Kıbrıs’ı kaybettik

‘‘MÄ°LLÄ° dava’’yı kaybetmek üzereyiz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden yükselen feryat, bu davanın yitirilmeye baÅŸlandığının en açık göstergesi. LefkoÅŸa'da 30 bin kiÅŸinin, Annan planı ve AB üyeliÄŸine ‘‘evet’’ diye haykırması, DenktaÅŸ'ı istifaya çağırması, bugüne kadar uygulanan Kıbrıs politikasının iflas ettiÄŸinin en belirgin kanıtı.DenktaÅŸ'ın sürdürdüğü çizgiye muhalefet, LefkoÅŸa mitingine katılan 30 bin kiÅŸi ile sınırlı deÄŸil. Åžimdiye kadar Rum, yani AB pasaportu alan Kıbrıslı Türklerin sayısı bu rakamın en az iki katı. Geri kalanlar da 28 Åžubat tarihini bekliyor. O tarihte bir çözüm ortaya çıkmazsa, Kıbrıslı Türklerin büyük çoÄŸunluÄŸu artık Rum pasaportu sahibi olacak.Yani Kuzey Kıbrıs boÅŸalacak!Biz bu tablo karşısında, Kıbrıslı Türkleri ‘‘Rum mezaliminden’’ korumaktan bahsediyoruz. Bülent Ecevit, CNN Türk'te Gürkan Zengin'in sorularını yanıtlarken, hálá ‘‘Annan planı çerçevesinde bir çözüm olursa, Türklere karşı soykırım baÅŸlayacaktır. Bundan hiç kuÅŸkum yok’’ diyebiliyor. Düşünebiliyor musunuz, ‘‘Rumlar tarafından soykırıma uÄŸratılacağı iddia edilen Türkler, çözüm olmazsa bavullarını toplayıp güneye, Rumların yanına gitmeye hazırlanıyor.’’Türkiye'den yapılan ‘‘Sizi Rumlardan koruyacağız’’ beyanatlarına, KKTC'den ‘‘Düşün artık yakamızdan’’ yanıtı geliyor.Maalesef, Türkiye'nin resmi Kıbrıs politikasında, ‘‘insan’’dan çok ‘‘toprak’’ faktörü öne çıkıyor. Türkiye'nin bugüne kadar uyguladığı politikada, en önemli yeri ‘‘insan’’ deÄŸil, ‘‘strateji, güvenlik, üs’’ gibi kavramlar tutuyor. Bu baÄŸlamda KKCT'deki Türklerin güneye göç edecek olması fazla umursanmıyor. GeçmiÅŸ dönemde, Kıbrıs'tan sorumlu bakanın bir sohbetimiz sırasında, kuzeyden güneye göç olasılığını hatırlattığımda, ‘‘Rumlar, kuzeydeki Türklerin hepsini alsınlar. Hatta, Türkiye'den de gönderelim, onları da alsınlar’’ demesi beni hayrete düşürmüştü. Bu sözler, ‘‘Kıbrıs'ın insanından deÄŸil, toprağından’’ dolayı önem taşıdığının bir itirafıydı adeta.Kıbrıs'ta bir çözümsüzlüğün yol açacağı bir baÅŸka kriz daha var. Bu sorun, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini kesintiye uÄŸratacak nitelikte. Rumlar, artık AB üyesi sayılır. 28 Åžubat'a kadar bir çözüm bulunamazsa, ne olacağı belli. Türkiye, tanımadığı bir ülkeyle, yani Rum yönetimiyle masaya oturmak zorunda kalacak. Bu sorun yüzünden, 2004 Aralık'ında diÄŸer ÅŸartları yerine getirse de müzakerelere baÅŸlayamayacak.Ä°stenen bu mu acaba?Â