Kimin için demokrasi

GAZETECİ Ferhan Şaylıman "Diyarbakır Cezaevi kapatılırken" başlıklı yazısında, 12 Eylül döneminden sonra PKK’nın nasıl güçlendiğini hatırlatarak bugüne geliyor ve "Artık Öcalan’ı legalleştirme girişimlerinin açıktan yürütüldüğünü, önümüzdeki günlerde sesi İmralı’nın aşılmaz sanılan duvarlarından taşarak Meclis’e doğru yönelecektir" tespitinde bulunuyor.

"APO’nun, TSK’ya yüklenip, gardiyanlarını değiştirtecek kadar meydan okuma gücünü nereden bulmaktadır?" diye sorduktan sonra bir hatırlatmada bulunuyor:

"17.9.2008’de, yani Genelkurmay Başkanı Başbuğ göreve geldikten sonra ilk defa TV’lerin Ankara Temsilcileriyle karargahta buluşmuştu. İşte orada söylediklerinden bir alıntı: "Terör örgütünün ana hedefi medyada, özellikle de televizyonlarda kapsamlı bir şekilde yer almaktır. Olumlu ya da olumsuz. Bu onlar için çok önemli."

Başbuğ,
Öcalan’dan Apo diye söz edilmesinin yanlışlığına vurgu yapacak kadar hassasiyet göstermişti.

Aradan daha bir yıl geçmeden bugün Öcalan medyada baş köşeye oturararak konuşuyor ve MGK toplantısında da iktidarın girişimleri destekleniyor.

Peki Eylül 2008’deki Başbuğ ile Ağustos 2009’daki Başbuğ arasında bir söylem farkı mı doğmuştur? Daha doğrusu TSK bir yıl içersinde terör konusundaki duruşunu mu değiştirmiştir?"

1 Mayıs’ta İstanbul’da işçilerin (DİSK), Sıhhiye’de öğretmenlerin (KESK) eylemlerine karşı polisin yaptıkları "Demokratik açılım mı? diye soran Şaylıman, yazısını şöyle bitiriyor:

"Evet demokrasi hem de eksiksiz bir demokrasi ama kimin için?"

MGK’da oylama yapıldı mı

Her MGK toplantısından sonra vurgulanmasına karşın "Terörle mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi" biçimindeki ifade bu kez yer almadı. Bu tespiti geçenlerde biz de yapmıştık. gazeteport com’da Emin Özgönül, MGK’nın bildirilerde ’terör’ vurgulamaları konusunda geçmişe dönük bir araştırma yaparak bazı soruları gündeme taşıyor:

- (30.12.2008) "Terör örgütü ve yandaşlarına karşı yürütülen çok yönlü mücadeleye, tehdit bertaraf edilene kadar aynı azim ve kararlılıkla devam edileceği vurgulanmıştır."

- (28.2.2009) "Ülkemizin asayiş ve güvenliğini etkileyen iç ve dış gelişmelere ilşkin, alınan tedbir ve yürütülen mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği teyit edilmiştir."

- (28.4.2009) "Terörle çok yönlü mücadelenin demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri temelinde sürdürüleceği vurgulanmıştır."

- (30.6.2009) "Ülkemizin bütünlüğünü ve milletimizin birliğini ve huzurunu bozmaya yönelik her türlü faaliyete karşı yürütülen mücadelenin, halkımızın güven ve desteği ile sürdürüleceği belirtilmiştir."

- 20.8.2009’daki son toplantıda ise "Türkiye’nin güvenliğini yakından ilgilendiren önemli iç ve dış gelişmeler gözden geçirilmiştir" demekle yetiniliyor.

MGK’da hükümet kanadı 8, askerler ise 5 üyeden oluşuyor. MGK Kanunu’nun 7. maddesinde "Kurul, kararlarını çoğunlukla alır. Eşitlik halinde Kurul Başkanının bulunduğu taraf, çoğunluğu sağlamış sayılır" diyor. Yani eşitlik halinde Cumhurbaşkanının oyu belirleyici oluyor. Bu durumda askerlerin benimsemediği bir durum olsa bile hükümet kanadının üstünlüğü var.

Bu durumda ortada duran bir soru var.

"İçişleri Bakanlığı eşgüdümünde yapılan çalışmalar hakkında kurula bilgi sunulmuş ve çalışmaların devamı tavsiye edilmiştir" kararı, oyçokluğu ile mi aksine oybirliği ile mi alındı? Yoksa oylamaya gerek görülmedi mi?

Ve ancak bu soruların cevabı varsa, devletin zirvesinde ’Kürt açılımı’ konusunda ortak ya da farklı bir görüş olup olmadığı ortaya çıkacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları