Kılıçdaroğlu böyle dedi: 'Kurtuluş Savaşı'nın 2. adımı

BİR DARBE SÜRECİNİN İÇİNDEYİZ

“Şu anda biz bir darbe sürecinin içindeyiz OHAL ilanıyla. 12 Eylül darbesine bakın, 1971 darbesine bakın aynı süreci yaşıyoruz. O dönemde darbe yapanlar apoletliydi, şimdi siviller aynı darbeyi yapıyor. Geldiğimiz noktada, tıpkı 12 Eylül darbecilerinin yaptığı gibi bir anayasa değişikliği ile karşı karşıyayız. Rejim değiştiriliyor. Tek adam rejimiyle siz parlamenter demokratik sistemi askıya aldığınız zaman rejimi değiştiriyorsunuz. Yetkileri bir kişinin üzerine tümüyle veriyorsunuz, tek kişi her şeye egemen oluyor.

KENDİ İÇİNDE ÇELİŞKİLER YARATIYOR

Yapılan değişiklik, yürürlükteki Anayasamıza göre kendi içinde ciddi çelişkiler yaratıyor. Cumhurbaşkanının tarafsızlığı, Anayasa’nın temel ilkesidir. Değişiklikle cumhurbaşkanının tarafsızlığı askıya alınıyor. ‘Yargı bağımsız ve tarafsız olacak’ diyorlar. Bir siyasetçi hâkim tayin ediyorsa, yargı bağımsız ve tarafsız olamaz. Anayasamız, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyor. Şimdi ne yapıyoruz, bir kişiye bırakıyoruz. Bütün yetkiyi bir kişiye bağladığınız zaman, otomatik olarak bu maddelerin tamamını askıya almış oluyorsunuz. ‘Yasama yetkisi Türk milleti adına TBMM’nindir, bu yetki devredilemez’ diyor anayasa. Anayasa değişikliği ile devletin yapısı ve işleyişi ile ilgili düzenlemeleri TBMM değil başkan belirleyecek.

TDK SÖZLÜĞÜNE BAKTIM

Buraya gelmeden önce Türk Dil Kurumu’nun (TDK) sözlüğünü açtım ve baktım, ‘Diktatör nedir’ diye. TDK sözlüğünde aynen şu yazıyor: ‘Bütün siyasi yetkileri kendisinde toplamış kişiye diktatör denir’ diyor. TDK sözlüğü, devletin resmi kurumu, Başbakanlığa bağlı. Yanlış mı, yanlış değil. Yetkileri dağıtmak varken, hakları güvence altına almak varken, neden bir kişiye bütün yetkileri veriyoruz ve hangi gerekçeyle veriyoruz. Bunun mevcut Cumhurbaşkanı’yla da ilgisi yok arkadaşlar, bir anayasa sürekli olacak bir düzenleme.

BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ

Ne kadar tehlikeli bir sürecin içine Türkiye’nin sokulduğunu bilmenizi isterim. O açıdan bu süreç, Milli Kurtuluş Savaşı sürecimizin ikinci adımıdır. 80 milyon vatandaşımın tek tek sorumluluğu var. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Demokrasi mi istiyoruz, tek adam rejimi mi istiyoruz? Olay budur, gerisi lafügüzaftır. Ya bu ülkede düşünce özgürlüğü olsun, demokrasi olsun, siyasi partiler olsun, TBMM güçlü olarak varlığını sürdürsün, ya bu olacak ya da otoriter tek adam rejimi olacak. Bu tehlikeli bir yapıdır. Daha büyük bir tehlikesi var. Bir kişiyi kandırdınız mı, başkanı kandırdınız mı devasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ele geçiriyorsunuz. Olayın ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığını ve Türkiye’nin nasıl maceraya sürüklendiğini hep birlikte görüyoruz. Bütün vatandaşlarımızı göreve çağırıyorum. Birlikte mücadele edeceğiz.

BUNLARIN MİLLİLİKLE İLGİSİ YOK

Milli, milli diyorlar. Emin olun bunları yapanlar, gayri millidir. Bunların millilikle ilgisi yok. Bir ülkeyi felakete, bir maceraya sürükleyebilir misin. Daha büyük bir tehlike; bir kişinin iradesiyle Türkiye her türlü maceranın içine sokulabilir. Bizi Müslüman dünyasından ayrıcalıklı kılan, demokrasimizin varlığıdır. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir bizi ayrıcalıklı kılan. Bütün İslam aleminin Türkiye’ye imrenmesinin temel nedeni de budur. ‘Biz de Türkiye’ye benzemek istiyoruz’ diyorlar Arap halkları, ‘demokrasi var orada, özgürlükler var, parlamento var, yargı bağımsızlığı var.’ Şimdi bütün bunların hepsinden vazgeçiyoruz. Başka bir yönetim tarzına, başka bir rejime doğru Türkiye evriliyor.”

HAYIR MESAJI: ESKİ TÜFEKLER

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, eski CHP ve SHP genel başkanları, eski milletvekilleri, eski il başkanları ve Parti Meclisi üyeleriyle dün Genel Merkez’de bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından CHP’nin eski genel başkanları Altan Öymen ve Hikmet Çetin’i kürsüye çağırdı. Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler salonda bulunanları selamladı.