Mark Lanegan da Nazım’ı severmiş meğer

Güncelleme Tarihi:

Mark Lanegan da Nazım’ı severmiş meğer
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2012 00:00

Grunge akımının ozanlarından Mark Lanegan, dönemin en büyük ilham kaynaklarından. Seattle çıkışlı önemli gruplardan Screaming Trees’i kurdu, Nirvana ve Alice In Chains’le çalıştı. Lanegan, telefonun diğer ucundaydı.

Haberin Devamı

Selamlar, şu an Belçika’dasınız diye biliyorum. Yeni müzikler keşfetmek için güzel bir ülke. Son favori grubunuz kimdir?
- Selamlar, şu sıralar Goat diye bir grubu çok seviyorum. Kraut-rock ve Afrika müzikleri etkileşimli bir grup. Çoğunlukla onları dinliyorum.

Grunge, Seattle’dan dünyaya taşarken yaşadığınız en muhteşem olay neydi?
- Arkadaşlarımın popüler, hatta fenomene dönüşmeleri garipti. Bunun nesi muhteşem bilemiyorum ama... (Röportajın tek kahkahasını atıyor.)
Akımın doğuşuna hem şahitlik ettiniz hem de bugüne kadar geldiniz. Kısacası Grunge ve Seattle sahnesinden kurtulup başka bir noktaya vardınız. Nasıl gelişti?
- Açıkçası bunu doğru bir perspektifle açıklamak zor. Seattle ortamları daha yokken ben bildiğim müziği yapıyordum. Sonra evrildik, turnelere çıktım, albümler kaydettim. Çevremin fenomene dönüştüğü kısa ve garip bir süreçten geçtik. Tek yapmaya çalıştığım ayaklarımı yere düzgün basmaya çalışmaktı.

Haberin Devamı

1990’ların Grunge akımında en sevdiğiniz grup kimdi?
- Alice In Chains, Nirvana, Soundgarden’a aşıktım.

Soundgarden’ın 15 yıl sonra, geçenlerde yayınladığı son albümünü dinleyebildiniz mi?
- Hayır daha fırsatım olmadı.

Alice In Chains, Screaming Trees ve Pearl Jam’in üyelerinden oluşan Mad Season gibi projelerde vardınız. En çok hangisinden tatmin oldunuz?
- Layne Staley (Alice In Chains solisti) çok sevdiğim yakın arkadaşımdı ama ‘Mad Season’ sadece bir akşamüstü birlikte birkaç şarkı kaydettiğim bir projeydi. Konserlerde filan eşlik ettim ama o kadardı işte.

Grunge’ın sertliği yanında bile gayet sakin görünürken şimdilerde daha da sakin ve ağırbaşlısınız. Müzikal yolculuğunuzu nasıl açıklıyorsunuz?
- Önceleri grup müziği yapıyordum daha sonraysa kendi albümlerimi kaydetmeye başladım ki onlar daha sakindi. Genelde sakinliğin ve gürültünün bir karışımı oldular. Son birkaç yıldırsa istediğim gibi yapıyorum müziğimi. Açıkçası aklıma yatan, kendime uygun hissettiğim her şeyi yapıyorum diyebilirim. Zannediyorum durumu açıklayamıyorum da...

Size sürekli Tom Waits benzetmesi yapılması rahatsızlık veriyor mu?
- Rahatsız etmek mi? Hayır. İnsanlar hep kolay benzetmeler yapma peşinde. Seslerimizin benziyor oluşu bu benzetmeye mahal verse de müzikal anlamda bir ortak noktamızın olduğunu sanmıyorum. Tek ortak noktamız Captain Beefheart’a olan hayranlığımız. Ayrıca Tom Waits’in çok iyi bir sanatçı olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

Benim için imza, ikon gibi bir adamsınız. Ve o adamın günlük hayatını çok merak ediyorum...
- Teşekkürler, çalışmadığımda normal şeyler yapıyorum. Kız arkadaşımla takılmayı tercih ediyorum. 15 yıldır da Los Angeles’ta normal bir hayat yaşıyorum.

Yeni şarkılar yazarken nasıl bir ruh haline bürünüyorsunuz? nelerden ilham alıyorsunuz?
- İlhamım, yıllardır hiç değişmedi. Bildiğim gibi yazıyorum işte...

Rockçılar The Rolling Stones’un yaşına gelmeden önce sağlıklarına dikkat etmezler. Siz sesiniz veya sağlığınız için ekstra bir şey yapıyor musunuz?
- Pek değil. Ses kontrolü dersi almadım, ses ısıtma tekniklerini bilmem ama sigarayı bıraktıktan sonra şarkı söylerken daha rahatım.
Son albüm, Funeral Blues’da uzun süreden sonra tekrar grup müziğine yöneldiniz. Tepkiler nasıl?
- Ben çok hevesliydim. Hayranların da tepkileri çok güzel. Konserler de güzel geçiyor. Şarkılarımı da bildiğim gibi yazdım. Alışkın olduğum bir süreç.

Haberin Devamı

Mark Lanegan’ı ne mutlu eder?
- Gün ışığı. Los Angeles’ta da fazlasıyla var.

Aslında müziğiniz fazlasıyla depresif, insana karlı bir kışı anımsatıyor...
- Şehrimde kar yağmaz ama fazlasıyla kar görecek kadar Avrupa’da geziyorum. Mevsimlerin şarkılarıma büyük etkisi olduğunu sanmıyorum.

İstanbul’a pek çok kez geldiniz. Nelerden etkilendiniz?
- İnsanlar. Sıcak insanlardı. Konserlerde karşılaştığım hayranlar hevesli ve etkileyiciydi. Şehir de çok güzel ayrıca. Bu yüzden tekrar gelmek istedim.

Favori yazarlarınız kimlerdir?
- Adı neydi... Hah Nazım Hikmet’i çok severim.

Ciddi misiniz? Nasıl oldu da okudunuz? Bildiğiniz bir şiiri var mı?
- Pek çok sevdiğim şairle birlikte Amerikalı şair Robert Lowell ve Nazım Hikmet en sevdiğim iki şairdir. Hikmet’i bir arkadaşımdan duydum. En sevdiğim şiiri de ‘Things I Don’t Know I Loved’ (Severmişim Meğer/1962)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!