'Yazarken anneannemin acılarını hissettim'

Güncelleme Tarihi:

Yazarken anneannemin acılarını hissettim
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2018 17:42

Savaşların, göçlerin, köklü değişimlerin ortasında ayakta kalma mücadelesi veren iki kadının, Münevver ile Perizat’ın gerçek öyküsü, ailenin üçüncü kuşak kadınının elinde bir romana dönüştü. İkinci Meşrutiyet’in ilanından sekiz yıl sonra başlayıp Cumhuriyet’in 84’üncü yılına kadar uzanan zaman diliminde iki kadının yaşamından kesitler sunan ‘İki Devir İki Kadın’ı, yazarı Ülker Banguoğlu Bilgin’den dinledik.

Haberin Devamı

‘İki Devir İki Kadın’ı yazmak uzun süre düşündüğünüz bir şey miydi?
Süreci başlatan 2012 yılında, babamdan kalan evrakları derleyip onun biyografisini yazmam oldu. Onların çok değerli olduğunu düşünüyor ve kaybolmalarını istemiyorduk. Türkiye’nin yakın tarihine ve siyasi hayatına ışık tutan üç büyük kutu evrak vardı. Başta bunları derlemek için başka bir yazar arıyorduk. Ama içimde bunu yapabileceğime dair bir his vardı. Ben yazarsam babamın insan olarak da anlatılmış olacağını düşünüyordum. O kitap daha çok belgesel bir eser oldu. Sonra da annemi de anlatsam mı diye bir fikir geldi...

Kitapta hem kurgulanmış bölümler hem de gerçek olaylar var. Bu bilgiler size nasıl aktarıldı?
Annem, bilhassa hayatının son dönemlerinde eskiye ait çok şey anlattı. Ondan önce de geniş ailede dayımlar falan, ailenin özelliklerini bazı tanıklıklarla aktarırlardı. Ama bu kopuk kopuk anıları bir araya getirirken bir arka plan oluşturmam gerektiğini de hissettim. Araştırma yaptıkça onları ve yaşadıklarını daha iyi anlıyordum. Bir yapbozun parçaları gibi hepsi bir araya gelmeye başladı. Onların anlattıkları anlam kazanmaya başladı.

Haberin Devamı

Yazma sürecinde ailenin kadınlarıyla iletişim kurduğunuzu hissettiniz mi?
Özellikle anneannemi anlatırken onun yaşadıklarıyla bağ kurdum ve onun acılarını hissettim. Tabii annemi daha çok birebir yaşamıştım. Anneannemi yazarken daha çok kurgu girdi ama o kurguladıklarımın gerçekle örtüştüğüne de kâni oldum. Zaman zaman “Mutlaka böyle olmuştur” dedim.

Kitapta feminist bir esinti olduğunu düşünüyorum...
Doğru bir gözlem. Kitabın adının da yansıttığı gibi ana temalardan biri kadının yaşadıkları ve bunun devirlere göre nasıl bir değişiklik gösterdiği. En başta üç neslin evliliğe adım atışları. Anneannem hiç tanımadığı bir adamı ilk defa düğün gecesi görüyor. Annemle babam da tanıştırılmış olmalarına rağmen evlenmeden önce bir süre birbirlerini görme fırsatı bulup yakınlaşıyorlar. Sonra, üçüncü nesilden Suna’nın evlenmesi anlatılıyor. O, babasının karşısına çıkıp evlenmeye karar verdiğini bildiriyor. Burada ciddi bir evrim var. Bir de annemin yıllar sonra zincirlerini kırarak çalışma hayatına katılmış olması bana pek kahramanca geliyor hem de yaşanan toplumsal değişimle ilgili ipucu veriyor. Anneannemin böyle bir şey yapması söz konusu olmazdı!

Haberin Devamı

Bir de romandaki kadınların bütün yaşadıklarına rağmen suskun ve dayanıklı olmaları çarpıcı geliyor. Bu mesajı bilinçli olarak mı verdiniz?
Çok bilinçli verdiğimi zannetmiyorum. Yazdıkça çıktı. Aslında ikisinin de kadın olarak yaşadıkları üzerinde düşünmüştüm. Yazdıkça onları annem ve anneannem gibi değil de güçlüklere göğüs geren iki kadın olarak görüp onlarla özdeşleştim. Bir çeşit kadın dayanışması gelişti aramızda! Belki de feminist bir yaklaşıma bu sayede girdim. m

 

İki Devir İki Kadın
MÜNEVVER İLE PERİZAT’IN ROMANI
Ülker Banguoğlu Bilgin
Remzi Kitabevi, 2017
280 sayfa, 25 TL.

Yazarken anneannemin acılarını hissettim

BAKMADAN GEÇME!