Kilon mu var derdin var

Göbekli ya da obez olmak, kansere, şekere, tansiyona, kalp damar hastalıklarına, felç-inmeye ve romatizmal problemlere aday olmakla eşanlamlı. İşte bu nedenle her ülke obeziteye karşı önlem alıyor, kampanyalar düzenliyor. Ancak her kampanya, aşırı kilo sorununa karşı ‘çare’ olamıyor...

Haberin Devamı

SAĞLIĞI tehdit eden temel problemlerin şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp damar hastalığı, kanser ve romatizma gibi “kronik hastalıklar” olduğu biliniyor. Araştırmalar bunların kilolu, özellikle de obez kişilerde daha erken yaşlarda ortaya çıktığını, şiddetli seyrettiğini, sonuçlarının daha ciddi olduğunu teyit ediyor. Kısacası “göbekli ya da obez olmak”  kansere, şekere, tansiyona, kalp damar hastalıklarına, felç-inmeye ve romatizmal problemlere “aday olmakla”la eş anlamlı.
İşte bu nedenle her ülke obeziteye karşı önlem alıyor, kampanyalar düzenliyor. Konu gelişmiş ülkelerde ciddi olmaktan da öte “vahim” düzeyde. Amerika’da neredeyse her iki üç kişiden biri obez.
3 Türk’ten 1’i ‘göbekli’
Durum bizde de farklı değil. Sorun özellikle çocuk ve gençlerde hızla yayılıyor. Ayrıca çalışmalar her iki yetişkin kadından, her üç yetişkin erkekten birinin obez değilse bile fazla kilolu (göbekli) olduğunu gösteriyor.
Bu konuda biraz geç kaldığımızı bu köşede 2004 yılından beri obezite tehdidine dikkat çeken yazılar yayınlandığını hatırlatmak isterim. Birkaç ay önce sayın başbakan bir “genelge” yayımlayarak konuyu resmi gündeme taşıdı. Ardından sağlık bakanlığımız, sürece moda deyimle “damardan girdi!”
Sağlık bakanlığı son yıllarda çok önlemli kampanyalara imza attı. Bunlardan biri de sigarayı bırakma ve ülke çapında bir “temiz hava sahası yaratma” kampanyası oldu. Yeni uygulamaya giren obezite kampanyasına gelince... Bu kampanyanın başarısı konusunda bazı tereddütlerim var. Nedeni şu...
Yanlış kampanya zarar
Kilo problemi sigara gibi tek yönlü, tek sebepli ve yasaklarla halledilebilecek bir problem değil. Başta “beslenme ve aktivite günahları”, çok sayıda faktör obeziteden sorumlu. Bu faktörlerin tümünü dikkate almadığınızda başarı şansınız azalıyor. Amerika’daki kampanyanın durumu ortada. Kampanyadan sonra obezlerin sayısı daha da arttı. Arttı, çünkü bir çok yanlış iş yapıldı. Problem yalnızca yeme içme tavsiyeleri, aktivite motivasyonlarıyla çözülmeye çalışıldı. Oysa sorunun sadece iki büyük günah açısından bakıldığında bile çok ama çok fazla bileşeni var.
Sigara konusunda gösterdiğimiz ulusal başarıyı obezite sorunun çözümünde de gösterebilmemiz mümkün. Çocuklarımızın daha sağlıklı yaşamasını, milli gelirimizin önemli bir kısmının ilaca, tahlile, tetkike, tedaviye değil eğitime, çevreye, refaha ayrılmasını istiyorsak bu problemi mutlaka çözmemiz lazım. Ama bu işin çözümü yanlıca sağlıkçıların gayreti yeterli olmayacak. Eğitim ordusunun, medyanın, besin üreticilerinin, yiyecek içecek endüstrisinin de bu savaşa katılması lazım.

Haberin Devamı

Yürüyelim yürütelim

Haberin Devamı

ÇOCUKLAR da, büyükler de hareket etmiyor; okullarda jimnastik dersleri ya uygulanmıyor ya da ciddiye alınmıyor. Mahallelerdeki oyun alanları, parklar bir bir yok ediliyor. Okul bahçeleri oyun alanı olmaktan çıkarılıp otopark haline getiriliyor. Yetişkinler merdiven yerine asansör veya otomatik merdivenler kullanıyor. Neredeyse herkes dolmuş, otobüs, metro, taksi bağımlısı haline geldi. Sonuçta günde ortalama en az 7500 adım atmak üzere planlanmış bedenlerimiz, bu rakam 2000’leirn altında kalınca paslanıp yağlanmaya başladı.

Çocuklarımızı kiloya karşı nasıl koruruz

YEME içme yanlışları saymakla bitmiyor. Sorun, bazen şeker, un, nişasta yüklü besinleri bazen kalori bombası bol yağlı ve tuzlu fastfood yiyecekleri fazla tüketmekten kaynaklanıyor. Çok önemli bir sorun da kolalı içecekler, meşrubatlar, meyve esansı ya da aroması yüklenmiş meyve suları...
Bir kutu kolalı içecek veya meşrubatta ortalama 8-12 kadar kesme şeker bulunabiliyor. Bunları günde 3-4 kez içen bir çocuğun kilosunu koruyabilmesi tam bir mucize. 4 şişeden ortalama en az 500 kalori kazanılıyor ki bu rakam okul çağındaki bir çocuğun günlük kalori ihtiyacının neredeyse üçte birine yaklaşıyor.

Haberin Devamı

Sağlıklı yemek şart

Bu çocukların okul kantininde meyve veya ayran gibi “sağlıklı”  yiyecek içecek bulamayıp karınlarını kızarmış patates, burgerler, cipsler, gofretler ya da diğer tatlı, unlu atıştırmalarla doyurmaya çalıştıkları düşünülürse sorunun neden bu noktaya geldiği daha kolay anlaşılır. Bu çocukların eve dönünce sıcak bir ev yemeği ya da sağlıklı bir atıştırma bulmak yerine pizza dilimleri veya tavuk kanatlarına mecbur kaldıkları hatırlanırsa sorunun boyutları daha kolay kavranır.

Yazarın Tüm Yazıları