Kitabı Akad kendi yazmış

LÜTFİ Ö. AKAD’ın ardından çıkan yazımda (Lütfi Akad’ın Dünyaya Merakla Bakan Gözleri, Hürriyet, 23 Kasım 2011) kitabın editörlerinin adını koymuştum.

O adlar arasında İbrahim Türk de vardı.

Türk, gönderdiği e-posta’da kitabı Akad’ın yazdığını açıkladı:

“Sayın Doğan Hızlan,

Türk Sineması’nın en önemli yönetmenlerinden Lütfi Akad’ın vefatı üzerine yazmış olduğunuz yazıyı büyük bir ilgiyle okudum (‘Lütfi Akad’ın Dünyaya Merakla Bakan Gözleri’, Hürriyet, 23 Kasım 2011). Yazınızda, Akad’ın yazmış oldugu anı kitabı Işıkla Karanlık Arasında’dan bahsettiğiniz bölümlerde, benim adımı da belirtme inceliğini göstermişsiniz, teşekkür ederim. Hem Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Bölümü’nde öğrencisi olduğum dönemlerde hem de kaleme almış olduğu anı kitabının yayına hazırlanma sürecinde kendisiyle kurmuş olduğum yakınlık benim için halen önemini taşıyor. (...)

Yazınızda adımı anıp benden ‘yayına hazırlayan’ şeklinde doğru olarak bahsetmiş olsanız bile, doğrudan Lütfi Bey’in adını yazar olarak anmamanız, kitabı benim yazmış olduğum şeklinde bir anlaşılmaya neden olmuş durumda. Başta yakın aile bireyleri olmak üzere Akad’ı tanıyanları son derece üzen bir durum bu. Çok net olarak yinelemeliyim ki, Lütfi Bey’in iki yıl boyunca geceli gündüzlü çalışıp, büyük bir emekle ortaya koyduğu bu eserin her satırı tamamen ve sadece kendisinin kaleminden çıkmadır. Akad bu kitapla, yalnızca kamerayı değil kalemi de ustaca kullandığını göstermiştir. Benim yaptığım çalışma, onun yazdıklarını gözden geçirip notlar almak, belirli aralıklarla bir araya gelip onlar üzerine konuşmak, metni redakte etmek, filmografi kısmını hazırlamak, fotoğrafları bulmak ve yayınevleriyle ilişki kurmaktan ibarettir. (...)
Saygılarımla.”

* * *

OSMAN ŞAHİN için yazdığım yazımda da (Osman Şahin Bu Akşam Ustalara Saygı’da, Hürriyet, 05 Aralık 2011) onun bir kitabını, yazarın biyografisinden aldığım bilgiyle, Yavuz Turgul’un çektiğini belirtmiştim.

Turgul, böyle bir film çekmediğini açıkladı:

“Sayın Hızlan,
Bugünkü yazınızda adı geçen Osman Şahin’in hiçbir eserini filme çekmedim. Kendisinin vehmettiği bu durumla ilgili olarak, mahkeme kararlarını avukatlarım size iletecektir.

İlgilenmeniz dileğiyle... Saygılarımla,

Yavuz Turgul.”

* * *

AVM’ler üzerine yazımla ilgili düşüncelerini yurtdışındaki bir okurum bana iletti.

Dışarıdan bir yorum, bir gözlem olarak bana ilgi çekici geldi:

“Sayın Doğan Hızlan,
13 Aralık tarihli yazınızda, kaybolmakta olan eski hanlar ve benzeri ticari yapılardan pek haklı olarak söz etmişsiniz.
Birkaç sene önce Edirne’ye yaptığım bir ziyarette kaldırıma eğilen çatıları, dükkân dükkân sokakları saran çarşısının artık yok olduğu, yerine ne olduğunu kestiremediğimiz apartman, dükkân karışımı geçmişten hiçbir öğretiyi içermeyen yapıları görmüş, bir mimar olarak üzülmüştüm.
Sorun, sorumsuzca ve günün koşullarına uyarlanmadan (tesisat yenilenmesi, yangın kontrol sistemleri, vs.) yanmaya bırakılan, ama sonradan tümüyle yapılan Ali Paşa Çarşısı veya İstanbul örneğiyle Kapalıçarşı’dan (1954 yangını) çok, abidevi niteliği olmaksızın bir düşünce ve karakteri temsil eden, büyük yapıları saran bölgeleri de korumak gerek.

Büyük anıtsal yapılar her zaman göz önünde olmakla, korunuyor olmalarına karşılık onları saran doku ile daha anlamlı ve bir tür büyük yapılar aileleri ile çok daha anlamlı olacaktır.
Dr. Eren Erdener, ABD”
Yazarın Tüm Yazıları