Herkesin kör olduğuna emin miyiz?

Güncelleme Tarihi:

Herkesin kör olduğuna emin miyiz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 2017 13:10

Nobel Edebiyat Ödüllü Jose Saramago, ‘Körlük’ romanının devamı olarak kaleme aldığı ‘Görmek’te iktidarların, demokrasinin en önemli göstergesi olan seçimlere katılmayan halk karşısında nasıl panik yaşadığını usta bir kurguyla anlatıyor.

Haberin Devamı

On dört numaralı seçim sandığı başkanı yağmurdan sırılsıklam olduğu için kendi kendine ‘Oy kullanmak için berbat bir hava’ diye söyleniyor. Aslında görevli haklı çünkü bu yağmur, adı bilinmeyen ülkenin adı bilinmeyen başkentinde yapılacak seçimlerde oylamaya kimsenin katılmamasına sebep olacak. Yağmur durduğunda ise tüm halk sözleşmişçesine oy vermeye gidecek ancak sandıklar açıldığında devlet yetkilileri büyük bir şok yaşayacak. Oyların büyük bir kısmı beyaz, yani boş çıkacak.

Herkesin kör olduğuna emin miyiz

1998 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Jose Saramago, ‘Körlük’ romanının devamı olarak kaleme aldığı ‘Görmek’te, iktidarların, demokrasinin en önemli göstergesi olan seçimlere katılmayan halk karşısında nasıl panik yaşadığını usta bir kurguyla anlatıyor.
Halkın verdiği beyaz oylar sessiz bir reddedişi gösteriyor. Bu, iktidarın şimdiye kadar topla tüfekle bastırmaya çalıştığı isyanlardan çok daha rahatsızlık verici bir durum yaratıyor. Halk oy vermek dışında hiçbir katılımı olmadığı demokrasi oyununa dahil olmayarak en büyük direnişi, en sakin biçimiyle sergiliyor. İktidar neden boş oy verildiğini çözmeye çalışsa da nafile...

‘KOKUŞMUŞ, SUÇLU BOŞ OYCULAR!’
Ülkenin içişleri bakanı, ‘kokuşmuş, suçlu, bozguncu’ boş oycuyu pişman ederek yeniden bir seçim yapma planının başarılı olamayacağını anlıyor. Bu kez savunma bakanı katılıyor oyuna ve hükümetin ikinci planı devreye girmeye hazır... Sıkıyönetim! Kente muhbirler salıyor, şehre giriş-çıkış yasağı konuluyor, medya iktidar doğrultusunda haberler yapıyor, asker sokaklara iniyor... Ancak bu da hükümeti çözüme ulaştırmıyor çünkü halk tüm bu gelişmelerden etkilenmiyor, olanca sakinliğince hayatını sürdürüyor, kimsenin anlayamayacağı bir şekilde birlikte hareket ediyor. Beklenenin aksine düzenin yokluğunda düzensizlik baş göstermiyor.
İktidar son çareyi bir günah keçisi seçmekte buluyor. Yaşanan tüm bu ‘hainliğin’ suçlusu ortaya çıkıyor: Körlük salgınında gözlerini kaybetmeyen tek kişi olan bir kadın.
Portekizli yazar Saramago, Türkiye ve diğer üçüncü dünya ülkelerinde yaşayan pek çok kişinin tanıdık bulacağı bir hikâye anlatıyor. Hükümete göre ülkenin bekası için ya suçlular bulunmalı ya da yeni suçlular yaratılmalı...
Romanın pek çok noktasında ‘Körlük’e atıfta bulunan yazar, aslında ülkesinden kesmediği umudunu anlatıyor. Bazı gerçekler tam da “Herkes kör mü?” diye sorduğumuz noktada, bir anda herkes tarafından görülmeye başlıyor.
Portekiz’de siyasi görüşleri yüzünden askeri diktatörlük döneminde sürgün yaşayan Saramago’nun romanında kendi hayatında gördüğü politik figürlerin hepsi var... Hükümet temsilcileri, askerler, polisler, medya, muhbirler, vatan hainleri, kurbanlar...
Gerçek ve kurgunun belli belirsiz gidip geldiği roman, siyasi olayları ve figürleri tek tek deşifre ediyor. Romanda karakterlerin isimle değil sıfatla anıldığı abartılı anlatımların bulunduğu noktalar dikkat çekse de anlatılan hikâye, romanın bir kurgudan ibaret olmadığını ortaya koyuyor. Bu noktada Saramago hem masalsı hem de gerçek bir dünya yaratıyor.
2004 yılında yayımlanan ‘Görmek’, Işık Ergüden çevirisiyle Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yeniden yayımlandı. Bu müthiş siyasi romanı okurken defalarca “Evet tam da böyle bir şey” diye mırıldanacaksınız.

GÖRMEK
Herkesin kör olduğuna emin miyiz

Jose Saramago
Çeviren: Işık Ergüden
Kırmızı Kedi
Yayınları, 2017
324 sayfa, 28 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!