Kıbrıs’ta seçim kaosu

KKTC'de 14 Aralık'ta genel seçimler yapılacak. Denktaş ile muhalefet -iktidar değil- arasında söz düellosu sürüyor. Başbakan Derviş Eroğlu hükümetinin bir anda ortaya çıkarttığı KKTC vatandaşlığına geçmek için dilekçe almaya karar vermesi Denktaş'ı zor durumda bırakmış.

Bunun üzerine muhalefetin tepkileri, kendilerini destekleyen basının manşetlerine taşınmış... Denktaş yanlıları, bunun seçimlere şaibe düşürmek amacını taşıdığını; ancak hükümetin de 'şekil ve zamanlama' açısından hatalı olduğunu belirtiyorlar.

Kıbrıs'ta 'vatandaşlık' hakkı KKTC'de en az beş yıl oturmuş olanlara veriliyor. Baştan 'çekingen' davranan hükümetin seçimler arifesinde Muhaceret Dairesi'nin dilekçe kabulüne başlaması 'seçim yatırımı' olarak nitelendiriliyor. Hükümet, yıllardır vatandaşlık hakkı bekleyenlerin olduğunu savunuyorsa da, ortada bir 'oy' hesabının bulunduğu açık.

Muhalefet partileri ve sendikalar da haklı olarak bunu bir 'seçim' malzemesi olarak kullanıyor. Tabii ki, hedef Denktaş olunca onun da hükümete 'ince' dokundurmaları dikkat çekiyor.

HÜKÜMET NEREDE?

İktidar savaşımında Eroğlu hükümeti sanki yok... Her adım Denktaş'a bırakılmış; ilmik, boynuna geçirilmiş. İktidar partilerinin kendilerine yeni kadrolarla çekidüzen vermesi gerekiyor.

Bu durumda Denktaş, yaşadığı sorunları Türkiye'de anlatıyor. Dün İstanbul'da üniversite açılışında, akşamüzeri Düzce'de konferansta; akşam da Kıbrıs devletinin 'garantörü' İngilizlerle yaptığımız milli maçtaydı.

Muhalefet, geçmişte Annan Planı'nı hemen imzalamazsa Denktaş'ın istifasını istiyordu. AKP hükümetinin, 'Kıbrıs gerçeğini' ve plandaki riskleri kavradıkça işler biraz değişti. Vatandaş da, 'aculculuğun' nelere mal olacağını anlamaya başladı. KKTC muhalefeti şimdi 'ama' demeye başladı plan karşısında...

KAFALAR KARIŞIK

Kıbrıs'
ta, Türk toplumunun geleceği 14 Aralık'taki seçimlerde daha belirgin ortaya çıkacak. Medya gücünü iyi kullanan muhalefetin anketlerinde CTP'nin oy oranı % 30 civarında... İktidar tarafı ise kendisine desteğin en az % 60'larda olacağını gösteriyor.

Vatandaş gerçekleri ne ölçüde biliyor?

Şimdilik bu zor bir soru. Önümüzde daha iki aylık bir süreç var. Bu nedenle Kıbrıs birçok gelişmeye gebe.

Yurttaşlık’tan Ecevit’e 10<


MARMARA Üniversitesi'nin 'Yüksek Ticaret Mektebi'nden gelen 120 yıllık bir geçmişi var. Bugün ilk polyglod (çok dilli) üniversitemizin, 56 bin öğrencisi, 3 bine yakın öğretim elemanı var.

Sultanahmet'teki tarihi rektörlük binasında dün yeni öğretim yılının açılış töreni ilginç görüntülere sahne oldu. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ile eski Başbakan Bülent Ecevit, Kıbrıs sorununa ilişkin yaşanan zorlu süreci bir kez daha anımsattılar, ABD ve AB'nin yaptığı 'baskı' ve 'yanlışları' ve bunlara 'çanak' tutanları eleştirdiler. Denktaş'ın muhalefete eleştirileri çok ağırdı.

Her iki lider de 79 yaşındaydı ama zihinleri açık ve berraktı.

Türkiye üzerinde oynanan oyunları çok iyi biliyorlardı.

Rektör Prof. Tunç Erem, Robert Kolej'de öğretim üyesi olan babası Prof. Turgut Ercan'ın 'Yurttaşlık' dersinde tuttuğu not defterini Ecevit'e armağan etti. Prof. Özcan Ertuna'nın Boğaziçi Üniversitesi'nde bir çekmecede bulduğu not defterini alan Ecevit o kadar mutlu oldu ki... Sınıfta 10 alan iki öğrenciden biriymiş Ecevit...

Denktaş,
1974'teki 'Barış Harekátı' nedeniyle Ecevit'e teşekkür ederken şöyle dedi:

‘‘Kıbrıs Türkü, 24 Temmuz 1974'te Türk ulusunun sayesinde kurtuldu.’’

Ve yüreğindeki sızıyı şu soruyla dile getirdi:

‘‘Kıbrıs meselesi Türkiye için milli bir mesele midir? Gazeteler 1957'lerde, 60'larda Türk ulusunun hissiyatının arkasında duruken bugün nerededir?’’

Peki Ecevit'in şu sözlerine ne demeli:

‘‘Aydın olmak iddiasındakiler 'ABD ve AB güçlüdür, bunlara karşı bu işin üstesinden gelemeyiz' diyorlar. TSK'ya güveni sarsmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu çok tehlikeli bir şeydir. Ama Türk ulusu bunların üstesinden gelemeyecek değildir. Biz 'haşhaş' nedeniyle AB'nin ağır tespitleriyle karşılaştık. Hatta bu Saddam'a uygulananlardan daha ağırdı.’’

Büyükelçi, KKTC’de ikna turlarında


KIBRIS'tan bir gazeteci dostumuzla konuşuyoruz. ‘‘Biliyor musunuz ABD'nin Lefkoşa Büyükelçisi M. Klosson, aynı Türkiye'deki ABD Büyükelçisi'nin yaptığı gibi KKTC'de ziyaretler yapıyor’’ diyor.

Klosson, partiler, sendikalar ve STÖ'ye gidiyormuş. Geçen hatfa Magosa'daki bir mahallede, ‘Annan Planı’nın kabul edilmesi yönünde' telkinlerde bulunmuş... Ancak bazı doktorlar, ‘‘Sizin ülkenizdeki seçimlerde Türk Büyükelçisi eyalet eyalet dolaşıp telkinlerde bulunabilir mi? Bu doğru bir şey midir, demokrasi ile bağdaşan yanı olur mu?’’ diye sormuşlar.

Büyükelçi yanıt verememiş... KKTC'de ulusal çizgide tavır koyan örgütler, Büyükelçi'nin bu gezilerdeki dolaylı baskılarına tepki gösteriyorlar.

Özetle diyorlar ki:

‘‘ABD Büyükelçisi ve AB, Türkiye'nin Kıbrıs'taki ulusal haklarından vazgeçmesini mi istiyorlar? Türkiye, Kıbrıs'ı Yunanistan'a vermek niyetinde olamaz. Bu bakımdan Türk hükümetinin baskılara boyun eğmeyerek açık ve net tavrını ortaya koyması gerekiyor.’’

Ramazan mesaisi


İSTANBUL Valiliği 26.10.2003'ten itibaren mesai saatlerini 08.00-12.00, 12.30-16.30 olarak değiştiriyor.

27 Ekim gecesi de ramazan başlıyor. O gece sahura kalkılacak.

Ramazan nedeniyle mi mesai saatleri değiştirildi?

Bunu hatırlatan okurumuz N. Doğan, ‘‘Eğer gerekçe bu ise, laik Cumhuriyet'ten bir tuğla daha koparılmış demektir’’ diyor.
Yazarın Tüm Yazıları