Güncelleme Tarihi:
Öztürk, yarıyıl tatilinde karnelerini alacak öğrencilerin ailelerine uyarılarda bulundu.   Â
Anne ve babaların çocuklarının akademik olarak başarılı olmasını istediğini, ancak her zaman bu duygunun karşılığının alınamadığını belirten Öztürk, çocuğun bazen akademik olarak başarı gösteremeyeceğini, anne ve babasının beklediği seviye olamayacağını, bazen de yeterli performans sergileyemeyeceğini, bunların göstergesinin de karneye gelen notlar olduğunu söyledi.
Öztürk, ebeveynlerin yıl içinde çocuÄŸuna sürekli, "Çalış, baÅŸarılı ol" dediÄŸini, gerekirse öğretmen desteÄŸi saÄŸladığını, ancak karneyi gördüklerinde ÅŸok yaÅŸayabileceklerini vurgulayarak, bu durumda çocuÄŸun akademik olarak baÅŸarısızlığının arkasında neler yattığının belirlenmesi gerektiÄŸini anlattı.   Â
İlk ve ortaokul düzeyindeki çocuklarda beklenen akademik performans gösterilemediğinde ebeveynlerin aklına öncelikle "Acaba biz fazla performans mı bekliyoruz" sorusunun gelmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, "Çocuğumuzun var olan kapasitesinden, zihinsel yeteneğinden daha fazla bir şey mi bekliyoruz? Bunu incelemek gerekiyor. Çocuğun akademik anlamdaki zorlanmasını bazen anne-babalar, eğitimciler anlamayabilir. Çocuğun kapasitesini bilmek gerekir. Bunun için profesyonel yardım alınabilir" dedi.
ÇocuÄŸun akademik kapasitesi yeterli olması, ilgi alanlarında baÅŸarı göstermesi durumunda da dersleri arasında problemler olabileceÄŸini, sözel derslerinde baÅŸarılı olurken matematikte kırık not yaÅŸanabileceÄŸini belirten Öztürk, akademik baÅŸarısızlığa ruh saÄŸlığı anlamında bakıldığında iki temel problem görüldüğünü söyledi.   Â
Öztürk, dikkat, öğrenme ve zihinsel problemin akademik baÅŸarısızlığa neden olabileceÄŸini, bu tür problemleri görülmeyen çocuklarda da akademik motivasyonun çok düşük görülebildiÄŸini belirterek, şöyle devam etti:  Â
"Bu durumda aile çocuÄŸun farklı ilgi alanlarına bakmalı. Spora yeteneÄŸi olan, sanatsal faaliyette üstün beceri gösteren bir çocuk akademik alanı boÅŸlayabiliyor. Ailelerin çocuÄŸun yeteneklerine göre bir akademik planlama yapmaları gerekir. Her çocuk her ÅŸeyi çok mükemmel öğrenebilecek diye bir ÅŸart yok. Ailenin motivasyonu da önemli. Bazı aileler çocuÄŸun takibini yapmıyor. 'Okula gitmiÅŸ mi, ödevi var mı, ne öğrendi, hangi alanlarda zorlukları var, bunları nasıl giderebiliriz' konularında ailenin motivasyonu yok. Bu da çocuÄŸun akademik performansında sıkıntı yaratabilir. Mesele karne geldiÄŸi gün karneye bakmak deÄŸildir. Ben sana her türlü imkanı verdim, okula gidiyorsun, masraflarını karşılıyorum ama sonuç yok."   Â
Öztürk, ruhsal problemlerin, evdeki, anne ve baba arasındaki gerginliklerin çocuğun moral ve motivasyonunu bozduğunu, duygusal olarak sorun yaşayan çocukların da akademik olarak ilgisiz gibi göründüklerini söyledi.
Kötü karnede ne yapmalı?
Prof. Dr. Mücahit Öztürk, karnesi kötü geldiÄŸinde anne ve babaların sonuç odaklı düşündüğünü belirterek, ailenin bunun nedenleri üzerinde durmasının önemli olduÄŸunun altını çizdi.   Â
Çocuğun ders çalışmamasının nedeni olduğunu ifade eden Öztürk, "Çalışmayı engelleyen faktörlerin mutlaka araştırılması ve ailelerin pes etmemesi gerekiyor. Yani 'Bu adam okumayacak' lafı doğru bir laf değildir. 'Senden adam olmaz, sen zaten yapamazsın. Bu kadar masraf boşa gitti. Boşuna şunları yapıyoruz' demek bir çözüm üretmez. Ebeveyn olarak yaptığımız en büyük hatalardan birisi negatif olarak çocuğu yükleyip motive etmeye çalışmak. Bu hiç olacak bir şey değil. Sürekli eleştirilen birisi motive olmaz. Çocuğun sadece bir iki dersi değil bütün dersleri değerlendirmeli. Mesela 3 zayıfı geldi. Ders çalışmadığını da biliyoruz. Burada önemli olan çocukla karşı karşıya geldiğimizde iyi olan 9 dersten başlamamız. 'Matematik dersinin zayıf olmasının nedeni ne, anlamıyor musun, daha fazla çalışılması gerekiyor, öğretmen iyi anlatamadı mı, dinleyemedi mi?' gibi konulardan söz ederek çözüm üretilmesi gerekir" dedi.
Öztürk, her çocuğun okuyabileceği bir alan olduğunu, çocuğun kabiliyetine, yeteneği ve ilgi alanına göre yönlendirilebileceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Karne nedeniyle çocuÄŸa bağırıp çağırmak, kızmak, öfkelenmek, ceza ve maalesef ÅŸiddet uygulamak hiçbir anlam ifade etmez. Burada gerekli olan çözüm üretmektir. Bu da çocukla sakin bir ÅŸekilde konuÅŸmakla olur. 'Ne oldu, nerede problem vardı, niye çalışamadı, anlamadı mı, bazı dersler çok mu zor geldi, anladığı halde ders çalışmadı mı, ders çalışmamasının nedeni ne, kafasına taktığı bir ÅŸey mi var?'. Öncelikle bunları anlamaya çalışmak, gerekiyorsa da profesyonel destek alıp, çocuÄŸun akademik geleceÄŸini tekrar yönetmek gerekiyor. Her çocuÄŸun akademik performansı ve baÅŸarısı bir olmak zorunda deÄŸildir. Her çocuk her dersten çok iyi olmak zorunda deÄŸildir. Ailenin mutlaka bir çıkış yolu üretmesi gerekiyor. Bu da siyah beyaz gibi olaya bakmak deÄŸildir. Mutlaka gri tonlar vardır. Bu çocuÄŸun iyi tarafları ön plana çıkartılıp, bunlar üzerinde çalışmak, geleceÄŸe bu açıdan hazırlamak ve en önemlisi çocuÄŸun moralini bozmamak gerekir."   Â
Dikkat ve ilgi dağınıklığı baÅŸarıyı etkiliyor   Â
Prof. Dr. Mücahit Öztürk, sınırsız özgürlük verildiÄŸinde ise çocuÄŸun okuldan gelince bilgisayar, televizyon, cep telefonuyla zamanını geçirdiÄŸini belirterek, ekran ve ekran içeriklerinin çocuklarının dikkatini ve ilgisini dağıttığını söyledi.   Â
Öztürk, anne babaların karnedeki notlar üzerinde yaptığı yorumlara dikkat etmesi gerektiÄŸini belirterek, "Bazı çocuklar çok hassas, duygusal ve alıngandırlar. Bunlar daha kaygılı ve endiÅŸeli çocuklardır. Bunlara verilen mesajlar çok içselleÅŸtirilir, çocuÄŸu çok kısa süre içerisinde ciddi bir piÅŸmanlık duygusuyla kendine zarar verici davranışlar gibi farklı ÅŸeyler yapmaya sevk edebilir. Ailelerin dikkatli olması gerekir" dedi.   Â
Ödev konusu   Â
Öztürk, yarı yıl tatilinde verilen ödevlere deÄŸinerek, çocukların 15 gün boyunca kafasını kaldırmadan ödev yapmak zorunda kalmasının doÄŸru olmadığını söyledi.   Â
Burada denge problemi olduÄŸunu belirten Öztürk, "Karnesi ne durumda olursa olsun çocuk tatil yapacak. Bu arada günde bir saat test çözmüş, kitap okumuÅŸ, önemli deÄŸil. ÇocuÄŸu ödeve boÄŸmak yapılacak en büyük haksızlıklardan biri. Çocukların keyif alacağı etkinlikleri yapmak, özellikle anne ve babayla vakit geçirmesini saÄŸlamak gerekir" diye konuÅŸtu.   Â
Â