Kezman’ın sevinci

2001 yılında PSV-Galatasaray maçında canımızı fena yaktığı için Kezman’ın adını iyi bellemiştik.

3-1 biten maçta müthiş bir top oynamış ve 90’da da son golü atmıştı.

Her ne kadar parlak geçen PSV yıllarından sonra Chelsea ve Atletico Madrid’de yapamadıysa da, disipline edildiği takdirde Kezman’ın Süper Lig’e bir gömlek fazla geleceğini düşünüyorum.

Şimdi taraftar sitelerinde hararetli şekilde Kezman’ın ırkçılığı tartışılıyor.

Sırp faşist çetelerinin üç parmağını kaldırarak yaptığı ’çetnik’ hareketini, Kezman’ın da bazı maçlarda gol sevinci olarak kullandığı biliniyor.

(Kezman’ın diğer gol sevinci, seyirciye sırtını dönüp iki eliyle forma sırt numarasını göstermesidir.)

Bosna savaşı sırasında, Sırpların Müslümanlar’ın serçe ve yüzük parmağını kesmesi de, bu Sırp zafer işaretini çağrıştırsın diyedir.

O yıllarda Türkiye liginde oynayan Sırp futbolcular bile seyirciden tepki görürdü.

Kezman’ın Fenerbahçe forması altında ’çetnik’ işareti yapmasını düşünmek bile istemiyorum.

Taraftar sitelerinde Fenerliler bile şimdiden buna büyük tepki gösteriyor...

O kadar ki, "Kezman bu hareketi yaparsa, GS-Fener maçında Ali Sami Yen’e gidip Bosna bayrağı açarım" diyen Fenerli taraftarlar bile var.

Bizim sahalarımızda ırkçı gösteriler ve tepkiler alışık olmadığımız bir durumdur.

Bu nedenle Fenerbahçe yönetimi Kezman’ı bu konuda sıkı şekilde uyarmalı.

Zaten yönetim de menajer Volkan Ballı’yı görevlendirerek Kezman’a durumun hassasiyetini anlatmış.

Kezman, Türkiye’de ırkçılık fitilini ateşleyen değil, PSV yıllarındaki gibi futbolu güzelleştiren bir oyuncu olmalı.

Türk futbolseverlere kendini böyle sevdirmeli.

Basketbol takımı başarılı mı

Basketbol Milli Takımı, Dünya Şampiyonası’na iyi başlayınca bütün başlıklar ve yorumlar kadroda olmayan Mehmet ve Mirsad’ın üzerinden yapılmaya başlandı.

Sanki takım zafer kazandıkça, Mehmet ve Mirsad’a, "Gördünüz mü, oh iyi oldu size" diyen bir hava esiyordu.

Takım dört galibiyetle gruptan çıkınca, medya gazı iyice açtı!

Şimdi sormak lazım, "İlk sekize kalmak, yaygara yaptığımız kadar büyük bir başarı mıdır?"

Mehmet ve Mirsad gibi deneyimli oyuncularımız olsaydı, belki de Yunanistan’ı geçer Arjantin gibi bir devle eşleşmez, Fransa’yla oynardık.

Muhtemelen de onları da yenip, yarı final oynar büyük başarı kazanırdık.

Gençler elbette iyi mücadele etti, ellerinden geleni yaptılar ve ilerisi için büyük umut verdiler.

Hepsine teşekkür ediyoruz!

Ama Arjantin’den 25 sayı fark yiyerek havlu atan bir takımın, abarttığımız kadar büyük bir başarısı da olmadığını düşünüyorum.

Üçkağıtçı Mehmet Ali, saf Şahan

Mehmet Ali Erbil, Büyümüş de Küçülmüş’ten bu yana üç sezondur dizi yapmıyordu.

Canlı yayında pantolon indirip atv’ye rekor ceza aldırdıktan sonra Show’a geçen Erbil, bu sezona da haber öncesinde Çarkıfelek’le başlayacak.

Ekimden itibaren de yeni bir diziyle ekrana gelecek.

Dizide üçkağıtçı bir adamı canlandıran Erbil’in partneri ise genç komedyen Şahan Gökbakar olacak.

Gökbakar’la ilgili de bir bilgi vereyim. Okan Bayülgen ve Beyaz’dan sonra NTV’ye program yapacak üçüncü isim olmaya hazırlanıyor.

Ancak Şahan Gökbakar’la NTV’nin görüşmeleri hala sonuçlanmış değil.

Erbil’in üçkağıtçı bir abiyi, Gökbakar’ın ise saf kardeşi canlandıracağı dizinin yapımcısı ise Sinan Çetin.

Yönetmen koltuğunda Şahan’ın kardeşi Togan Gökbakar var.

Bu arada farkında mısınız, Sinan Çetin’in Plato’su iki sezon içinde televizyona en çok iş üreten firmalardan oldu.

SALI PAZARI

Kadıköy’deki salı pazarının kaldırılmasını pazarcılar protesto ediyor. Geçiniz efendim!

Belediye çok doğru bir karar aldı, sadece Kadıköy salı pazarı değil, diğer semt pazarları için de aynı uygulama yapılmalı...

Tıpkı minibüslerin yavaş yavaş kaldırılması gibi semt pazarları da yavaş yavaş tarih olmalı.

Unutmuyorum, Nurettin Sözen döneminde minibüslerin Beyazıt’a çıkması yasaklanmıştı da nasıl kavgalar çıkmıştı.

Yıllardır minibüssüz Beyazıt, fena mı oldu?

Sarıyer-Taksim minibüslerinin de Taksim’e çıkması yasaklanınca benzer kıyamet kopmuştu.

Bugün Beşiktaş’a kadar gelebiliyorlar, fena mı oldu? Yarın öbür gün Beşiktaş’a kadar da gelemeyecekler.

Metro, toplu taşıma geliştikçe minibüsler hayatımızdan çıkacak.

Hijyenik, kapalı, modern pazarlar arttıkça, büyük marketler çoğaldıkça da semt pazarları tek tek kalkacak!

O yüzden kuru gürültüye gerek yok.
Yazarın Tüm Yazıları