaplar var. Size birkaç örnek vereyim.

Bilgi Yayınevi tarafından çıkarılan Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş'ın ‘‘Militan Atatürkçülük’’ isimli kitabı.

Emre Kongar'ın ‘‘Küresel Terör ve Türkiye’’ isimli kitabı. (Remzi Kitabevi).

Editörlüğünü Prof. Dr. Baskın Oran'ın yaptığı ‘‘Türk Dış Politikası’’ isimli kitabın 1980-2001 yıllarını kapsayan ikinci cildi. Dış politikamızı bize en basit bir biçimde ve ilaç gibi veren harika bir kitap. (İletişim Yayınları).

Ama size bugün iki kitaptan özellikle söz etmek istiyorum. Çizgi romancı Nuri Kurtcebe gerçek anlamda el emeği, alın teri ve göz nurundan oluşan yepyeni bir eser yarattı.

‘‘Kuvayı Milliye’’.

Kurtcebe, Nazım Hikmet'
in Kuvayı Milliye Destanı'nı çizgileriyle káğıda döktü. Bu kitabı o görkemli çizgiler eşliğinde okurken, Kurtuluş Savaşı'nı yeniden yaşıyorsunuz. Karadeniz'in dalgalarıyla boğuşuyor, Sakarya'da tetik çekiyor, Afyon'da düşman kovalıyorsunuz. Kurtuluş Savaşımızın destanı, çizgilerden oluşan bir belgesele dönüşmüş. Ellerine sağlık Nuri Kurtcebe. (Leman Yayıncılık).

Özellikle söz etmek istediğim öteki kitabın yazarı, gazeteci abimiz Kemal Bağlum. 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra Milli Birlik Komitesi Basın Danışmanı olarak görev yapan Bağlum, o döneme ilişkin hiç bilinmeyen olay ve gerçekleri ‘‘Bir Dönemin Uyuyan Kulağı’’ isimli kitabında anlatıyor.

Bir ihtilal döneminin perde arkasını ve birçok bilinmeyeni -idamlar dahil- bu kitaptan, Kemal Bağlum'un doğrudan ve bire bir yaşadığı olaylardan, anı ve notlarından öğreniyoruz.




VE SİZDEN RİCALARIM


Sevgili okuyucularım, yeni yılın ilk gününde sizden birkaç ricam olacak. Bunları dikkatle okursanız sevinirim. Hem size, hem de bana kolaylık olur.

Birincisi, ben Ankara'da yaşıyorum. Mektuplarınızı lütfen Cinnah Cad. 8 Kavaklıdere-Ankara adresine gönderiniz.

Size ayrıca, sadece bana ait olan faks numaramı da vereyim ki, başka numaralara faks çekmeyin. 0312/467 15 65.

Elektronik posta mesajlarınızı Hürriyet aracılığı ile gönderebilirsiniz.

***

Şimdi geliyoruz çok önemli bir konuya. Gönderdiğiniz mektup, faks ve mesajlarda bazen çok önemli konular aktarıyorsunuz. Ancak altına gerçek isminizi ve size ulaşabileceğim telefon numarasını yazmıyorsunuz.

Ben size ancak telefonla ulaşabilirim. İkincisi, gönderdiğiniz her mektup ve mesajı sadece ben okurum. Merak etmeyin, ya da korkmayın. İsminiz, siz istemediğiniz sürece asla açıklanmaz, gündeme getirilmez.

Sadece bende kalır.

İsimsiz, kimden geldiği belli olmayan mesajlarla ilgilenmem ne yazık ki olanaksız. ‘‘Ben bu kadarını yazıyorum, gerisini araştırıp çözmek sizin göreviniz’’ gibi sözler sonrasında benim devreye girmem de mümkün değil.

Gönderdiğiniz olayları ve ihbarları mümkün olduğu kadar somut bir biçimde, belgeleriyle, isminiz ve telefon numaranızla bana iletin ki, üzerine gidebilmek mümkün olsun.

Yeni yılda her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları