Zemzem Kuyusu’na işeyen adam da tarihe geçmişti

Güncelleme Tarihi:

Zemzem Kuyusu’na işeyen adam da tarihe geçmişti
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2005 00:00

Zemzem Kuyusu’na işeyen adam da tarihe geçmiştiTürkiye, üç günden buyana Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un Hazreti Muhammed’in sakal-ı şerifini huzuruna getirtmesi skandalını tartışıyor. Bakan Bey’in önceki gün konuyla ilgili olarak, ‘Böyle bir olayın tarihte ilk olduğu belirtiliyor. Ben de tarihe geçtim’ demesi, bana İslam tarihinde ‘tarihe geçmek’ maksadıyla yapılmış ve ‘tek’ olan bir başka hadiseyi hatırlattı: ‘Bevvál-i çeh-i zemzem’i, yani şöhret olmak için Zemzem Kuyusu’na işeyen, sadece yaptığı saçmalık hatırlanan ama ismi-cismi unutulan adamın hikáyesini...

HÜRRİYET’in, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koçun Eyüp Müftülüğü’nde muhafaza edilen Hazreti Muhammed’e ait sakal-ı şerifi Atatürk Havalimanı’na getirtmesi hadisesini manşette duyurmasından sonra, Türkiye, üç günden buyana sakal-ı şerif skandalını konuşuyor.

Önce, son 20 küsur seneden buyana Kültür Bakanlığı makamına gelen zátlarla mesleğim gereği temasımın olduğunu, hattá bir kısmını yakından tanıdığımı ve Atilla Koç’un bildiğim bu bakanlar arasında ‘en kültürlüsü’ olduğunu söylemem gerekiyor. Size belki tuhaf gelecek ama önceki bakanların birçoğunun ismini bile duymadıkları önemli kişiler yahut hadiseler hakkında Atilla Bey ile konuların detayına inilerek rahatça sohbet edilebildiğine şahsen şahit oldum.

Siyaset işin başka tarafı olsa gerek, Atilla Bey sakal-ı şerif hadisesinin duyulmasından sonra bir açıklama yaptı ve ‘Böyle bir olayın tarihte ilk olduğu belirtiliyor. Ben de tarihe geçtim’ dedi. Bakan Bey’in bu sözleri bana İslam tarihinde ‘tarihe geçmek’ maksadıyla yapılmış ve ‘tek’ olan bir olayı hatırlattı: ‘Bevvál-i çeh-i zemzem’i, yani şöhret olmak için Zemzem Kuyusu’na işeyen adamın hikáyesini...

Zemzem, málumunuz, Kábe’nin 20 metre kadar ilerisinde, Hacer-i Esved’in hemen karşısında bulunan ve mübarek kabul edilen kuyunun adıdır. Geçmişi İslámiyet öncesi asırlara kadar uzanır, Allah’ın Hazreti İbrahim’in oğlu İsmail’e ihsanıdır ve zamanla unutulup üzeri kapanmış olan kuyu, Hazreti Muhammed’in büyükbabası Hazreti Abdülmuttalib tarafından yeniden kazılıp ortaya çıkartılmış, 1400 küsur sene boyunca büyük saygı görmüş, suyu hacılar tarafından asırlar boyunca dünyanın dört bir yanına taşınmış, hattá temizliğin sembolü sayıldığı için, ‘zemzemle yıkanmış’ gibisinden deyimlere kadar kaynak olmuştur.

İşte, İslamiyet’in ilk zamanlarında meşhur olup tarihe geçmek isteyen adamın biri şöhreti ancak Kábe’de yakalayabileceğini düşünür, Zemzem Kuyusu’nu gözüne kestirir ve gidip herkesin önünde kuyuya bir güzel işer. Artık şöhret olduğuna, isminin ölümsüzleştiğine inanmaktadır!

Adamın ettiği iş bugün hálá bilinip hatırlanmakta, hattá şöhrete ulaşmak için saçma sapan iş yapanlar için kullanılan ‘Zemzem Kuyusu’na işemek’ sözü edebiyattan günlük hayata kadar birçok alanda kullanılmaktadır ama hadisenin kahramanının ismi çoktan unutulmuştur.

Bu saçma işin kahramanından bahsedilirken Osmanlıca’da ‘Zemzem Kuyusu’na işeyen kişi’ demek olan ‘Bevvál-i çeh-i Zemzem’, yahut Arapça’da ‘işeyenlerin babası’ anlamına gelen ‘Ebu Bevvál’ deniyor. Tarih, sakal-ı şerifi huzuruna getirtenlerden de ileride büyük ihtimalle ‘Ebu Hilye’ yani ‘sakalın babası’ diye bahsedecektir.

Yaratılış önce gönüllerde olur

İNSANIN
vehmi, insanın içi, koridora benzer. Gelenler, önce koridora girerler, ondan sonra eve gelirler.

Bütün dünya, bir evdir sanki. Bu eve giren, bu dehlize dalan, elbette evde görünecektir. Meselá içinde oturduğumuz şu evin şekli önce mühendisin gönlünde belirdi, ondan sonra bu ev meydana geldi.

‘Bütün dünya bir evdir’ dedik ya; vehim, tasarlayış, düşünce, bu evin koridorudur. Koridorda beliren, gözüne görünen şey gerçek olarak bil ki evde de görünecektir. Dünyada beliren, görünen hayır-şer, herşey, önce koridorda belirmiştir; ondan sonra burda, dünyada.

Ulu Tanrı dünyada görülmemiş, şaşılacak çeşit-çeşit, renk-renk şeyler, bağlar, bahçeler, çayırlar... bilgiler, çeşit-çeşit kitaplar meydana getirmeyi istedi mi, o isteği, o ihtiyacı önce gönüllere koyar, ondan sonra da onları, bu istekten, bu ihtiyaçtan meydana getirir. Böylece bu dünyada ne görüyorsan bil ki o dünyada var. Meselá bir nemde ne görüyorsan bil ki denizde de var. Çünkü bu nem, o denizden. Böylece Ulu Tanrı bu göğü, bu yeri, Arş’ı, Kürsi’yi, başka şaşılacak şeyleri yaratmak dileyince, bunların isteğini önce gelip-geçenlerin gönüllerine verdi; káinat, bu yüzden meydana geldi (Hazreti Mevláná’nın ‘Fihi Má-Fih’inden).

Sorular ve cevaplar (Mehmet Nuri YILMAZ)

Niyetsiz oruç geçerli olur mu?

Sabire DÜZEL/MERSİN

- Niyet, bir şeyi bilinçli olarak yapmak demektir. Açlığı ibadete çeviren niyettir. Bir insan sabahtan akşama kadar aç kalsa, oruç tutmaya niyet etmezse o kişi oruç tutmuş sayılmaz. Niyet, bütün ibadetlerin şartıdır. Niyetsiz hiçbir ibadet kabul olunmaz. Niyet, kişinin oruç tutmasına beyninde karar vermesidir, dil ile söylemek gerekmez.

Ötanazi dinimizce caiz midir?

Selahattin ERPOLAT/DENİZLİ

- İslam dinine göre kişinin kendi canına kıyması yasak olduğu gibi, tıbbi verilere göre yaşama ümidi kalmamış veya şiddetli acılar hisseden bir insanın hayatının, bir başkası eliyle son verilmesi talebi olan ötanazi de yasaktır. Bununla birlikte, suni solunum cihazına bağlı bulunan hastanın, kalp ve solunumu tamamen durmuş ve uzman tabiplerin bu durumdan geri dönüşün artık imkánsız olduğu sonucuna varması (fiziki ölüm) ve beynin bütün fonksiyonları kesin olarak durmuş, uzman tabiplerin bu durumdan geri dönüşün olmadığını ve beynin çözülmeye başladığına hükmetmiş olmaları (beyin ölümü) halinde hastanın bağlı olduğu yoğun bakım cihazı kapatılabilir.

Alkolü temizlikte kullanabilir miyiz?

Muhyettin KAYA/ANKARA

- Alkollü içeceklerin alınması dinimizce kesin olarak haram kılınmıştır. Ancak alkolün, kolonya ve ispirto gibi alkol içeren maddelerin temizlik ve güzel koku amacıyla kullanılmasında dinen bir sakınca yoktur.

Sağır ve dilsizler ibadetle yükümlü müdürler?

Ethem VAROL/ANKARA

- Sağırlar ve dilsizler, diğer Müslümanlar gibi ibadetlerle yükümlüdürler. Namaz kılarken onların tekbir ve kıraati (okumayı) kalplerinden geçirmeleri yeterlidir. Namaz sadece okumadan ibaret değildir.

Dua ederken önce peygamberleri, velileri ve geçmişi anıyor, sonra kendim için ‘Allahım, beni kabir azabından koru’ diye yakarışta bulunuyorum. Bu doğru mudur?

Ayşe BAYTAROĞLU/LONDRA

Duanıza peygamberleri, velileri ve bütün müminleri katmanız dua adabına uygun bir davranıştır.

İmamdan farklı bir mekánda, hoparlör bağlantısıyla imama uyulabilir mi?

İbrahim ATIŞKAN/ESKİŞEHİR

İmam ile imama uyanların namaz kıldıkları yerin bir olması gerekir. İmamın sesini işiterek veya kendisini görerek namazdaki hareketlerini anlarlarsa imama uymak sahih olur. İmamı görmeyen ve sesini de duymayan kişi, cemaatten bazılarını görmesi veya cemaatten tekbir getiren kişinin tekbirini duyması halinde imama uyabilir. İmam ile imama uyanların namaz kıldıkları yerin hakikaten veya hükmen bir olması gerekir. Bu itiibarla, ses bağlantısı olmak kaydıyla, cami olarak kullanılan binanın farklı kat ve bölümlerinde imama uyarak namaz kılınabilir.

Kadın cemaate erkek hocanın mukabele okuması uygun mudur?

H.OZAN/İSTANBUL

Kadın cemaate erkek hocanın mukabele okumasında bir sakınca yoktur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!