"Tango'nun altın çağının sesiyiz"

Güncelleme Tarihi:

Tangonun altın çağının sesiyiz
Oluşturulma Tarihi: Mart 04, 2019 17:27

Tango müziğinin yaşayan en iyi icracılarından kabul edilen ve yaşları 72 ile 84 arasında değişen 8 müzisyenden kurulu Arjantinli orkestra Los Reyes del Tango (Tangonun Kralları), tek konserlik özel bir gösteriyle İstanbul’a geliyor.

Haberin Devamı

7 Mart Perşembe saat 21.00’de Fulya’daki Süleyman Seba Kültür Merkezi’nde sahneye çıkacak efsane orkestraya 2018 Dünya Tango Dans Şampiyonları Dmitry Vasin & Sagdiana Hamzina ile 2010 TDSF Tango Dans Şampiyonu Eşref Tekinalp & Vanessa Gauch’un da aralarında olduğu 6 çift eşlik edecek. Los Reyes del Tango Orkestrası’nın şefi Alberto Gancedo ile konuştuk.

Sizlerden bu müziğin yaşayan son icracıları olarak bahsediyorlar. Bu sizi hüzünlendiriyor mu? Neler hissediyorsunuz?
Hüzünlendirmiyor. Aksine yaşayan son temsilcilerden bir tanesi olmak bizim için büyük bir onur ve hâlâ tangonun altın çağlarının müziklerini çalıyoruz, altın çağının sesiyiz. Demek ki bu müziğin en güzel yıllarını bizler yaşadık, bu yüzden şanslı hissediyoruz.

Tango halen çok popüler bir dans, ancak orkestra kültürü (tango müziği) buna paralel gelişmemiş, yenilenmemiş. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Hızla akan hayat, hisler, yeni ve alaycı dil, her şeyin çabucak tüketilmesi bu müziğin ruhuna uymuyor. Tango bu altın çağ şarkılarıyla bu bugünkü konuma ulaştı. Güncel müziklerle de buluştu elbette ama ana akımından sapmadı. Eğer bambaşka duygular anlatan şarkılar türeseydi belki de tangonun romantizmini, estetiğini yaşamamız mümkün olmayacaktı.

Haberin Devamı

Yaşayan efsane müzisyenlersiniz. Bunca yıl bir arada durabilmenizi neye borçlusunuz?
Mükemmel bir menajere ve harika bir orkestra şefine borçluyuz (gülüşmeler). Bir de izini sürdüğümüz besteci Juan D’Arienzo’nun müziklerine benzer biçimde tutkunuz ve onun müziklerini ancak bu ekiple icra edebileceğimizi düşünüyoruz.

Tango dansa başlamak istiyoruz diyelim, bizi neler bekliyor?
Tango öğrenmek bir meydan okumadır, kolay değildir ama eğer sabırlıysanız ve o “duyguya” sahipseniz tangoda bambaşka, harika bir dünya bulacaksınız. Daha güzeli, yeni insanlarla tanışabilecek olmanız. Tangoya başlamak yeni insanlarla tanışmak için mükemmel bir fırsat ve bu insanlar, dünyanın her yerinden olabilir, bu harika bir şey.

Milongalarda pistlerin bir anda hareketlenmesini sağlayan, çok büyük bir “Usta”nın eserlerini yorumluyorsunuz. Juan D’Arienzo’yu birkaç cümleyle anlatacak olsanız neler söylerdiniz?
Teşekkür etmek isteriz… Harika bir stil yarattığın için teşekkürler. Tango müziğinin sürekli aynı olduğu zamanlarda yeni bir şeyler yaratmak istedin ve bunu başardın. Dünyanın her yerinde birçok kuşak senin müziğinle dans etti, ediyor ve etmeye devam edecek. Bizce bu müziklerin hepsi duygusal ve kalpten geliyor.

Haberin Devamı

Tango genellikle aşk, romantizm, erotizmle anılıyor. Bu kelimelere D’Arienzo “keyif”, “mutluluk”, “neşe”yi de eklemiş diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum?
Haklısınız, sadece bunları değil ritim ağırlıklı müzikleriyle sıradışı bir stil de ekledi. D’Arienzo başladığında, en önemli üstadlar da beste yapmaya başlamıştı. 40’lı yıllar, tangonun altın çağıydı. O zamanlarda tango; aşk, romantizm ve erotizmle birlikte anılmıyordu. Tüm bunlar daha sonra eklendi ve D’Arienzo bundaki etkisi tartışılmaz. O’ndan önceki tangonun basit ve duygulardan yoksun olduğunu düşünüyoruz. D’Arienzo tangoyu çok daha geniş bir kesime sevdirdi, güçlü, ritmik, cüretkar ve sıra dışı bir stil yarattı.

Haberin Devamı

Türkiye’ye daha önce de geldiniz. Bizlerle ilgili bir fikir oluşturmaya zamanınız oldu mu? Arjantin ile benzeyen/ayrışan yönlerimiz için birkaç cümle edebilir misiniz?
Bizim izlenimimize göre Arjantin ve Türk insanı kalben aynı. Tek fark “din”, sadece o kadar.

7 Mart’ta İstanbul’da bizleri neler bekliyor?
Biz en iyisini yapmak istiyoruz. Tango’nun altın çağının müziklerini İstanbul’da çok yakıştırıyoruz. Ayrıca bizi bu inanılmaz şehre, bu harika festivale davet ettiğiniz için size minnettarız. İnsanlarla bizim müziğimizi buluşturacağınız için teşekkürler...

LA CUMPARSİTA’NIN HİKAYESİ
Hepimizin düğün dans müziği olarak bildiği “La Cumparsita” sadece Türkiye’de düğün parçası olarak tanınıyor. Bazı kaynaklar Atatürk’ün Tango ve Vals’e olan sempatisinden dolayı manevi kızı Nebile’nin düğününde bu parçayla ettiğini, bestenin bundan sonra düğünlerde açılış parçası olduğunu belirtiyor. La Cumparsita, tangoda en bilinen bestelerden biri. Milongalarda (tango dans gecelerinde) kapanış müziği olarak çalması ise tüm dünyada uygulanan bir gelenek.

BAKMADAN GEÇME!