Yılmaz'ın beni sevdiğini gazeteden mi okumam icap ediyordu?

Güncelleme Tarihi:

Yılmazın beni sevdiğini gazeteden mi okumam icap ediyordu
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 27, 2002 00:00

20 yaşındaydı, Londra'da tiyatro eÄŸitimi alıyordu Bay Ernesto'ya tosladı. Penceresinin altında gitar çalıp serenat yapan o Ä°talyan, kızı Zeynep'in babası olacaktı. Deniz Türkali Ä°talyanca, Bay Ernesto Ä°ngilizce ve Türkçe bilmiyordu. Ne zaman ki Deniz Türkali Ä°talyanca öğrendi, ayrıldılar. Atıf Yılmaz aile dostlarıydı, 14 yaşından beri tanışırlardı. Yılmaz Abi derken, Atıf Yılmaz sevgili eÅŸi oldu. 20 yıllık beraberliÄŸin sonunda geçenlerde yayınlanan bir röportajla Türk halkı, ayrılmış olduklarını öğrendi. Ve Atıf Yılmaz ‘‘Dönerse zil takıp oynarım’’ diyordu. Gazetecilik zor zanaat, karşındakine ‘‘Peki ne diyorsun?’’ diye sormak gerekiyor. Ama Deniz Türkali de kolay lokma deÄŸil, önce röportaj vermek istemedi. Sonra da aÅŸağıda okuyacağınız kadarını anlattı. O sıkı bir oyuncu. Ve tabii ki oyunlarıyla gündeme gelmek istiyor. Ä°liÅŸkileriyle, eski kocalarıyla deÄŸil. EÄŸlenceli bir kadın, farklı bir kadın. O iri mavi gözleriyle insanı hem sımsıcak sarabilir, hem de bir kaşık suda boÄŸabilir. Yakında da meslektaşımız olacak. Açıklamadığı bir yayın organında köşe yazacak. Yine de bir kıyak yapıp, en uzun röportajını benimle yaptı. Bakalım ben yeni oyununu sahnelediÄŸinde onunla röportaj yapacak mıyım?Ä°nsanın bir gazete röportajıyla, terk ettiÄŸi eve davet edilmesi nasıl bir ÅŸey? a) ArkadaÅŸlarımın yüzüne bakamadım b) Utanmış gibi yapıp aslında memnun oldum c) Ay bu adam da delirmiÅŸ dedim...- Hiçbiri! Bunca oyun oynadım, konser verdim, albüm yaptım, film çektim, hele geçen sene Zelda'yı oynarken ‘‘Ay n'olur bir röportaj yapsınlar’’ diye öldüm. Öldüm ama kimse yüzüme bakmadı! Ve ÅŸimdiki manzara: Ä°nsanlar kuyrukta. Komik tabii. Tecavüz kaçınılmazsa, arkana yaslan ve keyif almaya çalış demiÅŸler, ben de öyle yapıyorum, eÄŸleniyorum.Atıf Yılmaz aynı ÅŸeyi billboard'la yapsaydı, ÅŸehrin her tarafına ‘‘Beni affet Deniz. Eve geri dön!’’ yazdırsaydı, tepkiniz farklı mı olurdu?- Hakikaten bu olup biten bana Japonca gibi geliyor! Algılayamıyorum. Åžaka zannediyorum. Bunlar çok mahrem ÅŸeyler. Beni ilgilendiren seneye ne oynayacağım. O zaman benimle röportaj yapılacak mı? Oyunum tanıtılacak mı?Hiç mi romantik bulmadınız?- Sadece eÄŸlenceli. Ama o kadar.O BENÄ°M YILMAZ ABÄ°MDÄ°Yoksa Atıf Yılmaz, aile sırlarınızı ifÅŸa etti diye sinirlendiniz mi?- Aile kavramına, kutsallığına inanmam ki. Zaten çok fazla ‘‘kutsalım’’ yok. Çok da hoÅŸ gördüğüm bir kavram deÄŸil aile. Ailem, benim seçtiklerim: Dostlarım, arkadaÅŸlarım. Onlarla ilgili de konuÅŸmam. Biri yakınımsa, o yakınlık onunla benim aramdadır. Tartışırım, itiÅŸirim, kakışırım ve bunu da sadece bir baÅŸka arkadaşıma anlatırım. Gazeteciye anlatmak aklıma dahi gelmez. Zaten kimsenin de ilgisini çekmez diye düşünürüm.Ama çekti...- Diyorum ya, tuhaf!AÅŸkın reklamı olur mu? Reklamla aÅŸk olur mu?- Åžimdi, hayatlar reklam, reklamlar hayat! Olur mu diyorsan, oluyor. Ama benim de bünyem bunu kaldırmıyor.Tam da bunu soruyorum, böyle hissederken, bir sabah, insanın kendisini herÅŸeyin ortasında bulması... Nasıl bir ÅŸey?- Hayretler içinde kaldım. Nokta.Yine de, ‘‘Bana dönerse zil takıp oynarım’’ lafına gülmez mi insan? Bu adamın güldürme yeteneÄŸi hep var mıydı?- Atıf Yılmaz mizah duygusu geliÅŸmiÅŸ bir adamdır.AÅŸk, iliÅŸki, evlilik, ayrılık, birleÅŸme, tiyatrodan daha mı fazla ilgi çekiyor? Ve bu durum, Genco Erkal gibi sizin de mi moralinizi bozuyor?- Moralim bozulacağı kadar bozuldu zaten. Ama geçen sene daha bozuktu. Ä°nsanlar neden oyunuma ilgi göstermedi diye kahroldum. Hani gelirsin beÄŸenmezsin, ‘‘O kadar kötü oynamışsın ki, bu ne rezalet!’’ dersin, ben de tartışırım seninle. Çünkü oyuncuyum ben ve bir mesleÄŸim olduÄŸuna göre, hayatımı deÄŸil iÅŸimi konuÅŸmak isterim!Sizce terkettiÄŸiniz eÅŸinizde görülen sendrom neyin göstergesi a) YetmiÅŸ yaÅŸ b) Gündeme gelmek c) Çaresizlik d) Bir tür ağız ishali- Hiçbiri. Aslında içten olduÄŸunu düşünüyorum. Yılmaz, röportajda olduÄŸunu düşünmez. EÄŸlenceli eÄŸlenceli konuÅŸmuÅŸtur. Gazetede görünce de dehÅŸete düşmüştür. Öyledir Yılmaz...Atıf deÄŸil Yılmaz deniyor öyle mi?- Eee çünkü o benim Yılmaz Abi'mdi! O ne demek?- Babamın arkadaşıydı Yılmaz. 14 yaşından beri tanışıyoruz. Her ÅŸeyimi bilir. Aile büyüyüğüm sayılır. Ona çok uzun süre Yılmaz Abi dedim. Flört etmeye baÅŸladıktan sonra bile. Ağız alışkanlığı iÅŸte.Åžebnem Ä°yinam'ın röportajında o kadar hoÅŸ ÅŸeyler söylemiÅŸti ki size dair, baÅŸkalarının kadınlık gururu okÅŸanabilirdi...- Ne münasebet! Yılmaz'ın beni çok sevdiÄŸini ben zaten biliyorum. Bunu bir de gazeteden okumam mı icap ediyordu? Uzun evliliklerde ne oluyor? Ä°liÅŸki neye dönüşüyor?- Annem babamdan 50 yıllık evlilikten sonra boÅŸandı. AÅŸkın bittiÄŸi gerekçesiyle. Genellemelerden hoÅŸlanmam ama şöyle bir gözlemim var: Kadınlar daha cesur. Hayatlarını, yalnız baÅŸlarına, çok daha rahat sürdürüyorlar. Erkekler için zor. Yalnızlık onları korkutuyor. Ayrılabilmek için baÅŸka bir kadına aşık olmaları gerekiyor. YaÅŸamını tek başına sürdürmek için ayrılan erkek sayısı az...Sizce Deniz Türkali nasıl tanınıyor? a) Atıf Yılmaz'ın karısı b) Vedat Türkali'nin kızı c) Nevi ÅŸahsına münhasır bir oyuncu.- Birinin kızı, birinin karısı olarak deÄŸil, bir oyuncu olarak tanındım. Buna çok dikkat ettim. Pek çok insan Yılmaz'la evli olduÄŸumuzu bile bilmiyordu. Hatta, aramızda yirmi yaÅŸ fark olduÄŸu için beni onun kızın zannedenler bile olurdu.Çok flörtçü bir adamla evli olmak nasıl bir duygu? Siz de öyle misiniz?- Flörtten ne anladığınıza baÄŸlı! Rahmetli Mina Urgan bana ‘‘Fingirdeksin kızım!’’ derdi. Ben sadece erkeklerle deÄŸil, hayatla flört ediyorum.O nasıl oluyor?- Hayata karşı kışkırtıcı olmak, hayatın seni kışkırtmasına izin vermek, açık olmak, meraklı olmak, düş kurmak, düşlerini aramak... Hayatımın en büyük aÅŸklarından birini, itiraf ediyorum ki, kedilerimle yaşıyorum. Biliyorum, bu kedi muhabbeti iyice baydı artık, her konuÅŸan kedisine, köpeÄŸine aşık, ama n'apim öyle, on yıldır Fıstık adlı bir kedim var, ölüyoruz birbirimize. Onunla yaÅŸadığım dargınlıkları, küskünlükleri, barışmaları, bir anlatsam... Hakikaten aÅŸk! Ondan söz ederek aÄŸzımın suyu akıyor, diÅŸlerim kamaşıyor. Bu da hayatla flörtün bir parçası iÅŸte. Ä°nsan merkezli dünya beni delirtiyor. Bütün kış düşünü kurduÄŸum Bozcaada'ya gidiyorum yazın. Işıkların olmadığı bir yerde yemek yiyoruz. Sonra denize giriyoruz. O yakamozlar... O yakamozlar mı yıldız, sen mi yıldızların içinde yüzüyorsun? O zaman ‘‘Bu nasıl büyük bir ÅŸans’’ diyorum kendi kendime ‘‘Burada olmak, yaÅŸamak, hayatla flört etmek...’’NEFRET EDERÄ°M STATÃœKODANYirmi küsur yıldan sonra boÅŸanmaktan korkanın kadın olması gerekirken, siz neden toplumun dengesini bozuyorsunuz?- Toplumun dengeleri bozulmak için var! Bir de neden yirmi küsür yıldan sonra boÅŸanılmayacakmış! Gençlerde tuhaf bir yanılgı var: Kendilerinden büyüklerin hakları yavaÅŸ yavaÅŸ geriye alınmalı. Onların aşık olmaması gerekiyor, onların boÅŸanmaması gerekiyor. Yok ya! Nefret ederim satükodan!Ä°yi de baÅŸka birine aşık olabilecek miyim diye korkmaz mı insan?- Bunun hesabı yapılmaz ki! BaÅŸkasına aşık olabilecek miyim olamayacak mıyım? Statükoyu bozabilecek miyim bozmayacak mıyım? Toplumsal tepkilerden hiç korkmaz mısınız?- Valla hatırlamıyorum korktuÄŸumu. Ama tabii hapse girmek, iÅŸkence görmek istediÄŸimi söyleyemem. Ama benim de ayıp kavramlarım var.Ne onlar?- Mesela özel hayatımın uluorta konuÅŸulması çok ayıp geliyor. Hakikaten utanıyorum. Ama hayatım zaten baÅŸkaları adına utanmakla geçti! Çok kötü bir oyuncuyu seyrederken de utanırım. Mahvolurum. Ä°nÅŸallah, ona baktığımı görmemiÅŸtir diye baÅŸka tarafa bakmaya çalışırım.NE ZAMAN MI ZÄ°L TAKACAÄžIMArtık korktuÄŸunuz ne kaldı? BaÅŸarısızlık, ilgisizlik, aç ya da açıkta kalmak, geleceksiz olmak...- Öyle korkularım yok benim. Beni korkutan dünyanın hali. Açlık grevlerinde ölen arkadaÅŸlarım, onları tanımıyorum ama hepsi arkadaşım. Ä°nsanlara ve hayvanlara yapılan zulüm beni korkutuyor. Kedime bir ÅŸey olacak diye ödüm kopuyor. Bir de tabii bir gün oyun oynayamayacak hale gelmek. Sesimi kaybetmek. Görememek. Hep önlem alıyorum bu yüzden: Kötürüm olursam ÅŸarkı söylerim, gözlerim kör olursa kör alfabesi öğrenirim gibi!Kızınıza verdiÄŸiniz en önemli öğüt nedir?- EÄŸitime inananlardan deÄŸilim. Benim için önemli olan adalet duygusunun olması. Kızım Zeynep'e de onun kızı Ceren'e de anlattığım budur. Onların sorduÄŸu her soruya, ‘‘Ben böyle düşünüyorum, ama baÅŸkaları farklı düşünebilir, siz kendi doÄŸrularınızı kendiniz bulacaksınız’’ diye cevap veririm. Benim hayatımda zaten onaylamadığım otoriteler var. Dolayısıyla ben kimsenin hayatında otorite olmak istemem. Çocuklara güven aşılamak önemli. Ama bu da öğretilecek ÅŸeyler deÄŸil, birlikte yaÅŸanılarak ediliniyor.ÊPeki bir çocuk ÅŸunu bilmek istemez mi, arkadaÅŸ deÄŸiliz sadece, o aynı zamanda benim annem!- DoÄŸru. Böyle bir hata yaptım ben. Kızım beni hálá arkadaşı zannediyor. Ãœstelik Ceren de öyle zannediyor. Ä°kisi de farkında deÄŸil, birinin annesi ötekinin anneannesiyim! Bu sözcük de hiç hoÅŸuma gitmiyor!ÊSon soru: Atıf Yılmaz ne yaparsa siz zil takıp oynarsınız?-Çok güzel bir film çekerse... Neden olmasın, zil takıp oynarım!TÃœRKÄ°YE'NÄ°N MRS. ROBÄ°NSON'U OLACAKÖnceki oyunlarıyla medyanın ilgisini çekememekten ÅŸikayet eden Deniz Türkali, yeni projesiyle sadece medyanın deÄŸil herkesin ilgisini çekmeyi baÅŸaracak. 60'ların kült filmi ‘‘The Graduate’’, yeni mezun genç bir öğrenciyle olgun ve deneyimli bir kadının iliÅŸkisini anlatıyor. GeçtiÄŸimiz yıllarda ünlü isimler tarafından tiyatroya da uyarlandı. Åžimdi de Deniz Türkali, Kathleen Turner'ın oynadığı bu iddialı rolle Türk izleyicisinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Yeni mezun gencin rolünü Ozan Güven'e teklif etmiÅŸ. Onu yetenekli ve hoÅŸ buluyor. Tek derdi oyun sahneleninceye kadar Ozan'ın yaÅŸlanmaması..!DENÄ°Z’İN VASÄ°YETÄ°DÄ°RAçıklamak istiyorum ki, uygulamaya mecbur kalsınlar! Hem insan bir kere ölüyor: Girit Adası'na götürüleceÄŸim. Orada bir sal hazırlanacak. Salın üzerine yatırılacağım. Ãœzerimde beyaz bir elbise olacak. Yüzüm açık kalacak. Her tarafımda çiçekler. Ãœzerime içkiler dökülecek. Ve sal denize itilecek. Derken herkes elindeki ateÅŸli okları fırlatacak. Ve ben denizin ortasında yanmaya baÅŸlayacağım... Bu bir film sahnesi aslında. Ama benim vasiyetim olmasında da bir sakınca yok!Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!