La Comparsita

Güncelleme Tarihi:

La Comparsita
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2019 13:17

Çok düğüne gittiğimi söyleyemem, ne var ki geçmişte gittiğim düğünlerin açılış parçası hep ‘La Comparsita’ adlı tangoydu. Tangonun tekrarlamakta fayda gördüğüm bir özelliği de, Batı’ya açılan kapının, yaşama biçiminin müziği olmasıydı. Doğuşu varoşlarda olan bir müzik, bizim sınırlarımızdan içeri girdiğinde cumhuriyetin simgelerinden biri olmuştu.

Haberin Devamı

Çok tango dinledim, epeyce tango plağım vardı. Doğum günlerinde de çalardım. O zaman 10’lu pikaplar vardı, 10 taneyi üst üste koyardınız, sırayla çalardı. Şecaattin Tanyerli’den sonra tango söyleyen bir Celâl İnce vardı. Taksim Belediye Gazinosu’nda onu dinlemiştim, sonra Amerika’ya gitti. Ben de birçok tangosever gibi diğer tango sevenlerle dost olmuştum. Harbiye Radyo Evi’nin karşısında bir binanın altındaki çelik büro mağazasında toplanılırdı. Yanlış anımsamıyorsam adı Tango Sevenler Derneği idi. Nedim Erağan’ı radyodan, Mefharet Atalay’ı oradaki toplantılardan tanıdım. 12 Eylül darbesinden sonra pek çok dernek gibi o dernek de kapatıldı.
Arjantin tangolarını da dinlerdim. Geçen pazar günkü yazımda adları anmıştım. Bizde Arjantin tangolarını yaygınlaştıran ad Fehmi Akgün’dü. Babancı tangoları tanıtan, üzerine incelemeler yapan biriydi Akgün. Hukukçuydu, erken yaşta nota, solfej, armoni ve akordeon çalmasını öğrendi. İstanbul Radyosu’nda, Teknik Üniversite Televizyonu’nda programlar yayımladı. İspanyol Kültür Merkezi’nde beş yıllık bir dil eğitimi gördü. Türkiye’de ‘Tango Sevenler’ ve ‘Tango Dostları’ derneklerinin kurucularındandı. 1989 yılında Arjantin’de Gardeliano Tango Derneği’ne, 1991 yılında ise Arjantin Ulusal Tango Akademisi’ne onur üyesi oldu. 1992’de de Ankara Arjantin Büyükelçiliği’nce ‘Fahri Kültür Ataşesi’ seçildi.

Haberin Devamı

Popüler olduğu zamanlarda birçok orkestra, radyo ve salonda tango çalardı. Peki danslar nasıl öğrenilirdi? 1960’lı yıllarda dans öğrenmek isteyenler, Panosyan’a giderlerdi. Tangonun yanı sıra mambo, çaçaça, vals dersleri de vardı. Okul çaylarında yeni tanışmaların başlangıç dansıydı. Seçkin kulüplerde, iyi otellerin salonlarında çay modası vardı. Hilton’un Şadırvan salonunda, Tokatlıyan’da (Sonradan konak oldu) Klöb - x zamanın gözde mekânlarıydı.

Harbiye’de birçok kulüp sıralanmıştı. Hiç kuşkusuz tango Arjantin’in kendine özgü müziği olduğundan, onu icra edenlere de önem veriyorlardı. Ünlü tangocu Gardel’in heykelini yapmışlardı. Astor Piazzola’nın kurduğu orkestranın adı ‘Yeni Tango’ olarak adlandırılmıştı. Piazzola, İKSV’nin Müzik Festivali’ne gelmişti, orada dinlemiştim. Şimdi ne kadar çalınıyor, ne kadar dinleniyor bilemiyorum. Ben zaman zaman Türkçe tangoları dinlemeye
devam ediyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!