Kentsel dönüşümün dayanılmaz cazibesi

Haberin Devamı


Pazar öğlen Atina Temsilcimiz Yorgo Kırbaki aradı.
“Etnos Gazetesi’nin bir iddiası var” dedi ve haberin spotunu okudu.
“Yunan hükümeti 30 ülkede bulunan 30 binasını satışa çıkaracak...”
Habere göre bu binalar arasında İzmir Kordon’daki konsolosluk binası da vardı.
Kırbaki, haberi yazıp servise verdi.
Dün en fazla okunan haberler arasında bu satış vardı.
Diğer ülkelerdeki binaları ve konumlarını bilemiyorum ama İzmir’deki bu tarihi binaya taliplisinin çok olacağından eminim.
Çünkü böyle yapılar artık kalmadı, İzmir’de gösterebileceğimiz birkaç binadan sadece biri...
Hem de semboller arasında...
Kimlerin talip olduğunu bilmiyorum ama Yunan hükümetinin satışta zorlanmayacağını ve beklediği gelirin üzerinde bir rakamı hazinesine koyacağından eminim.
Belki aykırı olacak ama hazır fırsat gelmişken bir görüşümü de belirtmeden edemeyeceğim.
Şu meşhur “kentsel dönüşüm” meselesi var ya...
Hani hükümetin karar verdiği ve bir an önce kentleri yenileme projesinden...
Bildiğim kadarıyla proje bütün Türkiye’yi kapsıyor ama öncelik üç büyük şehrin olacak.
İzmir de göçün etkisiyle fazlasıyla tahrip olmuş kentlerimizden biri...

Haberin Devamı

Ben yıllardır hep aynı şeyi iddia ediyorum.
Bir kentin siluetini değiştirmek kolay değildir, zor iştir.
Ama bu zorluğu aşmış İzmir gibi güzel bir şehri sadece şarkılarda “güzel ve özel” olarak bırakmış bir neslin çocukları olarak...
Rahatlıkla söyleyebilirim ki...
Eğer kentsel dönüşüm geceden sabaha yapılan gecekonduların yıkılıp yerlerine yeni binaların yapılması olarak algılanıyorsa...
Bu kentlerimizin başına gelen ikinci facia anlamına gelir.
Nasıl emin olduğumu sorarsanız...
Referansım mevcutlar, geçmişte yapılanlar...
Kusura bakmasınlar; bu yeni siteler, yeni konutlar sadece depreme dayanaklı olabilir.
Ama estetikten de, bir kenti güzelleştirmiş olmaktan da çok uzaktalar...

Yunan Konsolosluğu binasının satılmasından buraya nasıl geldiğimi merak ediyorsunuz elbette...
Benim yazılarımı takip edenler bilir.
Bu konuda epeyce bir takıntım var.
Ve...
Bu “kentsel dönüşüm” kavramının kulağa hoş gelmesinin ötesinde bir işlevinin olmasını istiyor, o kente heyecan ve dinamizm  katmasını bekliyorsak...
O zaman bu değişim ve dönüşüm kentin en merkezi yerlerinde de olmalı...
Örneğin Kordon’da da...
“Dağlarımız, tepelerimiz yağmalanmışken Kordon’a sıra gelmez, hatta ihtiyacı var mı?” diye düşünenlere de cevabım...
“Evet” olur...
Kordon’daki binaların ekonomik ömrü tamamlanmak üzere, yarım asrı geçmiş bir yapılaşmadan söz ediyoruz.
Deprem kenti İzmir’de, siz gecekonduları “Dönüştürelim” derken; Kordon’un bu halini gözden kaçırabilirsiniz.
Bana göre asıl güçlendirilmesi ve aynı anda projelendirilmesi gereken yer de Kordon...

Haberin Devamı

Nasıl olur, nasıl yapılır; benim işim değil... İşin uzmanları oturup tartışırlar...
Ama nadide kalmış, sembol olmuş, birkaç bina için bile bu kadar talipli çıkıyorsa; Kordon’da hayat var demektir.
Bir de...
Kentin tamamında olduğu gibi Kordon’da da yanlışlar yapmasaydık.
O tablo gibi fotoğrafı koruyabilseydik...
Fena mı olurdu...
Siz yine de düşünün...
“Kentsel dönüşümün” dayanılmaz cazibesine kendinizi kaptırmadan...

Yazarın Tüm Yazıları