Kim takar metroyu?

HATIRLIYORUM da geçtiğimiz yıl bu aylarda Ankara seçime kilitlenmişti, 15 gün sonra Başkent’i kimin yöneteceğine dair birbirinden farklı hesaplar yapılıyordu. Seçim oldu, kazanan belli, kazanmayanlar ortada yok.

Çok da haksızlık yapmayalım MHP’nin adayı Mansur Yavaş ara ara çıkıp kente dair konuşsa da CHP’nin adayı Murat Karayalçın sanki Ankara’nın sorumluluğunun üçte biri üzerinde değilmiş gibi çekildi köşesine.
Ankara’da bir yıl geçti, ne oldu ne bitti diye bakıyoruz, Gökçek’in dördüncü dönemi de olsa yeni bir dönemin ilk yılı.
Birlikte bakalım neler oldu?
29 Mart seçimlerinin ardından AKP’li Gökçek, CHP Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık başta olmak üzere el değiştiren belediyelerden Yenimahalle’de Fethi Yaşar, Etimesgut’ta Enver Demirel ve Gölbaşı’nda Yakup Odabaşı işbirliği ve uzlaşı mesajları verdi. Sancılı sona eren Turgut Altınok döneminin ardından yine AKP’de kalan Keçiören’in Belediye Başkanı Mustafa Ak da barışık bir dönem temennisinde bulundu.
Yeni döneminde Gökçek tüm yıl sürecek bir bürokrat operasyonunun fitilini ateşledi. Geçtiğimiz dönem bürokratlarından ağzı yanan Gökçek’in bu değişiklik rüzgarı kamuoyundan destek buldu.
Sonrasında uzlaşı çağrıları bir ay öncesinden yapılmamış gibi katılımcı demokrasi adına oluşturulan Kent Konseyi seçimlerinde “beklenen oldu”, muhalefetten bir üye dahi konseye alınmadı.

Çekici vatandaş köşe kapmacası

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Vali Önal ve Başkan Gökçek’e ültimatom verdi: “Galerileri şehir dışına taşıyın yoksa gereğini yaparım.”
Üzerinden bir yıl geçti, toplantı toplantı üstüne, bir buçuk yıl sonra bitecek inşaat başladı denildi, mecbur bekleyeceğiz.
Yaz başında beklenen oldu. Emek İş Hanı yüzünden Gökçek ve Tanık birbirine girdi. Uzunca süre tartışıldı hiç bir şey olmadı.
Temmuz ayında Akay Kavşağı’nı tartışmalar eşliğinde törenle kapatacaktık. Neden kapatılacağı anlaşılamadan mahkeme karar verdi, kapatılmamasına, tartıştığımızla kaldık.
Ankara’ya yeni Emniyet Müdürü atandı. Ankaralı, “Ankara’da bu kadar polis var mıydı?” diye kendi kendine sordu. Özellikle trafik polisi patlaması yaşayan Ankara sokaklarında, çekicilerle vatandaş arasında köşe kapmacası başladı.

Meydandan soğuduk

Eylül’de Bahçelievler 7. Cadde’nin trafiğe kapatılmasını uzun uzun tartıştık. Araya içki sokuşturulmuş referanduma hazırlanıyorduk, içkisi eksildi, yerine alt yapısı hazırlanmayan önerilerle bezenmiş bir referandum yapıldı. Esnaf “Trafiğe kapanmasın” dedi, adı “Halk istemiyor” kondu. Sözün özü yine tartıştığımızla kaldık.
Ekim ayında Ankara Büyükşehir Belediyesi Avrupa Ödülü’nü aldı. Belediye Ulus’taki tarihi Atatürk Heykeli’ni altın sarısına boyadı. Allah’tan Avrupalı döndü, rezaleti görmedi.
Önce Çankaya’da Tanık, Kızılay hayali kurdu “Meydan yapalım” dedi, Gökçek’ten “İş bilmiyor, Kızılay’a meydan mı olur” tepkisi geldi.
Yenimahalle’de Yaşar’ın demokrasi meydanı fikri heyecanlandırdı Ankaralı’yı. Bu kez yetki karmaşasını tartıştık. Üstüne meydan yerine lunapark ısrarı, meydandan soğuttu Ankaralıyı. Yine tartıştık, ne meydan oldu ne lunapark...

Tartıştığımızla kaldık

Gökçek’le Tanık’ın bir araya gelmesi “Acaba bu kez uzlaşı olur mu?” umudu doğurdu, ardından uzlaşı değil, haberin kim tarafından sızdırıldığı tartışıldı.
Yeni yılda Büyükşehir Belediyesi muhalefetsiz denetim komisyonunu seçti. Büyükşehir, Çankaya’ya, “Anadolu Gösteri Merkezi kaçak, üç güne yık” dedi, henüz onu tartışırken, ulaşım bombası patladı.
TÜDEF’in davasıyla toplu taşıma yarı yarıya indi. Ankaralı dört gün ucuza otobüse binebildi. Tartışması 15 gün sürdü. Başbakan bile tartışmaya girdi. Danıştay “Belediyeyi yönetsin” dedi. Bilet fiyatlarını indiren Ankara İkinci İdare Mahkemesi bu kez de minibüsçülerin itirazıyla indirimi durdurdu. Unutmadan Anadolu Gösteri Merkezi yıkımı içinde tartıştığımızla kaldık.
Metro mu?
Kim takar metroyu...
Yazarın Tüm Yazıları