Turgut Uyar’ı tanıdınız mı? Ben tanıdım!

Güncelleme Tarihi:

Turgut Uyar’ı tanıdınız mı Ben tanıdım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2018 14:26

Sosyal medyanın en çok paylaşılan şairlerinden biri Turgut Uyar’dır. ‘Göğe Bakma Durağı’, ‘Geyikli Gece’ ve ‘Denge’ şiirleri her geçen gün daha fazla paylaşılan şairi kaçımız tanıyoruz? Sizi bilmem ama ben geçen gün tanıdım. Ekip Tiyatrosu oyunu ‘Dünyanın En Güzel Arabistanı’ ile...

Haberin Devamı

Toplumumuz İkinci Yeni şiirine özel bir sempati besliyor. Maalesef bu sempati sosyal medya paylaşımlarından öteye geçmiyor. Bu eksiklik edebiyatı meslek olarak edinen veya edinmek isteyenler arasında da görülüyor. Edebiyat Fakültesi’nde okurken İkinci Yeni şiirlerini pop şarkıları gibi nasıl dilimize doladığımızı hatırlıyorum. Zamanı ileriye sarıyorum, öğrencilerime İkinci Yeni’yi bir ders saati içerisinde anlatmak zorunda kaldığım sırat köprüsü kıvamındaki dersim aklıma geliyor. Neden İkinci Yeni’yi yeterince anlamıyor ve anlatamıyoruz?
Sorumun cevabını Ekip Tiyatrosu yapımı ‘Dünyanın En Güzel Arabistanı’ isimli tek kişilik performans verdi. Turgut Uyar’ın aynı adlı şiir kitabından uyarlanan oyunu Mirza Metin’in yönetimi, Cem Uslu’nun metin düzenlemesi ve müthiş performansıyla beni üzerimdeki bu yükten kurtardı. Şiir kısa ve anlaşılması zor bir forma sahiptir. Dili kırar, büker, evirir, çevirir ve anlamı nereye isterse oraya götürür. Yalçın Armağan’ın çarpıcı kitabı ‘İmkânsız Özerklik’te açıklandığı gibi Türk edebiyatında şiire ve şiir diline özerkliğini İkinci Yeni’nin kazandırdığını unutmamak gerekli.

Haberin Devamı

Oysa, Turgut Uyar’ın ilk şiirleri halk edebiyatına yakındır. Zira, harita binbaşısı babasının görevi dolayısıyla Anadolu’nun farklı yerlerini gören, askeri memur yetiştiren okullarda öğretimini tamamlayan, altı çocuğun beşincisi olarak 1927’de dünyaya gelen şair izole bir hayat sürmüştür. Halk edebiyatının ve Anadolu yaşamının etkilerini taşıyan 1949’da yayımlanan ‘Arz-ı Hâl’ ve 1952’de yayımlanan ‘Türkiyem’ adlı şiir kitaplarından sonra farklı bir arayışa yönelmiştir. 1954’te taşradan büyük şehre gelen Turgut Uyar buradaki karmaşık hayata ısınamaz. Neon ışıkları onun gecesini karatmaya başlar, o da ‘geyikli gece’sine sığınır. 1959’da yayımlanan ‘Dünyanın En Güzel Arabistanı’nda yansıttığı bunalım budur. Şair bu kitabıyla İkinci Yeni çizgisine girmiştir ve sanat hayatının da ikinci dönemi başlamıştır. Yeni anlatım teknikleri dener, şiiri düzyazıya yaklaştırır ve orta sınıf aydınının çatışmasını anlatmaya koyulur.

Haberin Devamı

Turgut Uyar’ı tanımak şiirlerini tanımaktan geçer. Oyun, bize bu konuda yardımcı oluyor. Girişte izleyiciyi Akçaburgazlı Yekta karşılıyor, ardından salona geçiliyor ve bir şiir kitabı ete kemiğe bürünüyor. Brecht’in yabancılaştırma tekniğinin kullanılması ve bunun bir oyun olduğunun farklı jestlerle seyirciye hatırlatılması düşünme eylemini 70 dakika boyunca etkin şekilde gerçekleştirmemizi sağlıyor. Aktör, bazen Yekta, bazen Sinan, bazen de başka bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Turgut Uyar’ın kahramanlarını tanıyoruz, şiirin hem içinde hem dışında kalıyor ama şiiri seziyoruz. Cem Uslu müthiş bir performans sergiliyor; anlaşılması zor, oynaması daha zor olan bazı metaforları dahi canlandırmayı başarıyor. Dekorun az ve öz olması gözümüzü yormuyor: Dosyalardan yapılmış binalar ve dosyalardan yapılmış bir Akçaburgaz var, o kadar. Yekta’nın kent ve taşra arasında nasıl sıkıştığını, bocaladığını ve toplum normlarına nasıl baş kaldırdığını görüyoruz. Nitekim, Turgut Uyar’ın şiirleri pasif bir baş kaldırmadır aslında. Yeri geliyor şairin meşhur ütopyası ‘Geyikli Gece’ye kaçıyoruz, yeri geliyor göğe bakıyoruz, yeri geliyor gökyüzünü kaplayan çatıları kırıyoruz. Çünkü Turgut Uyar’ın her şeyin naylondan olduğu kentten kaçmak için bize önerdiği iki yol var: Biri kenti yıkmak, ikincisi ise ütopyaya veya nostaljiye sığınmak...
Metaforuna kadar ete kemiğe bürünmüş Turgut Uyar şiirlerini tanıyoruz, sahne kararıyor, alkışlıyoruz, alkışlıyoruz...
Dünyanın En Güzel Arabistanı’ 26 Nisan Perşembe saat 20.30’da Kumbaracı50’de izlenebilir.

BAKMADAN GEÇME!