Cengiz Aytmatov bugün de okunuyor

Güncelleme Tarihi:

Cengiz Aytmatov bugün de okunuyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 29, 2017 13:58

Hatıralarım arasında Frankfurt Kitap Fuarı’nın o kadar geniş bir yeri var ki, bir fotoğraf karesi yahut yeni yayımlanan kitaplar o anıların ortaya çıkmasına sebep oluyor.

Haberin Devamı

Yakın zamanda Cengiz Aytmatov’un bütün eserlerinin Nora Kitap etiketiyle, yeniden yayımlandığını gördüğümde, Kırgız yazarın bugün de okunan bir isim olduğunu gözlemledim.
Bilhassa 70’lerden başlayıp 90’ların sonuna kadar buralı yazarlar kadar ilgi görür, edebiyatımızın gündeminde yer alırdı Aytmatov.
Türk okuru onun romanlarını, öykülerini çok sevdi. Bizim dünyamıza yakın bir duyarlık taşıması bunda önde gelen sebeplerdendi. Türkiye’de tanınmasını, okunmasını sağlayan şüphesiz ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ filmiydi.
Atıf Yılmaz’ın yönettiği filmin başrollerini Türkân Şoray ile Kadir İnanır üstlenmişti. Senaryosunu Ali Özgentürk’ün yazdığı filmin yapımcısı ise Arif Keskiner’di.
Aytmatov’la, Frankfurt Kitap Fuarı’nda tanışmıştım.
Yıldırım Dağyeli’nin sahibi olduğu, Türkçeden Almancaya çevirttiği kitapların yayımlandığı Dagyeli Verlag’ın standında oturup uzun uzun sohbet etmiştik. Ferit Edgü ve Aras Ören’le birlikteydik.
Daha sonra İstanbul’da onun da katıldığı bir toplantıda konuşmacı olarak da yer aldım.
Gerek Frankfurt’ta gerek İstanbul’da Türk yazarları, Türk edebiyatı üzerine uzun uzun konuşmuştuk, bir Türk yazar kadar bilgisi vardı.
2008’de Almanya’nın Nürnberg şehrinde öldüğünde sanki Türk edebiyatından bir yazar eksilmiş gibi hissetmiştik...
Bugün de sevdiğim kitaplarını salık verebilirim:
‘Ebedî Gelin’, ‘Cemile’, ‘Toprak Ana’, ‘Beyaz Gemi’, ‘Elveda Gülsarı’.
Hatıralarım arasında Frankfurt Kitap Fuarı’nın o kadar geniş bir yeri var ki, uzun süre bu seyahatlerden söz edebilirim aslında. Sağlığıma etkisi bile olmuştu. Bir keresinde; fuar vesilesiyle art arda Frankfurt - Fransa - İngiltere - Berlin - Frankfurt seferi yaptıktan sonra, uzun süre kulaklarım duymadı.
Fuar gezilerim kitap dünyasını yakından takip etmek için olduğu kadar, ‘özel görev’lerle gittiğim bir adres niteliğine sahipti.
Örneğin fuar gezilerimden dönüşte iki önemli şeyi unutmazdım; ikisi de Nadir Nadi’ye aitti.
Biri tıraş köpüğü, diğeri ise grip aşısıydı.
Grip aşısını, Paris’ten Pasteur Enstitüsü’nden alır, bozulmaması için de özel bir buz torbası içinde taşırdım.
Bir keresinde yurtdışından getirmem için bana ‘karınlı mandolin’ ısmarlamıştı. Türkiye’deki mandolinlerin düz karınlı olması sebebiyle bu yola başvurmuştuk. Onu da Frankfurt’taki Schmidt mağazasından alıp getirmiştim.
Bu yazıların ana işlevini anımsatmalıyım: Gerek Cengiz Aytmatov’un eserlerini gerekse Nadir Nadi’nin kitaplarını yeniden okuma gündeminize koyabilirsiniz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!