Kıbrıs’ta kim düğmeye bastı?

Herkes bu soruyu soruyor. Ne oldu, ne değişti de Denktaş ile Klerides birden bire çözüm konusunda böylesine ciddi adımlar atmaya başladılar? İki lider acaba, kendi kazdıkları tuzağa mı itildiler?

Kıbrıs şaşkınlığı hala sürüyor.

Iki liderin içtenliklerine kimseler inanmıyor.

Yemin Billah etseler dahi, yine de inandıramayacaklar.

Bu kuşkulular ordusunun anlayamadıkları nokta da son derece basit:

“Ne oldu, ne değişti ki, Denktaş ve Klerides birden bire kolları sıvadılar. Düne kadar birbirinin gözünü oyuyorlardı. Bugün samimiyetlerine nasıl inanabiliriz?”

Halktaki şaşkınlık aynı şekilde Ankara ve Atina’daki resmi çevrelerde de var. Özellikle, Kıbrıs politikasını oluşturan dar bir grubun dışında kalan, iktidardaki Bakanlar dahi birşey bilmiyorlar. Her konuşan karşı tarafın samimiyetini sorguluyor.

Demek ki, yıllardır karşılıklı şekilde kamuoylarını öylesine koşullandırmışız, öylesine kötülük senaryoları çizmişiz ki, kendi ellerimizle bir canavar yaratmışız. Adına “kamuoyu” dediğimiz bu canavara şimdi söz geçiremiyoruz. Liderlerin en büyük zorluğu bu.

Gerçekten de, Denktaş ve Klerides’in tutum değiştirmelerinin altında ne gibi unsurlar yatıyor?

Birileri düğmeye mi bastı?

Herşeyden önce, bir noktayı kesinleştirelim…

Denktaş ile Klerides sadece taktik adımlar attılar. Tutum değişiklikleri temel konulara inmiyor. Yöntem ile ilgili bazı engelleri kaldırmakla yetindiler.

DENKTAŞ: İLK ADIMI ATAN LİDER

Eğer bugün Kıbrıs’ta önemli bir adımdan, ileriye doğru büyük bir gelişmeden söz ediliyorsa, bu Rauf Denktaş’ın sayesinde gerçekleşmiştir.
Denktaş, masadan kalkarken Klerides’e “ Bundan böyle, KKTC’nin egemenliğini resmen kabul etmediğiniz sürece müzakereye oturmam” demişti.

1. Denktaş, işte bu önkoşuldan vazgeçti.

Doğruyu yaptı.

Zira bu önkoşulu kabul ettirebilmenin imkanı yoktu. Üstelik dünya’nın gözünde de Türk tarafı sevimsiz ve çözümsüzlük yanlısı olarak nitelendiriliyor, Denktaş ve Ankara büyük bir baskı altında kalıyorlardı.

2. Denktaş Kledires’e yazdığı mektupta ilk defa Konfederasyon’dan söz etmedi. BM’yi tümüyle saf dışı etmek istemediğini ortaya koydu. Böylece, uzlaşıya hazır olduğunun sinyalini verdi.

KLERİDES: JESTLERİ İYİ GÖRDÜ

Rum lider Klerides, Rauf Denktaş’ın jestlerini gördü ve o da karşılığında iki önemli jestle yanıt verdi.

1. Denktaş’ın yıllardan beri istediği bu yöntemi kabul etti ve görüşmelerin Kıbrıs’ta ve başbaşa yapılmasına onayını verdi.
2. Rumların yıllardan beri ileri sürdükleri temel görüşlerden hiçbiririn altını çizmedi. Bu tutumuyla da uzlaşıya hazır olduğunun sinyalini verdi.

Klerides bunlarla kalmadı, Denktaş’ın yemek davetini kabul etti. Bu olay tek başına önemliydi ve Rum tarafının ciddi olduğunu gösterdi. Rauf Denktaş’ın bakışlarını değiştirdi.

PEKİ NEDEN? NE DEĞİŞTİ ?

1. Hemen herkesin tahmini, Washington’un ve Avrupa Birliği’nin Türk ve Rum toplumlarına yaptıkları uyarıların bu sonucu getirdiği şeklinde.

AB’nin özellikle Rum yönetimine “Tam üyeliği çantada keklik” gibi görmemeleri gerektiğini söylediği ileri sürülüyordu.

Bunun yanısıra, Kıbrıs Rum yönetimi Türk tarafının katılmayacağı bir tam üyeliğin kendilerine de pek yaramayacağını, AB’nin şemsiyesi altına girseler dahi huzura kavuşamayacaklarını ve umdukları güvenliği bulumayacaklarını anladı. Bu da tutumlarının değişmesinde önemli rol oynadı.

Türk tarafı da, hem Washington, hem de AB’nin kesin bir baskısı altına girdi, Ancak bence daha da önemlisi, Türk kamuoyu ve Kıbrıs Türk toplumunun çözüm baskısıydı. Şimdiye kadar ilk defa böylesine yüksek sesli bir tepki doğdu.

Kıbrıs Türk toplumu, fakirlikten kurtulmayı AB’ye tam üyelikte görürken, Türk kamuoyu da Kıbrıs’ın Türkiye’nin AB’ye gidişini engelleyeceği kaygısıyla, Ankara’ya ve Denktaş’a çok açık mesajlar verdiler.

2. AB de tutumunu değiştirdi.

Avrupa Birliği, iki toplumuyla birlikte Kıbrıs’ın tam üye olması durumunda, temel kuralların (serbest dolaşım, serbestçe yerleşme ve mal mülk alımı) hemen uygulamaya sokulmasını istiyordu. Komisyon Başkanı Prodi, Kıbrıs ziyareti sırasında, Kıbrıs’a bu konuda ayrıcalık tanıyabileceklerini ve bir takvime bağlanabileceğini açıklayınca, Türk tarafı rahatladı.

3. İki lider, Kıbrıs’ı bölen değil, çıkarlarını koruyacak birleştirici rol oynayıp tarihe geçmeyi tercih ettkilerini gösterdiler.

YENİ KRİZLER OLACAK, ANCAK…

Hangi gerekçeyle tutum değiştirmiş olurlarsa olsunlar, iki lider artık kendilerini bir tünele soktular. Buradan çıkmaları kolay olmayacaktır.

Önümüzdeki aylarda yine krizler yaşayacağız. Karşılıklı suçlamalar yapılacak, masayı terketmeleri göreceğiz. Ancak eninde sonunda bir çözüme varılacak.

Ben ilk defa ciddi bir süreç ile karşı karşıya olduğumuza inanıyorum.

Türk tarafınında katılacağı bir Kıbrıs’ın, topluca AB’ye girmesi, Türkiye’nin uzun vadeli çıkarlarına da yarar sağlayacaktır.

DENKTAŞ KURTULDU SIRA KLERİDES’TE

Rauf denktaş son manevrasıyla kendini çıkmazdan kurtardı. Şimdiye kadar batının tüm baskısı onun üstündeydi. Bundan böyle durum değişecektir.

Klerides, ön plana çıkacaktır.

Avrupa Birliği, Klerides’in Türk gereksinimlerine esnek davranması için çalışacaktır. Denktaş’a da zaman zaman başvuracaklar mutlaka, ancak yaklaşımlar değişecektir.

Rauf Denktaş’ın bir diğer avantajı, hem kendi toplumunu hem de Türkiye kamuoyunu, son tutumuyla yanına almış olmasıdır. Denktaş’a karşı yönlendirilen eleştiriler, müzakere sürecini engelleyen tutumundan kaynaklanıyordu. Bu defa durum tamamen değişti. Denktaş, bu yeni güç kaynağını kendi lehine kullanacaktır.

KIBRIS, AB’NIN ANAHTARI DEĞİL

Bazılarımızda yanlış bir görüş var.

Buna göre, Kıbrıs sorunu çözümlendiği taktirde, Türkiye’nin de AB’ye katılma müzakerelenin daha erkene çekilebileceğini ileri sürüyorlar.

Oysa, söz konusu değil.

Kıbrıs, Türkiye’nin AB’ye bileti değildir.

Kıbrıs, Türkiye’nin AB yolundaki en önemli engellerinden biridir. Bu engel kaldırılsa, yolda daha rahat ilerleriz. Ancak, çözüm oldu diyerek, bu süreç hızlandırılmaz.

Türkiye’yi AB’ye taşıyacak tren bileti, Kopenhag kriterlerine uyumdur.

Bunu hiçbir şekilde aklımızdan çıkartmamalıyız.
Yazarın Tüm Yazıları