Kışın ortasında kiraz demek

Kış yüzünü göstermeye başladı ama henüz “kararmadı” İstanbul’da. Kasımı da kara kışsız atlattık. Gerçi bu öyle sevinilecek bir şey değil.

Çünkü iklim değişikliğinin bir göstergesi olarak mevsimleri gerektiği gibi yaşayamıyoruz artık.
Kış başlarken yazılacak onca konu varken aklıma kiraz geldi. Daha doğrusu her sayısını zevkle okuduğum Gastro dergisi verdi bana bu fikri. Geçmiş sayılardan birini, derginin Giresun mutfağını enine boyuna ele aldığı sayıyı okurken kirazla ilgili bir yazı çıktı karşıma. Dr. Ahmet Uhri tarafımdan kaleme alınmış yazı. Kirazın etimolojik olarak incelemesine de anavatanına da değinmiş araştırmacı.
Hani Giresunlular’ın pek sevdiği bir söz vardır. Memleketlerini tanımlarken “Kirazın anavatanı, fındığın başkenti” deyiverirler. Aslına bakarsanız, doğru bir yargıyı barındırıyor bu söz. Çünkü kirazın başkenti gerçekten de Giresun. Bazı araştırmacılar “Kuzey Anadolu” diyerek daha yuvarlak bir tanım yapsalar bile, kirazın anavatanının Giresun olduğuyla ilgili pek tartışma yok gibi.
Gülgillerden olan kirazın adının Giresun’un eski adı olan Kerasus’dan geldiği ve dünyanın en ücra topraklarına gidişinin de Giresun’dan başladığı bilinen bir gerçek. Peki ilk olarak ne zaman çıkmış kiraz Giresun dışına?
Bir teoriye göre meşhur Romalı general Lucallus, ki kendisini bu köşede daha önce de okumuşsunuzdur, Karadeniz’e yaptığı seferlerden birinde tadıp çok beğendiği kirazı topraklarına götürmüş. Tarih M.Ö. birinci yüzyıl. ışte bundan sonra kiraz hızla diğer medeniyetlere yayılmaya ve yayıldıkça da çeşitlenmeye başlamış.
Kış mevsiminde yazdığımız bu yazıya inat, kirazın yazın simgelerinden biri olduğunu söylememize gerek yok sanırım. Ama bazen, özellikle de benim gibi yaz delisi olunca, yaz meyvelerinden bahsetmek iyi geliyor insana.

KAKAOLU OSKAR PASTASI

6 KİŞİLİK
HAZIRLAMA SÜRESİ 25 DAKİKA
PİŞME SÜRESİ 29 DAKİKA

MALZEME LİSTESİ
* 2 paket pötibör bisküvi (yaklaşık 40 adet)
* 4 su bardağı süt
* 2 tepeleme yemek kaşığı un
* 1 yemek kaşığı neskafe
* 4 tepeleme yemek kaşığı kakao
* 6 yemek kaşığı tozşeker
* 2 paket vanilya
* 50 gr bitkisel margarin
* 1 adet muz

YAPILIŞI
Bisküvileri elinizle çok küçük parçalar haline getirin. 4 su bardağı sütü küçük bir tencereye koyup üzerine un ve kakaoyu ekledikten sonra tel çırpıcı ye da tahta kaşıkla karıştırarak ezin.
Neskafe, tozşeker ve vanilyayı ilave edip orta ısılı ateşte, tel çırpıcı ye da tahta kaşıkla karıştırarak koyulaşıp muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirin.
Kaynamaya başlar başlamaz ocaktan alın. Ilık hale gelinceye kadar mikserle karıştırdıktan sonra parçaladığınız bisküvileri katıp karıştırın.
Yuvarlak, orta boy cam ya da porselen kabı buzdolabı poşeti ye da streç filmle kaplayın. Bisküvili karışımı kaba aktarıp üzerini kaşık yardımıyla düzeltin. Buzdolabının derin dondurucusunda bir gece kadar bekletin.
Ertesi gün, buzdolabından çıkardığınız kabı geniş bir servis tabağına ters çevirin. Üzerini muzla ya da taze mevsim meyveleriyle süsleyin.
Pastayı servise sunmadan önce bekletecekseniz, meyvelerin kararma riski vardır. Kararmayı engellemek için ufak paketlerde satılan tart jölesini üzerindeki tarife uygun şekilde hazırlayıp meyvelerin üzerine aktarın. Pastayı süslemek için çekilmiş fındık ya da ceviz içi de kullanabilirsiniz. Pastayı keskin bir bıçakla dilimleyerek servise sunun.
Yazarın Tüm Yazıları