Kılıçdaroğlu: Evet oyu kullanmanın vebali ağır

Güncelleme Tarihi:

Kılıçdaroğlu: Evet oyu kullanmanın vebali ağır
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2017 15:14

Kılıçdaroğlu: Evet oyu kullanmanın vebali ağır

Haberin Devamı

Mehmet ÇINAR- Sait KARADUMAN/AFYONKARAHİSAR, (DHA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, referandumda 'evet' çıkarsa Türkiye'nin sonu belli olmayan bir maceraya sürükleneceğini belirterek, "Anneler özellikle size söylüyorum, evet oyu kullanmanın vebali ağırdır. Çocuklarınıza, torunlarınıza bunun hesabını veremezsiniz" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, referandum çalışmaları kapsamında Afyonkarahisar'a geldi. Kent girişinde partililer tarafından karşılanan Kemal Kılıçdaroğlu'na, CHP Genel başkan yardımcısı Çetin Osman Budak, Afyon milletvekili Burcu Köksal eşlik etti. Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar Ticaret Borsası (ATB) salonunda sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve muhtarlarla bir araya geldi.
'CUMHURİYETİN KAZANILDIĞI TOPRAKLAR HAYIR DİYOR'
'Cumhuriyetin kazanıldığı topraklar 'hayır' diyor', 'Geleceğim için hayır' yazılı afişlerin bulunduğu salonda konuşan Kılıçdaroğlu, Milli Kurtuluş Savaşı'nın yürütüldüğü topraklar olan Afyon'un şehit kanlarıyla sulanmış topraklar olduğunu belirterek, “Neresinden bakarsak bakalım birlikte yaşamak arzusu her dönem hepimizin gündeminde oldu. Ayrılık gayrılık yapmadık, siyasi görüşlerimiz, farklı kimliklerimiz olabilir. Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşıyor olabiliriz ama bir arada, huzur içinde herkesin işinin aşının olduğu bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz. Komşularımızla da huzur içinde yaşamak istiyoruz. İstiyoruz ki hem dünyada hem ülkemizde barış olsun" dedi.
'BU TERCİH DEMOKRASİ TERCİHİDİR'
TBMM'nin kurulduğu 1920 ve Cumhuriyetin kurulduğu 1923'te tek adam yönetimi olmadığını, 1947'de de dünyada hiçbir örneği olmayacak şekilde Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi iradesiyle çok partili döneme geçtiğini anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, tüm İslam coğrafyasının da Türkiye'nin demokrasisini örnek aldığını anlattı. Şimdi bir yol ayrımına gelindiğini belirten Kılıçdaroğlu, “16 Nisan'da sandığa gideceğiz ve bir tercihte bulunacağız. Demokrasiyi mi istiyoruz, tek adam yönetimini mi istiyoruz? Bu tercihin sağı solu, A-B partisi yok, bu tercihin sosyal demokrat, mütedeyyin, milliyetçi, ülkücüler, saadetçilerle de ilgisi yok. Bu tercih bir demokrasi tercihidir" dedi.
DEVLET YÖNETİMİNDE ÇİFT BAŞLILIK OLACAK
Şimdi bir rejim değişikliği içine girildiğini kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birinci soru hangi gerekçeyle rejimi değiştiriyoruz? Bir Allah'ın kulu çıkıp makul ve mantıklı bir gerekçe açıklaması lazım, demeli ki 'Şu gerekçeyle biz demokratik parlamenter sistemden vazgeçip tek adam rejimine geçiyoruz.' Deniyor ki devlette çift başlılık bitecek. Tam tersine devlet yönetiminde çift başlılık olacak. En tepedeki kişi hem başkan hem de siyasi partinin genel başkanı olacak. Yani iki ayrı şapkası olacak. Belki bazı vatandaşlarımız 'Olsun ne olacak, tepede çift başlılık olsun. Kişi hem partisini hem de Türkiye Cumhuriyetini temsil etsin' der. O zaman bu kişi nasıl tarafsız olacak? Meclis'e gelip 'ben tarafsız davranacağım' diye nasıl yemin edecek? Ben tarafsız olamam, bir partinin genel başkanıyım. Binali bey, Devlet bey, Temel bey onlar da başka partilerin genel başkanı. Biz Meclis'te yemin ederken zaten tarafsızlık üzerine yemin etmeyiz. Tarafsızlık üzerine yemin sadece cumhurbaşkanında var. O da partinin genel başkanı olunca ne olacak? İllerde kim temsil edecek cumhurbaşkanını? İl başkanı mı, vali mi? Bunların tamamını düşünüp sandığa gitmemiz lazım. Bir ülkede demokrasi askıdaysa o ülkenin büyüme şansı sıfırdır. Demokrasiyi askıya alıyoruz."
"BÜTÜN RİSKLERİ İŞ DÜNYASININ DÜŞÜNMESİ LAZIM"
Meclis'in bütün yetkilerinin bir kişiye teslim edileceğini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, yeni sistemde bir kişinin OHAL ilan edebileceğini ve OHAL'in hiç kimsenin can ve mal güvenliği olmadığı anlamına geldiğini söyledi. Herhangi bir kamu yetkilisinin gelip fabrikalara el koyabileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Yarın da OHAL olursa yine el koyar mı, yine koyar. Mahkemeye bile gidemiyorsunuz. Bütün bu riskleri iş dünyasının düşünmesi lazım. Yapısıyla ilgili 'Afyon, Kütahya ve Eskişehir'i birleştirdim buraya bir bölge valisi tayin ettim.' Yetkisi var mı var, yetki vereceğiz" dedi.
"550 KİŞİYE Mİ GÜVENELİM 1 KİŞİYE Mİ?"
Kendisi için 'Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor' denildiğini kaydeden CHP Genel Başkanı
"Söylesinler ben hangi cümleyi yanlış kurdum. Kendi ifadeleri, 'evet başkan olacak, başkan yardımcıları da olacak' istediği kadar, bakan istediği kadar. Ben de bunu söylüyorum zaten" dedi.
Bir kişiye güvenilemeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Milletvekillerine, 550 kişiye mi güvenelim, bir kişiye mi güvenelim? 550 kişinin aklı daha mı iyi, bir kişinin aklı daha mı iyi, buna göre karar vereceğiz" diye konuştu.
"FRENİ OLMAYAN BİR SİSTEM KURUYORUZ"
Annelere, "Freni olmayan bir otobüse siz evlatlarınızı bindirir misiniz?" diye seslenen Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse bindirir mi? Freni olmayan bir otobüse ben niye evladı mı bindireceğim? Freni olmayan bir sistem kuruyoruz. Çünkü üstünlerin hukukunu kuruyoruz. Hukukun üstünlüğünü değil. Neden, yetki verdiğiniz kişilerin hiçbiri hesap vermeyecek. İşadamları bir şey söylediği zaman hemen kapısı çalınır, kamu görevlileri, vergi müfettişleri, Sayıştay gelir. İstedikleri kadar denetleme yaparlar. Böyle bir düzen olur mu?" dedi.
AÇIK OTURUM DAVETİ
Doğruları söylemediği konusunda suçlandığını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, böyle diyenleri açık oturuma davet etti. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"İyi ya işte elinize kocaman bir fırsat geçti. Gelirsiniz sizin televizyon kanalında oturur konuşuruz. Belki bu süreç çok daha rahat geçecek. Cesaret edip gelmiyor. Koskoca adamlarsınız. Niçin evet deneceğini vatandaşa anlatın. Anlatamıyorlar. Tek çareleri var beni kötülemek. Ben de diyorum ki istediğiniz kadar kötüleyin arkadaş, ben doğruları söylemeye devam edeceğim. Cesaretleri varsa gelirler oturur konuşuruz. Hatta kendilerine şu teklifi de yaptım, 'Siz yarım saat konuşun, ben 15 dakika konuşayım.' Ben ona da razıyım. Yeter ki millet yan yana oturduğumuzda kimin doğruyu kimin yalan söylediğini öğrensin. Almanı, Fransız’ı, Amerikalısı, Danimarkalısı, Japon’u yapıyor, bize gelince 'biz gelmeyiz.' Niye gelmiyorsun kardeşim? Madem sen doğruları söylüyorsun, madem haklı olduğuna inanıyorsun, madem millet bunu yapsın diyorsun, gel beni mahcup et. Ben de diyeyim ki bunu bilmiyordum kusura bakma diyeyim. Gelmiyorlar, gelemiyorlar."
EVET OYU KULLANMANIN VEBALİ AĞIRDIR
Evet çıkarsa Türkiye'nin sonu belli olmayan bir maceranın içine sürükleneceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Anneler özellikle size söylüyorum, evet oyu kullanmanın vebali ağırdır. Çocuklarınıza, torunlarınıza bunun hesabını veremezsiniz. 12 Eylül darbe anayasasına gittim, İstanbul'da genç bir bürokratken. Fikirtepe'de hayır oyu verdim. Bugün hayır oyu verdiğim için çocuklarıma gururla bunu anlatıyorum. Sizler de çocuklarınıza, torunlarınıza, 'demokrasiyi kaldırmak istediler, ben izin vermedim, hayır oyu kullandım' diyeceksiniz ve bu gururu çocuklarınıza torunlarınıza aktaracaksınız. Demokrasinin güvencesi sizsiniz. Siz nasıl çocuklarınıza sahip çıkıyorsanız, demokrasiye de öyle sahip çıkın. Demokrasi sayesinde büyüdük, bütün İslam dünyasının yıldızı olduk. Peki bundan niye vazgeçiyor ve hangi gerekçeyle bir kişiye bu kadar yetkiler veriyoruz? Hepimizin düşünmesi lazım" dedi.
Konuşmasında anlattıklarının tamamının 18 madde içinde yazılı olduğunu da dile getiren Kılıçdaroğlu, muhtarların üzerine kaymakamlar ve valiler tarafından baskı yapıldığını, 'konuşmayın, illa çıkıp meydanlarda 'evet deyin' dediklerini bildiğini de belirterek, “Yeri ve zamanı gelir ve bu millet haksızlıklara dur demesini de bilir. Dur demenin tarihi de 16 Nisan'dır" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, toplantının ardından şehit polis memuru Mehmet Dama ve şehit uzman çavuş Gökhan Şengül'ün ailelerini ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, şehit uzman çavuş Şengül'ün çocuğuna altın taktı. Çıkışta mahalledeki çocuklarla fotoğraf çektiren Kılıçdaroğlu, "Annenize babanıza selam söyleyin, 'Kemal amcanızın selamı var' deyin" dedi.

FOTOĞRAFLI

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!