‘Kına yakın!’ Edep yahu!

Olimpiyatların yapıldığı her ülkede istemeyenler, muhalefet edenler oldu, olacak.

Haberin Devamı

Ama olimpiyatları alamadıktan sonra bu ülkelerin yöneticilerinin çıkıp da “İstemeyenler kına yaksın” dediği olmamıştır.
Bizde oldu.
Bir bakan oturdu, sosyal medyaya “Kına stokları tükenmiştir” yazdı.
Olimpiyatları Tokyo’ya kaptıran Madrid yönetimi benzer bir çıkış yapmış mıdır?
Sanmam.

*

Ben mesela olimpiyatların İstanbul’da olmasına taraftar değildim.
Bu kentin ve sakinlerinin yaşadığı inşaat buhranına tek bir dozerin bile eklenmesinin kenti buhrandan büyük buhrana taşıyacağını düşünüyordum.
Eski Birleşmiş Milletler Konut Hakkı Raportörü Miloon Kothari’nin tespitleri beni Olimpiyat fikrinden soğutmuştu. Demişti ki Kothari:
“Dünyada Olimpiyatlar ve Dünya Kupası gibi büyük spor organizasyonlarının yapıldığı kentlerin hep negatif etkilendiğini düşünüyoruz. Bütün örnekleri inceledik, olumlu katkısının olduğu tek bir yer yok.”
Kothari somut verilerden yola çıkarak, içinde AVM’lerin, lüks konutların olduğu, ancak yoksulları görmek istemedikleri modern kentler yaratmak isteyen otoritelerin olimpiyatları bu yolda fırsat olarak gördüğünü anlatıyordu.

*

Bunun yanı sıra, olimpiyatlar nedenli dev ulusal borcun ödenmesi için kemer sıkma politikaları uygulanıyor ve hiçbir zaman evdeki hesap çarşıya uymuyordu.
Tasarlanan bütçe gerçekte 4-5 katına çıkıyordu.

*

Halihazırda kalan son ormanlarını kaybetmekte olan İstanbul’da yeni çevre talanları yaşanacak, mahalleler yok edilecekti.
Bir de tecrübeyle sabitti. Olimpiyatların düzenlendiği kentlerde büyük yaşam alanları dümdüz edilerek yapılan bir dolu tesis, sonrasında atıl hale geliyor, çürümeye terk ediliyordu.

*

Bu düşünceler kafamın içinde dolanırken...
Kendimi olimpiyat romantizmine kaptıramadım.
Gerçekçi gelmedi, doğru gelmedi.
Ülkede artık tartışma dostu bir ortam uzak bir hayal olduğundan...
Sustum.
Milletin heyecanına köstek olmayayım, dedim.
Etrafta tam da aynı nedenle susanlar olduğunu biliyordum, görüyordum.
Ben ve benim gibiler kaygılarından olimpiyatları istemezken...
İstemediğimiz anlaşıldığında “vatan haini” ilan edileceğimizi de biliyordum.
Çünkü birileri çoktandır kendilerini bu ülkenin sahibi bellediler...
Ve kendileriyle hemfikir olmayan her bireyi iç mihrak olarak damgaladılar.
Kaybedilene kadar seviyeyi koruyan söylemler de...
Kaybettiğimiz anda “Kına yakın!” düzeyine indi.
O deyişin aslında üç sözcükten oluştuğunu da biliyoruz ve siyasi terbiyenin yerlerde süründüğüne tanık oluyoruz.
Şaşırmıyorum artık, üzülüyorum.

*

Olimpiyatlar bir gün İstanbul’da olsun isterim.
Ama o gün bugün değil.
Tek dileğim, olimpiyat vaatlerini her halükârda gerçekleştirmeleri.
Olimpiyatlar için ek vergi ödeyecektik nasılsa, daha yaşanır bir kent için yine öderiz.
Olimpiyatlar için söz verildiği gibi şehrin iki yakasındaki trafiği 15 dakikaya indirelim. Ulaşımı çözelim.
İstanbul’u engelli dostu bir kent haline getirelim.
Komşularla ipleri germek yerine, uzlaşmacı, barışçıl bir ülke olalım, milleti tedirgin etmeyelim.
Bunları önce kendimiz için yapalım...
Olimpiyatlar arkasından tıpış tıpış gelir.

Yazarın Tüm Yazıları