Lafın tamamı deliye söylenir!

Güncelleme Tarihi:

Lafın tamamı deliye söylenir
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2017 16:50

Şermin Yaşar, ‘Tarihi Hoşça Kal Lokantası’nda uzatmadan, tadını kaçırmadan okuru içine alan ve etkilendiği yerde hikâyenin devamıyla onu baş başa bırakıp, anlatmak istediği bir sonraki kahramanın sözlerine başlayan öyküler anlatıyor.

Haberin Devamı

Şermin Çarkacı’yı ‘oyuncu anne’ lakabıyla tanıyoruz. Ebeveyn ve çocuklara yönelik kitapları ve çalışmalarıyla bu lakabı kazandı. Bu yıl içinde bir medeni durum değişikliği yapıp eski soyadına döndü ve yeni soyadıyla ilk kitabını yayımladı. Bir öykü kitabı ‘Tarihi Hoşça Kal Lokantası’. Şermin Yaşar’ın büyükler için oynadığı oyunlar var bu kitapta. Çoğu her gün gördüğümüz, bırakın hikâyelerine kulak vermeyi selam bile vermeden yanından geçtiğimiz tanıdık kahramanların oyunu bu kitap. Bakkal Şükrü, ev kadını Aytül Hanım, manav Ercan, yayınevi editörü, kuru temizleyici, Aliş’in dedesi, Musa Çakır... Karakterlerinin hepsinin ortak özelliği iyi insanlar olmaları aslında. Başlarına gelen felaketleri tevekkülle kabullenip onlara verilen hayatı isyan etmeden yaşamaya çalışmaları belki de.

OKUR ‘AN’I YAKALIYOR
Yaşar bu öykülerde hepimizin bir yerlerden kulağına çalınan, ailemizin başına gelmiş, komşu teyzelerden duyduğu ya da bir esnaf ziyaretinde çay içerken anlatılanlara benzer hikâyeleri bir araya getiriyor. Yaşar’ın kahramanları olanca zarafetleriyle tek tek sahneye çıkıp hikâyelerini abartıya kaçmadan, felaketlerini tırmandırmadan, sakin kelimeleriyle anlatıyorlar. Yaşadıklarının onlara neler hissettirdiğine ve bir öykünün can damarı olan ‘an’ geldiğinde hikâyenin nasıl değiştiğine değiniyorlar. Yaşar, tüm öykülerde kahramanlarla birlikte okura ‘an’ı yakalatıyor. Gelmiş geçmiş en büyük ustalardan Tomris Uyar öykü için “Bir insanın hayatındaki bir anı ele alıp onun ışığında o kişinin vereceği kararların, yaşayacağı değişimin ve hayatının alacağı yönün işlenmesi” tanımını yapar. İşte Yaşar da bu tanıma uyarak o anların altını çizmeyi başarıyor.
Kitapta 29 öykü var. Kısa kısa, tam tadında hepsi. Yazarın ‘Gerisi Hikâye’de de yazdığı “Lafın tamamı deliye söylenir” vurgusunda. Uzatmadan, tadını kaçırmadan okuru içine alan ve etkilendiği yerde hikâyenin devamıyla onu baş başa bırakıp bir sonraki anlatmak istediği kahramanın sözlerine başlayan öyküler kurgulamış Yaşar. Bana sorarsanız en sevdiklerim arasında bir çırpıda her şeyini yitirmesine rağmen iyi niyetinden vazgeçmeyen ‘Zarif’i, kendi sıradan anlarını kaçırdıktan sonra başkalarınkinin peşine düşen ‘Sıradan Anlar Fotoğrafçısı’nı, eski zamanların o samimi havasını taşıyan ‘Şılafgut’u ve hüzünlü olmasına rağmen umut taşıyan ‘Onuncu Yıl’ı sayabilirim. Tüm hikâyeler geçmiş zamanların tertemiz insanlarını hatırlatan kahramanların yaşadıklarıyla, acılarıyla bir şekilde baş etmenin yolunu bulmalarını, hayata devam edebilmelerini anlatıyor. Tüm o sessizliklerinin altındaki çığlığı konu alıyor. Yazarın akıcı, sade ve sürükleyici dili de o sessiz çığlıklara daha rahat kulak vermemizi sağlıyor. Kitabı okursanız ışıklarda bekleyen yaşlı kadını, kuru temizleyicinin önünden hüzünle geçen kızı, çay bahçesinde efkârla sigara içen babayı, köhne minicik lokantasında müşteri bekleyen adamı, açlıktan rengi kaçmış komşu ablayı anlayabilir, onların hikâyelerine kulak vermek ya da söylediklerini paylaşmak için biraz zaman ayırabilirsiniz.

TARİHİ HOŞÇA KAL LOKANTASI 

Lafın tamamı deliye söylenir

Şermin Yaşar
Doğan Kitap, 2017
176 sayfa, 17 TL

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!