Kıbrıs’ta ilk kez

BÜRGENSTOCK

MARATON noktalandı. Kıbrıs’ta artık yeni bir dönem başlıyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın, 13 Şubat’ta tarafları New York’a davetinden bu yana geçen yoğun müzakere süreci içinde gazeteci olarak haber ve tahlillerle sınırladım kendimi, düşüncelerimi belirtmekten kaçındım.

Ama şimdi pazarlıklar bitti. 31 Mart gecesi geç saatlere kadar, herkes istediğini kopartabilmek için son ana kadar direndi. Artık düşüncemi rahatlıkla söyleyebilir, duygularımı sizinle paylaşabilirim.

Kıbrıs için şimdi, çözüm zamanı.

Kısır tartışmalarla vakit kaybetmek değil, yeni bir cumhuriyetin kurucu devleti olma hazırlıklarına hız verme zamanı.

Bu satırları yazarken bile heyecanlanıyorum. Kıbrıs Türkleri, itilip kakılan bir avuç azınlık değiller artık. Birleşik Kıbrıs’ın, kurucu devleti olarak, uluslararası toplumda kendilerini kabul ettirdiler. Bunca mücadele boşa gitmedi.

Kıbrıslı Türk bir meslektaşım, Bürgenstock’tan yazdığı son haberine, ‘Elveda yalnızlık, merhaba dünya’ diye başlıyordu.

Annan Planı Türkler için ne getiriyor diyenlere, ‘Kıbrıs Türklerinin, kurucu devlet olarak tanınmasını’ yanıtını veriyorum.

Ne götürüyor? Bu soruyu ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni’ diye cevaplıyorum.

Eğer bu plan hayata geçerse, Kıbrıslı Rumların tek ve meşru temsilcisi oldukları devlet ortadan kalkıyor.

Bu yüzden Rumlar, planı tartışmayı bile istemediler. Hálá istemiyorlar. Bürgenstock’da Rum ve Yunanlı meslektaşlarımızın bize anlattıkları hep buydu. ‘Şimdi hiçbir şey olmaz. Tabi barış olacak, ama 1 Mayıs’tan sonra.

‘Nasıl?’ dediğimizde de, ‘Biz kendi aramızda anlaşacağız, Avrupa üyesi bir devlette herkesin insan hakları garanti altındadır’ diyorlardı.

Rumlar Avrupa Birliği üyeliğini, Ada’ya tekrar sahip olmak olarak yorumluyorlardı hep. Kıbrıs, ‘işgal’den kurtarılacak, Türkler de en geniş azınlık hakları ve demokratik güvencelere sahip olacaklardı.

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, bunu baştan beri söylüyordu, ama ilk kez, görüşme masasından kalkılmaması sayesinde bu gerçeği herkes görmeye başladı.

Bir Yunanlı gazeteci arkadaşım, ‘Rumlar 1974’de savaşı kaybettiklerini hala anlamadılar’ yorumunu yapıyordu. Bürgenstock’da ilk kez fark ettiler.

* * *

BM Genel Sekreteri’nin öngörülen takvime uyarak planı vereceğinin kesinleşmesinden sonra, genç bir Kıbrıslı Rum gazeteci, artık her şeye inancını kaybettiğini söylüyordu, ‘Hani Avrupa değerleri? Benim dolaşım hakkımın, mülkiyet hakkımın kısıtlanmasına nasıl göz yumarlar? Birleşmiş Milletler nasıl bu kadar Türkleri kollayan bir anlaşmayı bize dayatabilir’ diyordu.

‘Bunca yıl Türklerin neler yaşadığı’ sorusu aklına bile gelmeden, ilk kez‘eşitsizlik’ isyanı duyuyordu.

* * *

İLK kez. Kıbrıs sürecinde her açıdan birçok ilk bir arada yaşanıyor.

Annan Planı, mükemmel bir plan olmayabilir ama ilk kez, dünyanın ortak çabasıyla bu kadar ayrıntılı, ve tarafların uzun müzakerelerine dayalı bir çözüm planı sunuluyor. ‘Allah bu Arabın cezasını versin’ diyen bazı Rum meslektaşlarımın aksine, sadece Kofi Annan ve ekibi değil, ABD ve Avrupa Birliği de planın arkasında durdu.

Ve dünya ilk kez Kıbrıs Rumlarına, ‘Kıbrıs devletini siz temsil etmiyorsunuz!’ dedi. ‘Siz bu Ada’nın Türklerle eşit haklara sahip olması gereken ortağısınız.

* * *

TÜRKİYE, Kıbrıs sorununa ilişkin olarak bugüne kadar sürdürdüğü savunma politikalarını ilk kez değiştirdi ve inisyatifi ele aldı. Kıbrıs’ta klasik oyun planı bozuldu. AKP hükümetinin siyasi liderliğinin ve Türk diplomasisinin yetkinliğinin de burada altını çizmek istiyorum. İlk kez bir Türk gazeteci olarak, bunca yıldır izlediğim Kıbrıs konusundaki uluslar arası bir toplantıdan kendime bu kadar güvenerek ayrılıyorum.

Keşke Cumhurbaşkanı Denktaş da Bürgenstock’da olsa ve resmin dışında kalmasaydı. Ama, süreci bugüne taşıyan Denktaş ve dünya tanımasa da Kıbrıs Türk devletinin bütün temsilcileri, ilk kez, müzakere ustalıklarını ortaya koydular ve kabul ettirdiler.

* * *

ŞİMDİ yeni bir ilke daha imza atmanın zamanı. Serdar Denktaş, Bürgenstock’da ‘Anlaşma sağlayamasak da, biz Türkler ve Rumlar bu adanın halklarıyız. Bundan sonra çok daha fazla beraber olacak, birlikte iş yapacağız. Birbirimize alışmamız lazım’ diyordu. Eski kalıpları bir kenara bırakıp bu yeni ortaklık dilini güçlendirme zamanı artık. Plan yol kazasına uğrasa bile.
Yazarın Tüm Yazıları