Filmekimi başlıyor... Festival direktörü seçti

Cannes, Venedik, Berlin, Toronto gibi festivallerde dikkat çeken filmlerin yer aldığı Filmekimi, bu akşam Lady Gaga ile Bradley Cooper’ın oynadığı ‘Bir Yıldız Doğuyor’ filmiyle başlıyor. İKSV tarafından bu yıl Birlikte Güzel işbirliğiyle düzenlenen 17. Filmekimi, 14 Ekim’a kadar İstanbul’da, 11-16 Ekim arası Ankara’da, 18-23 Ekim’de ise İzmir’de sinemaseverlerle buluşacak. Bu yıl Hopi’nin de destek verdiği etkinlik kapsamında, Nicolas Cage’in efsaneleştiği fantezi-korku-aksiyon ‘Mandy’, Terry Gilliam’ın yapımı 30 yıl süren filmi ‘Don Kişot’u Öldüren Adam’, Oscarlı İranlı yönetmen Asghar Farhadi’nin en yeni filmi ‘Herkes Biliyor’, Paolo Sorrentino’nun Berlusconi’yi ti’ye alan son filmi ‘Loro’, Ethan Hawke’un yönettiği ‘Blaze’ gibi filmler dikkat çekiyor. Oscar’lı ‘Gravity’nin yönetmeni Alfonso Cuarón’un Altın Aslan ödüllü filmi ‘Roma’ da Netflix işbirliğiyle Türkiye’de ilk defa Filmekimi’nin kapanış filmi olarak 15 Ekim Pazartesi günü izleyiciyle buluşacak.

FESTİVAL DİREKTÖRÜ KEREM AYAN HÜRRİYET İÇİN ÖNERDİ
Blaze (Ethan Hawke): Ethan Hawke’un yönetmenlikte de oyunculuğu kadar iyi iş çıkardığına tanıklık etmek için. İyi bir Amerikan bağımsız filminde aradığımız ne varsa bulduğumuz ve başka tür bir country müziği keşfetmek için. 
Küçük Serseri Uzaylılara Karşı (Bruno Dumont): Bruno Dumont’un benzersiz mizah anlayışıyla zamanımızın Jacques Tati’si olduğunu düşündüğümden ve seyirciye az rastlanır türden uçuk kaçık deneyimler yaşattığından. Ayrıca televizyon için yapıldığından bu filmi başka bir yerde izleme fırsatımız olmayacak.
Kül En Saf Beyazdır (Jia Zhang-ke): Bir Jia Zhang-Ke filmi olduğundan, çok etkileyici bir kadın hikayesi olduğundan ve arka planı görkemli bir şekilde doldururken bensersiz bir sinema dili yakalayabildiğinden.
Ray & Liz (Richard Billingham): Yetenekli fotoğraf sanatçısı Richard Billingham’ın yönettiği ilk sinema filmine fotoğraf sanatından neler kattığına tanıklık etmek için. Billingham kendi ailesinden esinlendiği için benzersiz bir samimiyeti ve bakış açısı var bu filmin. Ayrıca İngiliz sinemasının iyi örneklerine hep özlem duyduğumdan kaçırılmamalı.
Dünya Senin (Romain Gavras): Özellikle video klipleriyle tanıdığımız yönetmen Romain Gavras’tan etkili müzikler eşliğinde hareketli ve eğlenceli bir mafya filmi izlemek için. Kendisiyle ve imajıyla dalga geçen Isabelle Adjani’nin muhteşem geri dönüş filmi olması açısından da benim için yeri ayrı.
Asako I&II (Ryusuke Hamaguchi): Yeni Dalga tadında bir Japon filmini deneyimlemek için. Cate Blanchett başkanlığındaki jürinin bir şekilde gözardı ettiği, ilişkilere dair bu güzelim filmin özellikle gençler tarafından görülmesi gerektiğine inandığımdan. 
Kız (Lukas Dhont): Genç yaşta varoluş mücadelesi vermenin ne demek olduğunu anlatan enfes bir ilk film olduğundan. Üstelik çok zorlayıcı başrolde harikalar yaratan ve Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde En İyi Oyuncu Ödülü kazanan Victor Polster’in muhteşem performansı mutlaka görülmeli. 
Savaşta (Stéphane Brizé): Yönetmen Stéphane Brizé’nin politik bir filmi tempoyu hiç düşürmeden anlatabildiği bu filmde ayrıca Vincent Lindon’un her zamanki gibi filmi alıp götüren eşsiz performansına tanıklık etmek için
Müze (Alonso Ruizpalacios): Güeros’un yönetmeninin ikinci filminde yaratıcı çizgisinden sapmadığını zevkle deneyimlemek için. Ve tabii ki Gael Garcia Bernal’in zevkle takip edilen oyunculuğu için.
Woman At War (Benedikt Erlingsson): Yine eşsiz bir kadın hikayesi olduğundan; hem de bu sefer çevreci aktivist bir kadının İzlanda’nın eşsiz manzaraları eşliğindeki amansız mücadelesini mizahi bir dille seyirciyi heyecanlandırarak anlatabildiğinden.