Gökçeada’da iki gece, üç gün

Güncelleme Tarihi:

Gökçeada’da iki gece, üç gün
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2018 09:03

Yazarlar, kendileri göç eden olmasa da göçü, o acıyı dile getirme zorunluluğunu yaşarlar. Sevgili dostum Deniz Kavukçuoğlu da Gökçeada’yı yazdı, bana da önsöz yazma dostluğunu bahşetti...

Haberin Devamı

Sevgili dostum Deniz Kavukçuoğlu, yazın uzun süre kaldığı Gökçeada’ya beni davet etti. Adaları sevmesem de sevdiğim dostlarımın davetine icabet ederim. Kuyruklarda bekleyerek adaya vardım. İskelede beni karşıladılar.
Evlerine gittim, Sevgi Kavukçuoğlu’nun hazırladığı zeytinyağlılarla mücehhez bir sofrada ağırlandım.
Bademli Köyü gerçekten bir köydü. Yaşama biçimi olarak da belli insanların her akşam bir kahvede buluştuğu, sohbet ettiği, eski İstanbul mahallelerini anımsadım. Köyün kahvesinde herkes birbirini tanıyordu, bir aile buluşma yeri gibiydi.
Adadaki birçok yeri gezdim, gramofonların olduğu kahvelerde kahve içtim, kurabiyeler yedim. Birçok Rum ailesi adayı terk etmişti, bir dönem burası yanlış siyasi yönetim yüzünden kötü bir ün yapmıştı. Asayiş bile tam sağlanamamıştı.
Burayı terk eden Rum ailelerinin çoğu kışın Atina’da yaşıyor, çalışıyorlar, yazı da buradaki evlerinde geçiriyorlardı. Deniz’i Gökçeada’ya çeken ise yıllarca Almanya’da samimi arkadaş olarak yaşadığı Yüksel Pazarkaya idi. Eşi İnci Pazarkaya’nın da bu seçimdeki rolünü unutmayalım. Gerek Deniz gerek Yüksel her ikisi de burada bir kitaplık oluşturmuşlardı.
Yemekten sonra adayı dolaştım. Terk edilmiş evlerin hüznü, arkasında yatan insan trajedileri beni çok etkilemişti.
Akşam Denizlerde ada halkı ile buluşup söylediğimiz şarkılar bile benim neşemi geri getirmemişti.
Göç olgusu üzerine uzun uzun konuştuk, göçün yalnız maddi değil asıl manevi yıkımının yüreklerde bıraktığı hüznü konuştuk. Geceleri ıssız otel odasında da ada üzerine düşündüm.
Yazarlar göçü, kendileri göç eden olmasa da o acıyı dile getirme zorunluluğunu yaşarlar.
Sevgili dostum Deniz Kavukçuoğlu da bu adayı yazdı, bana da önsöz yazma dostluğunu bahşetti.
Adalar yeniden ilgi görmeye başladı, yerli ve yabancı birçok kişi adalara geliyor.
Benim dileğim, buralara gökdelen oteller yapılmaması, doğanın bozulmaması.
Bazı şehirlerden örnek alınması gerekiyor. Venedik’te bir çivi bile çakılmıyor.
Sıra, bu yazılarımızın amacını belirtmede...
Benim ‘Önsöz’ünü yazdığım Deniz Kavukçuoğlu’nun ‘Hüzün Adasında Bir Köy/Gökçeada-Bademli (Can Yayınları)’ kitabını okuyun.
Adaları keşfedin ama hakkında bilgi edinerek gidin...

BAKMADAN GEÇME!