Kısa haberler

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Sevgili okurlarım.

Bugünden itibaren yazarlığı bırakıyorum.

Her insanın mutlaka kabiliyeti bulunduğu işi yapması gerektiğini savunagelmişimdir.

Artık teoriyi pratiğe geçirmemin zamanı geldi.

Ben de yazarlıktaki lüzumsuz ısrarımı bırakıyorum.

Yarından itibaren Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu bünyesinde verilen 14 haftalık İskender Kebap dersinde ordinaryus profesör olarak çalışmaya başlayacağım.

Umarım beni anlayışla karşılarsınız.

Teşekkürler.

***

Hürriyet pazar eki, Viagra adlı iktidarsızlık tedavisinde kullanılan ilacı kullanıp da anılarını yazacak beş cesur Türk arıyormuş.

Onlara daha iyi bir teklifim var.

Yeni icat edilen ve anti-Viagra olarak adlandırılan ilacın da Türkiye'ye getirtilmesini beklesinler.

Bu ilaç geçici iktidarsızlık yapıyormuş.

Sonra ben belki bir yazı yazmaya gönüllü olabilirim.

Ancak yazının konusunun ‘kimlik bunalımı’ olması şartıyla bu işe talibim.

Viagra ve anti-Viagra ilacını aynı anda içeceğim.

Bu ikisinin aynı anda bir insanda yapacağı etkinin gelmiş geçmiş bütün kimlik bunalımlarının anası olacağını adım gibi biliyorum.

Bu tür bir yazının pazar ekinin ruhuna uygun olacağını umut ediyorum.

Sevgiler.

***

Bana sık sık soruyorlar, Viagra'nın yan etkileri nelerdir diye.

Yazılanlara göre başağrısı, mavi ile yeşili karıştırma ve bazı durumlarda da ölüm gibi yan etkileri var.

Ancak bence Viagra'nın asıl yan etkisini kimse göremiyor.

Düşünebiliyor musunuz, bundan böyle Hadi Uluengin 95 yaşına geldiğinde de çocuk yapma imkânına sahip olabilecek.

Ve bu hem bir yan etki, hem de başlı başına bir felaket değilse o zaman da sizlerin yan etki kavramından neyi anladığınızı ciddi olarak tartışmaya açmamız gerekiyor.

***

Bizim memlekette katiyen istikrar yok.

Biliyorsunuz bir ara Abdullah Öcalan ile röportaj yapılması pek modaydı.

O dönemde onunla röportaj yapanlar bugün ya büyük köşe yazarı oldular, ya da önemli yönetim görevlerine geldiler.

Ama o da ne, şimdi bakıyoruz gazeteci Ragıp Duran, Apo ile röportaj yaptı diye 10 ay hapse girecek.

Devlette istikrar önemlidir. Bu nedenle şu iki şıktan birini öneriyorum:

1- Ragıp hapse atılacağı yere ya başyazar, ya da genel yayın yönetmeni olmalı.

2- Bu yapılamıyorsa o zaman eskiden Apo'yla röportaj yapan bütün gazeteciler de acilen hapse tıkılmalı.

Ha, bu ikisi de şimdilik yapılamıyor diyorsanız.

O zaman da ben diyorum ki Ragıp Duran da hapse atılmamalı.

***

Yılanın başı çok fazla gecikmeden ezilmeli, ben buna inanıyorum.

Erdal Güven benim ayağımı kaydırmaya çalışıyor, burası kesin.

Adama Japonya'ya gittinden beri bir şeyler oldu. Durmadan kitap çıkartıyor. Hem de mizah kitapları bunlar.

Benim yerime oynadığı kesin.

Baksanıza ‘‘Japonuma Laf Söyletmem Arkadaş’’ adlı kitabın arka kapağında ‘‘Kendi kitabım diye söylemiyorum, son derece terbiyeli kitaptır. Strese iyi geldiği yolunda söylentiler var. Hatta bazı okuyucular başağrısına bile iyi geldiğini söylüyor’’ diye yazmış.

İşi sağlama bağlamak istedim.

Koltuğu öyle kolay kolay kaptırmam.

Yumuşak göründüğüme bakmayın, Babıali numaralarını gerekirse sapına kadar ben de uygularım.

Hemencecik bir kitap da ben çıkartıverdim.

Kitabın adı ‘‘Binaenaleyh, İyiyiz, İyi (Demokrasi Yazıları)’’. Parantez Yayınları'ndan çıktı.

Tarihsel açıdan anlamlı olduğu için arka kapağında yazılı olanları aynen aktarmam gerekiyor:

‘‘Kitabın adına bakıp, bunun fevkalede ciddi siyasi yazılardan oluştuğunu sanabilirsiniz.

Haklısınız da, bu kez siyasi konuların ağırlıkta olduğu bir derleme bu.

Ama katiyen ciddi değil.

Bana sorarsanız bu memleketin başına ne gelmişse son derece ciddi gözüken insanlardan gelmiştir.

Ciddi politikacılar.

Ciddi gazeteciler...

Sokaklar ciddiyetten yürünmeyecek hale geldi.

Ve hatta ciddi insanların sayısı hızla artarken, memleketin sorunları da aynı hızla artıyor.

Ciddiyet enflasyonu ile sorunlar arasında kesin bir bağlantı da var ve bunu inceleyen kitabı da bir gün mutlaka yazmayı planlıyorum.

Anlayacağınız bu kitap her vatandaşın başucunda durması gereken bir kitap, çünkü memleket sorunlarına gerçek çözümün gayri ciddi platformda olduğunu savunuyor.

Tavsiye ederim.’’

İşte bu kadar.

Bu arada yeri gelmişken şunu da söylemeliyim ki, Erdal Güven'in tipi, oralarda yaşaya yaşaya aynen tipik bir orta sınıf Japona da dönüşmeye başladı.

Bence bu da öncelikle bilimsel açıdan incelenmesi gereken bir fenomen.

Ve hatta bu konuyu inceleyen bir yazı bence Pazar eki için çok daha ilginç olabilir.













Yazarın Tüm Yazıları