Kilit sol parti

BİR ülke seçime gidiyor, Almanya. Seçimler yarın. Ama, Almanya’daki seçimlerde başka bir ülkenin adı hergün geçiyor, Türkiye. Hergün Türkiye’den söz ediliyor.Kürsülere bakıyorum, sağ ya da sol hiç farketmiyor, liderler mutlaka Türkiye ile ilgili bir düşünceyi dile getiriyor.Miting meydanlarına bakıyorum, pankart, broşür ya da parti gazetesi mutlaka bir de Türkçe baskısı var.Halka bakıyorum, mutlaka Türkiye bağlantılı bir soru, bir bilgi, bir merak hemen göze çarpıyor.Alman basınına bakıyorum, kıyısından köşesinden ya da göbeğinden yine mutlaka bir Türkiye haberi var.Hava alanlarına bakıyorum, Türkçe üçüncü dil gibi. Almanca ve İngilizce anonsların yanında, zaman zaman Türkçe anonslar.Yıllardır Almanya’ya gidip geliyorum, Türkiye’nin bu kadar yoğun biçimde konuşulduğu bir dönemi anımsamıyorum. Bunda AB ile 3 Ekim’de başlayacak görüşmelerde, siyasal partilerin farklı yaklaşımları rol oynuyor. Bir de, 600 bin Türk seçmen elbette.FİNAL ÖNCESİSeçim öncesinde finale gelindiğinde, en son yayınlanan ankete göre durum şu:CDU/CSU yüzde 41. SPD yüzde 34. PDS yüzde 8.5. Yeşiller yüzde 7. FDP yüzde 6.5.SPD’nin son atağına rağmen, Hıristiyan Birlik birinci parti. Oylar böyle dağılırsa, milletvekili dağılımı şöyle:CDU/CSU 260, SPD 212, PDS (Sol) 50, Yeşiller 43, FDP 41 milletvekili çıkartıyor.Bu dağılımda tek başına iktidar yok. Yeni hükümet bir koalisyon. İşte, burada ilginç bir durum var. Seçimden sağ parti birinci çıkıyor, ama Parlamentoda Sol Koalisyon çoğunlukta.606 milletvekili var parlamentoda. Hükümet kurmak için en az 304’lük çoğunluk gerek. CDU/CSU+FDP, yani sağ koalisyon 301 milletvekili ediyor.Buna karşı, SPD+PDS+Yeşiller, yani sol koalisyon 305 ediyor. Kılı payı bir çoğunluk.Eğer, sonuç bu anketteki gibi çıkarsa ki, orada anketler bizdekilere göre başarılı, yanılgı payı binde oranlarda oynuyor, başa başa bir durum.FDP sağ koalisyondan, Yeşiller sol koalisyondan başka bir konuma kaymıyor. Yani, karşı tarafa geçmiyor. Ve gözler ister istemez, Sol Parti’ye, Lafontaine’ye çevriliyor.KÜSLER BARIŞIR MI?Kağıt üstündeki bu matematik hesaplar insanlarla ne kadar bağdaşıyor?..Çünkü, seçimden önce, Schröder’in eski yoldaşı ve Sol Parti (PDS) lideri Lafontaine kesin dille, SPD ile koalisyon yapmayacağını söylüyor. Schröder’in de o yönde açıklamaları var. Aynı biçimde, Lafontaine, ‘Merkel’le asla bir araya gelmem’ diyor.Seçimden sonra tavır değişebilir. Seçim kampanyasında söylenen sözler unutulabilir. Almanya yeniden bir sol koalisyona gidebilir. Ya da Alman sermayesinin beklentisi, CDU/CSU ile SPD, yani büyük koalisyon.Hiçbiri olmuyor, o zaman seçimlerin yenilenmesi ki, bu da konuşuluyor.Schröder 11 puan aldıPARTİLERİN oy dağılımı ile liderlerin popülarite oranları biribirinden farklı, birbiriyle çelişiyor.Seçim kampanyasına başlarken, Schröder, Merkel’den çok geride. Kampanya ile birlikte, son haftaya girerken, Schröder popülaritede tam bir sıçrama yapıyor ve onbir puan alarak Merkel’i geride bırakıyor. Merkel aylardır ilk kez Schröder’in gerisinde. Ama, bu Merkel’in partisinin seçimden galip çıkmasını önlemiyor.Popülaritede ilginç bir başka sonuç Yeşillerin lideri Fischer ile ilgili. Fischer birinci. Schröder’i de, Merkel’i de geride bırakıyor, ama partisi yüzde 7 dolayında oy alıyor.Ecevit, Clinton SchröderSon yirmi yıla baktığımda, çeşitli ülkelerde izlediğim seçim kampanyalarında beni en çok etkileyen hatip, yani söz söyleme sanatını ve kürsüyü en iyi kullanan kişi olarak, üç lider öne çıkıyor.Bir zamanlar Bülent Ecevit, ABD eski Başkanı Bill Clinton ve Almanya Başbakanı Schröder.Üçü de, kitleleri harekete geçirmenin ustası. Schröder sadece kampanyada SPD’yi yüzde 27’den yüzde 34’e yükseltiyor. Ancak, 2002’de aldığı yüzde 40 oyu, iktidardaki uygulamarıyla, yüzde 23’lere kadar düşürdüğünü unutmak yanlış.
Yazarın Tüm Yazıları