Kemal Bey’e 3 tane ezber bozma tüyosu

KEMAL Bey...

27 Mayıs’a karşı çıktınız...
“28 Şubat’ta sivil hükümet direnmeliydi” dediniz...
“E-muhtıra çok yanlış oldu” buyurdunuz...
Bunların hepsi güzel...
Hepsi hoş...
Kemal Bey...
Hazır ezber bozmaya başlamışken...
Devamını getirmeye ne dersiniz? İşte size hemen bozulacak, bir fiske ile tuz buz edilecek üç kadim ezber:
¡ ¡ ¡
Mesela...
“Ergenekon diye bir şey yok... Hepsi yalan... Hepsi uydurma... Hepsi tezgâh... Selam olsun Veli Küçük’e... Selam olsun Silivri’ye... Sen Ergenekon’un savcısıysan, ben de avukatıyım... Danıştay katili şeriatçı militanın tekidir... Cumhuriyet’i şeriatçılar bombaladı... Darbe planı falan yoktur...”
Demek yerine...
“Ümraniye’de ele geçirilen bombalar önemlidir... Ümraniye bombaları, Danıştay baskını ve Cumhuriyet’in bombalanması arasındaki ilişkiye dikkat etmeliyiz... Darbe planı yapanlar cezalandırılmalıdır... Ama bütün bunlar önemli diye haksızlık yapılmasına da karşıyız... Tutukluluğun cezaya dönüşmesine itiraz ediyoruz... Ergenekon’u gerekçe göstererek muhaliflerin sindirilmesi kabul edilemez...” Diyebilirsiniz...
¡ ¡ ¡
Mesela...
“Biz kimsenin başörtüsüne karışmayız. Ama türban başka... Türban siyasi simgedir... Eskiden türban mı vardı? Benim anneannem de başını örtüyordu... Türban sorunu, ancak siyasilerin bu konuyu istismar etmemeleri durumunda çözülür...”
Demek yerine...
“Üniversite çağına gelmiş bir insanın nasıl giyineceğine karışmak devletin işi değildir. Üniversiteye giden bir insana ‘Aç başını’ demekten hicap duyarız...”
Diyebilirsiniz.
¡ ¡ ¡
Mesela...
“Kürtlere her şeyi verdik, daha ne istiyorlar... Bu işin arkasında dış güçler var... Sorun ekonomiktir... Ekonomiyi çözdük mü sorun da çözülür...” Demek yerine...
En azından...
Herkesin Kürt demeye korktuğu bir dönemde partinizin hazırladığı ve hâlâ geçerliliğini koruyan “Kürt raporları”nı devreye sokabilirsiniz.

Hale’nin sorunu

GEÇENLERDE bir partiye gittim...
Sahnede bir sanatçı...
Bir yerden tanıyorum ama nereden?
Tam tanıyacakken yanımdaki kulağıma fısıldayıverdi:
“Avrupa Yakası’ndaki kız... Hale Caneroğlu...”
¡ ¡ ¡
Hale Caneroğlu sahnede süper!
Hopluyor, zıplıyor, her telden şarkılar söylüyor, Sezen patlatıyor, Madonna haykırıyor, espriler yapıyor, seyirciyi işin içine katmaya çalışıyor falan...
Yani elinden geleni yapıyor.
Ne elinden geleni? Elinden gelenin çok fazlasını yapıyor.
Ama üzgünüm! Olmuyor, olamıyor.
Neden mi?
Galiba sorun “elden gelenin fazla”sında...
Şöyle ki:
Seyirci 2 dalga boyunda ise sen 15 dalga boyuyla üzerine gelmeyeceksin... Biraz sempatiksen, durumu abartıp sempatiye tavan yaptırmayacaksın... Senden 3 titreşimli dans beklenirken sen 39 titreşimli dans etmeyeceksin... Yaptığın espriler seyircide hiçbir karşılık bulmuyorsa, esprileri devam ettirmek yerine yönlerini değiştireceksin... Seyirciyi terörize edip kendine maruz bırakmak yerine “Keşke bir şarkı daha söylese” diye beklentiye sokacaksın...

Kemalcilerin 3 ayıbı

GÜRSEL TEKİN’E AYIP: İstanbul’da CHP’yi şaha kaldıran isim Gürsel Tekin’dir... Onun açtığı yol, çizdiği çizgi, sergilediği performans, bir partinin “İstanbul İl Başkanlığı” makamının ne denli önemli olabileceğini gösterdi. Bugün CHP bir değişim yaşıyorsa, o değişimin ilk işaret fişeğini Gürsel Tekin atmıştır. Fakir fukarayı ilk o fark etmiştir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerel seçimde İstanbul’da elde ettiği başarıda payı büyüktür. Partinin yönetim kademesine alınmamasının doğuracağı eksikliği bir tarafa bıraksak bile yapılanın ayıp olduğunu göz ardı edemeyiz.
? SONAR ANKETİ: Ben SONAR anketlerine pek güvenmem... Çünkü bu kuruluş, ortada hiçbir şey yokken AK Parti’yi geride gösterme gayretiyle tanınır. Mesela en son yerel seçimde AK Parti’nin yüzde 29 oy alacağını öne sürmüştü SONAR... Ortada bir şey yokken bunu yapan SONAR’ın, ortada bir şey varken CHP’yi AK Parti’nin önünde göstermesine kuşkuyla yaklaşıyorum... Tıpkı “Kemal’den sonra hiçbir şey değişmedi...” türünden anketler yayınlayan “yandaş araştırma şirketleri”nin anketlerine kuşkuyla yaklaştığım gibi... Kemalcilere tavsiyem şudur: SONAR’ın gazına gelmeyin, doğru dürüst anket çalışması yaptırın.
? SARIGÜL OLAYI: Kemalcilerin fısıltı gazetesi kulaktan kulağa şu yalanları yayıyor: “Sarıgül de Kemalci oldu / Sarıgül de CHP’ye geçecek / Parti kurmaktan vazgeçti” falan diye... Oysa bunların hepsi gerçekdışı... Kemalciler, bu tür uydurma haberlerle kamuoyunu etkilemeye çalışacaklarına, Sarıgül’le temas kurup güç birleştirme olayına girmelidirler... Sarıgül’ü ikna edemiyorlarsa centilmence yarışa razı olup yollarına devam etmelidirler... Kısacası bu işler, tezviratla, uydurma haberlerle, fısıltıyla halledilecek türden işler değildir.
Yazarın Tüm Yazıları