Yok olan yalı temellerinden doğuyor

Güncelleme Tarihi:

Yok olan yalı temellerinden doğuyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 17, 2005 00:42

Türkiye’nin 47,50 metre ile en büyük cepheli yalısı temellerinden yeniden doğuyor. 1910’lu yıllarda tamamen kaybolan Paşabahçe’deki tarihi Tahir Paşa Yalısı’nın izini süren mimar Erol Sevimlisoy ve ekibi, Anıtlar Kurulu’na yalının tescilini yaptırdı. Şu anda Toprak Holding’e ait arazi üzerinde temellerinin bir bölümü bulunan yalının inşası için teklifler alınıyor.

İşkodra Valisi Tahir Paşa’nın 1880’de yaptırdığı ve 1910’lu yıllarda ortadan kalkan Paşabahçe’deki yalısı, Türkiye’nin en büyük cepheli yalısı olarak önümüzdeki aylarda yeniden inşa edilecek. Tarihi kayıtlar ve fotoğraflardan yararlanılarak, aslına uygun olarak projelendirilen yalının tabanı bin 780 metrekareye oturuyor. Yalı bittiğinde, üç katta toplam 5 bin 300 metrekarelik kapalı alana sahip olacak.

Toprak Holding yöneticilerinin isteği üzerine, arazide 1990 yılında çalışmaya başlayan mimar Erol Sevimlisoy, burada tarihi bir yapıya ait kalıntılar buldu. Anıtlar Kurulu ile yapılan görüşmelerde, temel kalıntılarının yarısının, incelenen 18 numaralı, diğer yarısının ise 17 numaralı parselde bulunduğu öğrenildi. Ancak 17 numaralı parseldeki bu kalıntılar fark edilmemiş ve üzerine üç katlı bir apartman inşa edilmişti. Kurul, ileride problem çıkacağını düşünerek, temelin yarısı için yapım talebini kabul etmedi.

Bunun üzerine bahçede kuyular kazılarak, en azından bir müştemilata ulaşmayı uman Sevimlisoy ve ekibi, kıyıya paralel olmayan birkaç taşı takip ederek, yeni bir yalının temellerini buldu. Sonunda, bin 780 metrekareye oturan bir başka yalının temellerine ulaşıldı.

DEDEKTİF GİBİ LONDRA’YA KADAR İZ SÜRDÜLER

Araştırma, bu devasa yapının ne olduğu anlamak için sürdürüldü. Yalı, İşkodra Valisi Tahir Paşa’ya aitti. Kıyıya paralel olan ve daha önce yarım temeli bulunan yalı ise damadı Asaf Bey’indi. Tahir Paşa’ya ait yalı yıkıldıktan sonra kalan taşları, damadı Asaf Bey kendi yalısının yapımında kullanmıştı.

Eski sahipleri, 1916’de inşa edilen bu yalının, 1938’de bina vergisinden muaf olmak için yıktırıldığını söylediler. Ailenin soyağacı incelendi ve bir zamanlar Taksim’de oturan ve Londra’ya taşınan Zehra Hanım’ın adına ulaşıldı. Zehra Hanım, mimarlara, Tahir Paşa Yalısı’nın eski fotoğraflarını verdi ve yapıyı anlattı. Buna ek olarak hava haritaları, Prof. Sedad Hakkı Eldem’in çizimleri, özel idare kayıtları, tarihsel dokümanlar ve Osmanlı tapu kayıtları da incelendi. Artık Tahir Paşa Yalısı’nın da, Asaf Bey Yalısı’nın da varlığı kanıtlanmıştı.

Aslına uygun rölöve, restitüsyon-restorasyon yani rekonstrüksiyon (yeniden yapma) projeleri Anıtlar Kurulu’na sunuldu. Toplam sekiz yıl süren çalışmalarla Kurul’dan izin alındı ve yalı tarihi eser olarak tescil edildi. 1998 yılında rölöve ve restitüsyon projeleri onaylandı.

Tahir Paşa Yalısı’nın sekiz dönüm bahçesi, tipik yalı bahçesi özelliklerini hálá koruyor. Geniş yüksek taş-tuğla karışımı bahçe duvarı, yine geniş ve yüksek giriş kapısı ve parsel bitiminde servis kapısı ile giriş kapısı yanında yer alan atların yıkandığı havuzu görmek mümkün. Bahçede toplam sayısı 151 olan akçaağaç, sedir, porsuk, akasya, palmiye, atkestanesi, ıhlamur, fıstık çamı, kızılçam, manolya, incir, ceviz, dişbudak, servi, fındık, ladin, ginko, söğüt ve meyve ağaçları var. Osmanlı çimlerinin de görüldüğü bahçedeki yaşları 25-200 arasında değişen tüm ağaçlar İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından tespit edildi, nakil edilebilecek olanlar belirlendi. Yalının rıhtımındaki kayıkhane de yerli yerinde.

Tahir Paşa Yalısı’nın bir özelliği de geniş odaları. Yeni projede kalorifer dairesi, depo, soğuk hava odaları, sığınak ve havalandırma amacıyla kullanılmak üzere yalıya bir bodrum kat ilave edildi. Harem, selamlık ve sofa ise aynen korundu. Ancak bazılarının işlevi değişti. Örneğin, ana girişteki büyük sofa misafir karşılama ve kokteyl salonu olarak kullanılacak. Sofadan harem ve selamlıklara geçişteki ilk odalarda, bu odalara ait tuvalet ve vestiyerler yer alacak. Bir oda mutfak olarak kullanılacak, diğer odalar ise salon ve yemek odası olacak.

Yalının iç mimari uygulamalarını Erol Sevimlisoy ile Yüksek Mimar Nurgül Akgündüz, klasik tasarımlara bağlı kalarak yapacaklar.

MİMAR EROL SEVİMLİSOY:

BOĞAZİÇİ’NDE YAŞAMAK AYRICALIK

Boğaziçi’nde doğal güzellikler ve tarihi birikimlerin oluşturduğu değerlerin içinde yaşamak büyük ve keyifli bir ayrıcalık. El değiştiren yalılar tarihe mal olmuş yaşam kültürünü de değiştiriyor. Yalıda, köşkte, Boğaz’da yaşamak özel bir kültür gerektiriyor. Boğaziçi’nde tespit edilmiş 700 civarında yalı var. Eskiden yalı sahipleri, bunları son çare olarak ellerinden çıkarırlardı ve satışlar duyulmadan yapılırdı. Ancak son günlerdeki gayri- menkule hücum yalılarda da hissedildi ve son altı ayda 60 yalı el değiştirdi. Yani 60 aile Boğaziçi yaşamına karıştı.

Rekonstrüksiyonlarda, her yenileme çalışmasıyla ben de kendimi yeniliyorum. Eski eser yapıları mümkün olduğunca yıkmadan yapmaya, korumaya gayret ediyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!