Yine sağlık...

Güncelleme Tarihi:

Yine sağlık...
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2006 18:21

Başbakan RTE’nin sağlık sorununun çözümüne ithal doktor önermesinden sonra kendi doktorlarımıza ne kadar değer verdiğimizi, çağın gerisinde bürokratik uygulama ve anlayışla nasıl mantık dışı hareket edildiğini, yaşadığım ve herkesin de yaşadığı bir olayla devam etmek istiyorum sağlık tefrikama.

Gerçi pehlivan tefrikasına döndü ama olsun.

Yeni unsurlar katıyorum nasılsa.

Sosyal Güvenliğin tek çatı altına alınmasıyla ilgili sorunun çözümünde yer alan tüm hastanelerin herkesin hizmetine açılması uygulaması ne yazık ki hala kör-topal biçimde sürüyor.

İyi şeyler de yapılmıyor değil.

Hak vermek gerek bazı sorunların çözümünde atılan olumlu adımları da alkışlamak gerek.

Misal. Emekli SSK, Bağkur ve devlet memurlarının sevk kağıdı olmaksızın anlaşmalı özel hastanelerde ameliyat olmaları büyük bir nimet.

Tabii her tür ameliyat için değil.

Mesela kalp ameliyatları, anjiyo gibi müdahaleler için elinizdeki sağlık karnesi ile anlaşmalı özel hastaneye gidiyorsunuz, doktorunuzu seçiyorsunuz. Ameliyata hazır olduğunuzu söylüyorsunuz ve istediğin an ameliyat oluyorsunuz.

Mis gibi iki kişilik odalarda yatıyor, sonra taburcu oluyorsunuz. Tek kuruş ödemeden.

Yani özel hastane,yaptığı baypas ameliyatının parasını devletten alıyor.

Size de sağlıklar diliyor. Sizin hayat boyu alacağınız ilaçlar için bir rapor - üç uzmanın imzasını taşıyan - veriyor. Veriyor ki, siz de gidip eczaneden bu ilaçları ücretsiz alabilesiniz.

Sizi ameliyat eden doktorların imzalarını taşıyan rapor size maalesef verilmiyor.

Verilmiyor çünkü bürokrasi, devlet hastanelerinden birinde görevli kalp cerrahisi bölümündeki doktorların verdiği raporu geçerli sayıyor.

Yani yaşamının kalp ameliyatlarına adamış, cerrah, kardiyalog ve narkoz uzmanı üç doktorun “Bu ameliyatı biz yaptık. Hastanın şu ilaçlara yaşam boyu ihtiyacı olacaktır” açıklamalı ve imzalı rapor yazma hakkı yok.

Yok çünkü devlet onlara güvenmiyor ve “Hayır, hasta ameliyat olduğuna dair bir yazı ile muhakkak devlet hastanesine gidecek. O hastanedeki kalp bölümünden üç doktorun yazacağı raporlar ilacını alacak” diyor.

Yani ameliyatı yapana değil, yapmayana yetki verilmiş.

Şimdi gelin de hükümetin kendi doktoruna verdiği değere bakın.

Bırakın değeri, emeklilerin için milyarlarca lira ödediği parayı hak eden özel hastanenin doktorlarına tıp açısından güvenmiyor.

Ya da “Yahu ilaç için sahte rapor verebilirler” mi denmek isteniyor anlamak mümkün değil.

Yani nekahat dönemindeki hasta veya yakınlarına ameliyattan hemen sonra öylesine işler düşüyor ki evlere şenlik.

Bürokrasi mantıklı bir uygulama olsa neyse.

Aynı tıp fakültesinden mezun iki doktordan birine güven, diğerine güvenme.

Üstelik özel hastanede çalışacak kadar başarılı olmuş ve bir kaç adım ilerde mesleğini icra edene güvenme, devletin çatısı altında çalışmak zorunda kalana güven.

Bu kafa sağlık sorununu eğer ithal doktorlarla çözecekse işimiz var demektir.

Bu sağlık sorunu bitmez.

Bir başka yazıda da bir başka çelişkiyi aktarmak üzere.

Sevgiler,

Sezai

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!