GÜNLÜK yaşamın hayhuyu içinde belki fark etmiyoruz. Belki de yeterince önemli bulmuyoruz.Ama bana göre sorun önemli. Hem de çok önemli; çünkü artık iş kimlik erimesine varacak kadar büyüdü ve yaygınlaştı.Yaşadığınız kentlerin sokaklarında gezerken, televizyon izlerken dikkat ederseniz artık Türkçe dükkán ve firma isimleri giderek yok oluyor. Ne tarafa bakarsak bakalım hep yabancı isimlerle karşılaşıyoruz.İsterseniz sorunu irdelemeye, Hasan Pulur'un da köşesinde değindiği gibi önce başbakanlığa ait Ata uçağının üzerindeki yazıdan başlayalım.Ne yazıyor başbakanımızı taşıyan uçağın üzerinde?‘‘Republic of Turkey.’’Neden ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’’ değil. Bunun anlaşılabilir bir yanı var mı?Gelelim her zaman gurur duyduğumuz ulusal havayolumuza...Türk Hava Yolları uçaklarının üzerinde ne yazıyor?‘‘Turkish.’’Neden ‘‘Türkiye’’ ya da ‘‘Türk’’ değil?* * *Açın gazetelerin turizm ilanları sayfalarını. Yüzlerce otel isminden kaçı Türkçe?İnanın üçü beşi geçmez. Burada uluslararası zincirleri tabii ki bunun dışında tutuyorum. Ben özbeöz Türk kuruluşlarından söz ediyorum. Hepsi de yabancı isim koyuyorlar otellerine ya da tatil köylerine.Hatta otellerin, tatil köylerinin içindeki bölümlerin adları bile yabancı dilde. Eğlence yerleri, dükkán, mağaza isimlerinde de aynı özenti geçerli.Herkes Türkçe isimden şiddetle kaçıyor.Hatta bazıları, yabancı sözcük uyduramayanlar Türkçe isim koyuyorlar, ama bunu İngilizce yazıyorlar.Örnek mi, hemen aklıma gelenleri sayayım: be Chic, Mydonose, The Marmara...Hatta bizim kebapçılar bile bu modanın etkisinde: Milady's Ocakbaşı...Nedenini merak edip bunlardan birine sorarsanız aldığınız yanıt üzücü, üzücü olduğu kadar da düşündürücü:- Ne yapalım, Türkçe isim koyunca kimse gelmiyor. Yabancı isim koyunca ilgi daha fazla oluyor.* * *İki üç yıl önce Paris'te yaşadığım bir olay aklıma gelip takılıyor.Kentin göbeğinde küçük bir otelde kalıyordum. Otelin altında çok güzel ve yemekleriyle ünlü bir lokanta vardı. Pahalı olmadığı için bazı günler orada
yemek yiyordum. Otelde kaldığım için bize ilk boÅŸalan masayı veriyorlardı.Bir gün bir Ä°talyan grup lokantadan içeri girdi ve garsondan masa istedi.Ama Ä°talyanlar Fransızca, garson da Ä°talyanca bilmediÄŸi için bir türlü anlaÅŸamadılar. Ä°talyanlar beklemeye baÅŸladı. O sırada bir masa boÅŸaldı. Ä°talyanlar oturmak istediler ama garson engelledi ve baÅŸkalarını oturttu. Bunun üzerine Ä°talyanlar tepki gösterdi ve sert bir tonla garsona kendilerini anlamadığı için çıkıştılar.Bu tepkiye sinirlenen garson, turist murist dinlemedi ve Fransızca aynen şöyle söyledi:‘‘Ben Fransızım. Dilim Fransızca. Sizin dilinizi bilmiyorum. Bilmek zorunda da deÄŸilim. Bekleyeceksiniz. Sıranız gelince oturursunuz.’’İtalyanlar çaresiz susup beklediler. Bu olay da gösteriyor ki, kiÅŸilikli toplumlar dillerinden ödün vermiyorlar.Kimliklerinin en önemli öğesi olarak gördükleri dillerinin üzerine titriyorlar.Bizim gibi dillerini küçümseyip yabancı sözcüklere sığınmıyorlar.Â
button