Has edebiyata saygı duruşu

Güncelleme Tarihi:

Has edebiyata saygı duruşu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2017 14:18

Enrique Vila-Matas’ın ‘Montano Hastalığı’, edebiyata ve onun varlığına tutkuyla bağlı kalmanın romanı aslında. Neredeyse bütün büyük 20. yüzyıl yazarlarına atıfta bulunuyor, onlardan alıntılar yapıyor, oradan kendisini inşa ediyor.

Haberin Devamı

Ruh tehdit altında’. ‘Önümüzde büyük bir uçurum açılmış’ ve gelip geçici olana duyulan bağlılık bu tehdidi artırıyor. ‘Kitlelerin hızları, açıları ve güçleri’ has edebiyatın dışında ölçülebilir bir karşı güç olarak kullanılıyor. Barselona doğumlu yazar Enrique Vila-Matas hem bu uçuruma dikkat çekmek hem de edebiyatın ne olduğunu ortaya koymaya adamış kendisini ‘Montano Hastalığı’nda. Seda Ersavcı’nın yetkin çevirisi eşliğinde zeki olduğu kadar oyunbaz, bilgili olduğu kadar eleştirel dilden hiç sapmayan Matas’ın evreniyle buluşuyoruz.
Edebiyata ve onun varlığına tutkuyla bağlı kalmanın romanı aslında ‘Montano Hastalığı’. Fakat bu fikri, tam tersinden, bambaşka bir mantık ve akıl yürütme üzerinden kurguluyor yazar. İlkin bir baba-oğul çatışması üzerinden ilerliyor. Belki de bu vesileyle içten içe edebiyatın özündeki iktidar ve süreklilik kavramını irdeliyor. ‘Yirminci yüzyılın sonlarında, yazmayı bırakan yazarların esrarengiz durumunu konu edinen tehlikeli romanını yeni yayımlamış olan ‘genç Montano’ ile onun eleştirmen babası arasındaki derin, karmaşık ve bir o kadar da çelişkili durumla karşılaşıyoruz. Daha başta izini belli ediyor Matas: “Edebiyat tam da budur belki: Pekâlâ bizim hayatımız da olabilecek başka bir hayat yaratmak, kendimize bir ikiz yaratmak.”
‘Montano Hastalığı’, “Kaderimin alıntıdan geçilmeyen ayaklı bir sözlüğe dönüşmesinden korkuyorum” demesinde anlamını bulan ve ‘her şeyi edebiyat üzerine düşünmeye başlama’ illetine tutulmuş 50 yaşındaki bir eleştirmen-yazarın kendisini kurtarmasına adanmış bir roman. ‘Montano Hastalığı’ ismini koyduğu bir günlük tutmakta ve bu günlüğü roman biçiminde kurgulamaktadır. Dileyen kitabı roman kurgusu yanında günce teorisi diye de okuyabilir elbette. Fakat Matas, “Geleneksel günlüklerde yazarın cesedine rastlanacağı neredeyse kesindir” demektedir. Romanın kahramanı ise, alıntılara ve göndermelere boğulmuş hayatından kurtulmak ve kendisini yeniden icat etmek istemektedir. Bu bağlamda Harold Bloom’a gönderme yapması anlamlıdır. ‘Neye ve kime dönüştüğünü görmek’ için sıradışı yazması bu sebeptendir.
Nantes, Şili, Barcelona, Budapeşte, Lizbon, Paris gibi şehirlerde kendi ruhunu arayan yazar, aslında çok geniş ve kapsamlı bir alıntılar örgüsü de kurar. Shakespeare başta olmak üzere, J. Verne, Flaubert, W. Benjamin, Kafka, Puşkin, J. Cheever, Eliot, E. Pound, Musil, T. Mann, Borges, Pessoa dahil neredeyse bütün 20. yüzyıl yazarlarına atıfta bulunur, onlardan alıntılar yapar, oradan kendisini inşa eder. Enrique Vila-Matas’ın ‘Montano Hastalığı’ (bir edebiyat hastalığı) vasıtasıyla has edebiyata saygı duruşunda bulunur. Günlük yazarken, bütün bu büyük yazarların gündelik hayatımızda ve ruhumuzdaki kurucu vasıfları hatırlatılmış olur. “Güzeldir mücadele etmek ve mesela, edebiyatın bizzat kendisine dönüşmek, edebiyat için mücadele etmek, o can çekişir ve sen aldatılmış bir adamın keyifli hayatını sürerken kendi benliğinde ona hayat vermek. Güzeldir mücadele etmek, boşluğun karşısında durup uçuruma meydan okumak...” Budur.

 

Haberin Devamı

Has edebiyata saygı duruşu

 

Haberin Devamı

MONTANO HASTALIĞI

 

 

Enrique Vila Matas 
Çeviren: Seda Ersavcı
Jaguar Kitap, 2017
330 sayfa, 25 TL.

BAKMADAN GEÇME!